Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Eylül 24, 2018
Savurganlık, sorumsuzluktur!

ABD tarafından Ağustos ayında ülkemize karşı başlatılan ekonomik saldırı sonrasında yaşanan sıkıntıları aşma hususunda gerek devlet olarak gerekse millet olarak yapmamız gereken işlerden birinin "tasarrufu önemsemek" ve bunun gereklerini yerine getirmek olduğunu ifade etmiştik. Öncelikle bu işe devlet dairelerinden başlanması icab ettiğini ve alınacak birtakım tasarruf tedbirlerinin hassasiyetle takip edilmesi gerektiğini de vurgulamıştık. (Bkz. 16-17-18 Ağustos 2018 tarihli yazılarımız)

Geçen süreç içinde bir dizi kararlar ve tedbirler alınarak uygulamaya konuldu. Umarız ve dileriz ki, işin devletten beklenen tarafı başarıyla yürütülür ve olumlu-hayırlı neticeler alınır. Bugünkü yazımızda millet olarak bize düşen taraftan, yani her birimizin fert olarak sahip olmamız gereken tasarruf anlayışından ve yerine getirmemiz icap eden tasarruf uygulamalarından söz edeceğiz.

Değerli okuyucum.

İnsan sorumlu bir varlıktır. Allah'ın vermiş olduğu akıl, onun bu sorumluluğunda en önemli sebebi teşkil eder. Çünkü insan aklıyla doğruyu yanlıştan; iyiyi kötüden ayırt edebilir. Akıl öylesine büyük bir nimettir ki, varlığıyla insanı diğer yaratılmışlar üzerinde üstün kılar. Yokluğu halinde ise kişinin cezâi ehliyet durumu da dinî sorumluluğu/mükellefiyeti de ortadan kalkar.

Ancak yine akıl, bizi inanç ve ibadetler konusunda olduğu gibi, insanlar arası ilişkilerimizde de; etrafımıza ve çevremize karşı davranışlarımızda da sorumlu ve yükümlü kılmaktadır. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de pek çok yerde aklımıza vurgu yapılmakta ve müstakil olarak on bir ayette bizden "akl etmemiz" istenmekte ve beklenmektedir. (örnek olarak bkz. Bakara, 76; Al-i İmran, 65; Yusuf, 109)

Eldeki nimetlerin yerli yerince kullanılması, heder edilmemesi; hele hele israf edilmemesi hususunda hem din hem de kültürler insanoğluna çeşitli telkinlerde bulunurlar. Çünkü akıl sahibi olan insandan, sunulan bütün bu nimetlerin kadrini bilmesi istenir. Zira akıllı olmak, böyle bir bilinç sahibi olmayı ve bir sorumluluk taşıdığının farkında bulunmayı gerektirir. O halde diyebiliriz ki, insanoğlunun yolunu doğru tayin etmesi için Allah Teâlâ tarafından gönderilen dinler ve en son din olan İslam ile birlikte kültürlerde de israf, hoş görülmeyen ve yasaklanan bir tutum ve davranıştır. Durum böyle iken, dilerseniz Türkiye'ye odaklanarak, ülkemizde yaşayan kişiler olarak bizler tarafından yapılan israflar üzerinden devam edelim yazımıza…

İSLAM'IN İSRAFA BAKIŞI

Zaman zaman gözümüze çarpan bir ayet-i kerime en net ve en açık ifadelerle İslam'ın mesajını veriyor bize ve tüm insanlığa… "Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez." (A'râf, 31)

Bu ayetten anlıyoruz ki, insanın yemesi-içmesi ona bir haktır. Ancak yiyip-içerken israf etme gibi bir yanlışa düşme ihtimali de vardır. Bu sebeple uyarılmaya muhtaçtır. İşte bu uyarı gelmekte ve Allah'ın sevmediği kimselerin özelliklerinden birinin de "israf etmek" olduğu da ortaya çıkmaktadır.

Çünkü insan, yediklerinin aslını teşkil eden meyve ve sebzeler yanında tüm gıda maddeleri; ve içtiklerinin aslını teşkil eden su başta olmak üzere diğer mayi gıdalarda bilerek-bilmeyerek israfa düşebilmektedir. Geniş bir mevzu olan bu konuyu biraz daha daraltarak ülkemizde yaşanan ekmek israfı üzerinde durmak istiyorum.

İSRAF ETTİĞİMİZ EKMEĞİN MİKTARINI BİLİYOR MUYUZ?

Doğrusu, bu soruya kaç kişinin evet cevabı verdiği meçhul. Ama bilinen gerçek şu ki, her geçen yıl israf olayında bir artış söz konusu…

Söz gelimi, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin 2013 Ekmek İsrafı araştırmasında Türkiye'de günde 90,9 milyon, yılda ise 33,2 milyar ekmek üretildiği tespit edilmiştir. Tüketim ise günde 86 milyon, yılda 31,4 milyar adette kalmıştır. Üretim ve tüketim arasındaki fark, israf rakamlarını vermekte ve her gün ortalama 100 ekmekten 5.4'ü israf edilmektedir.

En son Türkiye Ekmek Üreticileri Federasyonu tarafından 2017 yılı verilerine göre yapılan araştırmada fırınlarda günlük yaklaşık 120 milyon ekmek üretilmektedir. Ancak bu rakamın günde 12 milyonunun; yıl içinde ise 4 milyar 380 milyonunun çöpe atıldığı tespit edilmiştir. Bir diğer ifadeyle, en son verilere göre Türkiye'de günlük üretilen her 100 ekmekten 10'unu, çeşitli nedenlerle israf ederek çöpe atıyoruz. Bu israfın Türkiye ekonomisine olan maliyeti ise yılda 1.5 milyar dolar civarında… Görüldüğü üzere, her geçen yıl, israf rakamlarında bir düşüş değil, artış söz konusudur.

Bize ne oldu ki, bu kadar sorumsuzca "savurganlık" girdabına düştük?.. Her gün evine beş ekmek alan bir ailede yarım bir ekmeğin çöpe gittiği anlamına gelen bu denli bir israf günahı, bize ne oldu ki, hiç de rahatsız etmiyor bizleri?..

Tüm bilgilendirme çalışmaları, tanıtıcı-uyarıcı filmler, sloganlar vs. neden bize hiç tesir etmiyor; etkilemiyor bizleri…

Anlaşılan mesele derin, dert büyük!..

Konuya devam edeceğiz. Tutumlu ve sağlıklı bir hafta dileğiyle.

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN