Aylardan Ramazan; gecelerden bir geceydi…
Rûhul-Kuds Cebrâîl, mukaddes vazifesini ifa etmek için bütün ihtişamıyla yeryüzüne iniyordu…
Mekke'nin yakınlarında Nûr Dağı eteklerinde bir mağara kovuğunda; aylardır inziva hayatı yaşayan ve zaman zaman kendisini görenlerin, "Galiba Muhammed Rabbine âşık olmuş!" dedikleri Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, yine derin bir tefekkür halinde…
Muhteşem bir nur ile yeryüzünün doğusundan batısına her yerin kaplandığı bir anda, tahammülü zor olan bir durumla karşı karşıya kalıyordu, Son Nebi sallallahu aleyhi ve sellem...
Ve ötelerden gelen, maveradan getirilen ilk emir yankılanıyordu Hirâ'da: "Oku!"… "Ben okuma bilmem." cevabını alıyordu Meleklerin En Faziletlisi… Sonra bir anne şefkatiyle kanatlarının arasında alıp sıkı sıkıya kucaklıyor ve bırakıyordu Risalet Mührü "Hâtemnü'n-Nebiyyîn"i…
Artık okuyabilecekti, Rabbinin adıyla, ona indirilen her ayeti…
Artık okuyup anlatabilecekti, kalbine indirilen her bir sözü, -ne bir eksik ne de fazlalık olmadan- insanlara ve tüm insanlık âlemine…
Artık sonsuz kerem sahibi, bir ismi de el-Kerîm olan "Rabbinin adıyla", O'ndan bahsedecekti, "O'nu unutan ve kendileri de kendilerine unutturulmuş" kitlelere…
İşte bütün bunların çok daha fazlasıyla yaşandığı bir zaman diliminin yıl dönümüdür her Leyletü'l-Kadr… Ve öyle bir muhteşem, öylesine muazzam bir gecedir ki, Rûhu'l-Kuds o gece Cibrîl-i Emîn olarak gelmiş; Mekke, Beledü'l-Emîn olarak anılacak bir başka vasfa kavuşmuş; insanların kendisini güzel ahlakıyla ve özü-sözü doğru 40 yaşlarındaki Muhammedü'l-Emîn, Hâtemü'n-Nebiyyîn olmuş; bu harikulâde hadisenin yaşandığı gece "bin aydan daha üstün" şerefi ve kadr ü kıymeti yüce bir gece olarak Allah Teâlâ tarafından tescil edilmişti… Ve tabii ki Ramazan da –bu geceyi içinde taşıyor olması hasebiyle- "Ayların Sultânı" olarak anılmaya ve kedisinden Ramazan-ı Şerif diye söz edilmeye başlanmıştı… Yeniden, yeni bir Kadir Gecesi'ne ulaşmamızı nasib eden Allah'a sonsuz hamd ve senâlar olsun…
KADİR GECESİ'NİN FAZİLETİNDEN BAHSEDEN AYETLER BİZE NE SÖYLER?
Kadir Gecesi'nin fazileti hususunda bizzat bu geceye isim olan Kadr Suresi'nde, Kur'an'ın bu gece indirildiği açık bir şekilde ifade edilmektedir.
"Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır."
Dilimizde de kadir-kıymet şekliyle kullanılan "Kadr" kelimesi sözlükte "güç, hüküm, değer, şeref" gibi manalar taşırken, ilgili ayetlerde özellikle Kur'an'ın bu gecede indirilmesiyle, sıradan bir gecenin bin aydan daha üstün bir hale geldiğine dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla bu geceyi bin aydan daha değerli kılan, Kur'an-ı Kerim'in yeryüzüne indirilmesi, Vahy-i İlâhi ile dünyamızın tanışmasıdır diyebiliriz.
Ancak yaşanan bu olağanüstü hadisenin sadece o geceye has bir durum olmadığını ve her Ramazan ayının, aynı zamanda yeni bir Kadir Gecesi'ni taşıdığını ve o gece yine başta Hz. Cebrâil olduğu halde sayısız meleklerin yeryüzüne -önemli işleri karara bağlamak ve gerçekleştirmek için- inecekleri bir zaman dilimini barındırdığını ilgili ayetlerden anlayabilmekteyiz.
"Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir."
Bu ayetler, gecenin başlamasıyla birlikte sabah şafak sökünceye kadar gruplar halinde meleklerin her Kadir Gecesi'nde yeryüzüne inerek müminlere selâm verdiklerini ve bu gecenin bir huzur ve esenlik gecesi olduğunu ortaya koymaktadır. Ayette geçen "tenezzelu" ifadesi de "iner de inerler" şeklinde tercüme edilmeye müsait bir durumda bulunmakla hem her Ramazan ayında bir gece bu işin tekrarlanacağını hem de bu iniş işleminin çokça gerçekleşeceğini ortaya koymaktadır.
BU GECE DUAMIZ NASIL OLMALIDIR?
Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimize gelen ilk vahyin Ramazan'ın 27. gecesinde olduğu bildirilmiştir. İşte bu sebeple Kadir Gecesi'nin Ramazan'ın 27. gecesi olduğu yönünde genel bir kanaat oluşmuştur. Kadir Gecesi'nin kesin olarak bildirilmemesinin hikmeti ise her gecesi Kadir Gecesi olmaya namzet son on gecenin her birini ihya etmek suretiyle bu mübarek ayı en güzel kulluk ifadesiyle ve en verimli şekilde geçirmeye teşvik etmektir. Bir hadis-i şerifinde, Sevgili Peygamberimiz, "Kim, Kadir Gecesi'ni, inanarak ve faziletini umarak ibadetle, uyumadan geçirir, ihya ederse geçmiş günahları affedilir." buyurarak ümmetini bu geceyi ibadetle ve uyanık geçirmeye teşvik etmiştir.
Peki, geceyi ihya edeceğimiz bu ibadetler neler olmalıdır? En başta bu gecenin duasıyla başlamalıyız. Hz. Âişe (ra) bu gece nasıl dua edeceğini Peygamberimize (sav) sormuş ve şu cevabı almıştı: "Allahümme! İnneke Afüvvün. Tuhibbul-afve. Fa'fu annî" (Allah'ım! Sen çok affedicisin. Affetmeyi seversin, beni de affet!)
Bu duanın içinde geçen ve Rabbimizin isimlerinden biri olan "el-Afüvv" ism-i celili dikkat çekicidir. Esmâül-Hüsnâ'dan biri olan, Kur'an-ı Kerim'de çeşitli şekilleriyle 35 yerde geçen ve Rabbimizin kullarını çok affediciliğine işaret eden bu ism-i celil: "kulun günahını hiç iz kalmayacak şekilde silmesi, aklına gelince onu üzmesin diye kendi hafızasından bile çıkarması ve Kirâmen Kâtibin meleklerinin kayıtlarından da sildirmesi" anlamına gelmektedir.
Bu duayı çokça ama içtenlikle okumak yanında, kaza veya nafile namazları kılmak, tövbe ve istiğfarda bulunmak, bu gecenin şeref vesilesi Kur'ân-ı Kerim'i okumak ile gece ihya edilmelidir.
Özellikle sahur saatleri öncesindeki Seher vaktinde kendimiz, yakınlarımız, ülkemiz, İslam coğrafyası ve dünyamız için sulh ve selamet; salgın afetinden kurtuluş ve şifa dileklerinde bulunarak bir huzur ve esenlik gecesi olan bu gecenin esintisinin tüm bir yıl, üzerimizde var olmasını niyaz etmeliyiz Rabbimizden…
Pek mübarek ve kadr ü kıymeti çok yüce olan bu gecenin feyiz ve bereketi üzerinize olsun efendim…
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay