Birkaç yazıdır, meleklerin müminlerle olan iletişiminden, onlara duaları ve ilgilerinden, özellikle vefatları anında onları yalnız bırakmayıp manevi destek kabilinden teselli ve teskin ettiklerinden, cennetle müjdeleyişlerinden bahsediyoruz. Hatırlayacağınız üzere, hayatını Ramazan hassasiyeti ve güzelliği içinde yaşamaya gayret eden mümin ve müstakim kimselerin, vefatlarının da bayram sevinci içinde gerçekleşeceğini söylemiştik. Zira ruhunu teslim ederek fani hayata yumduğu gözlerini, edebi hayat için yeniden açtığı son derece kritik bir zamanda mümini yalnız bırakmayan "dünya ve ahiret dostları" olan meleklerin, mümine vefatını bayram sevincine döndürecek desteği vermesi belki de bir onun için en değerli iyilik, en kıymetli destektir, hayatının bu son deminde…
Bugünkü yazımızda meleklere dair birtakım bilgilere daha sizlerle paylaşmak istiyoruz. Doğrusu bu konunun son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü kutsal olan tüm değerlere cephe alan Modernizm'in ve Dünyevileşme'nin yeryüzünde hükümran olduğu şu yüzyılda, inanç sistemleri de olumsuz telkin ve propagandalardan payını almıştır diyebiliriz. Bu bağlamda, meleklere iman konusu da Yahudiler ve Hristiyanlarda olduğu gibi, İslam dininin müntesipleri Müslümanların özellikle genç nesli arasında da bugün olması gereken seviyede değildir, maalesef… Bunda Müslüman ailelerde yeterli ve doğru bir din eğitiminin küçük yaşlardan itibaren verilemeyişi yanında, pozitivist, materyalist, ateist, deist… anlayışlara ve propagandalara muhatap ve maruz kalışları da etkiliyor gençlerimizi… Halbuki, iman esaslarından biri olan "Meleklere İman" gibi yüce bir değere inanan, bu konuda "sağlam ve sahih inanç" seviyesinde olan çocuk veya genç; yetişkin veya yaşlı insan, etrafındaki eşya ve olaylara çok daha farklı pencerelerden bakabilme, çok daha donanımlı bir bakış açısına sahip olabilme imkanına kavuşacaktır diyebiliriz. Zira Kur'an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye'nin bize öğrettiği "melek" inancı, kişiye gerçek anlamda manevi bir destek kaynağı olacaktır… Bu sayede kul, Allah'ın rızasına uygun, dürüst ve ahlâklı bir hayat sürmeyi başarabilecektir.
MELEKLER HANGİ VASIFLARA SAHİPTİR?
Sözlükler "melek" kelimesi için, "elçi, haberci, güçlü, kuvvetli" anlamlarını vermektedirler. Onların, Allah ile kulları arasında elçilik yapan, haber getiren, güç ve kudret sahibi varlıklar olduğunu düşünebiliriz. Hz. Aişe'nin, (r.anha) Peygamberimizden (sav) aktardığı bilgiye göre melekler "nur"dan yaratılmışlardır. Onların, latif ve nûrânî varlıklar olması, meleklerin diğer varlıklardan farklı olduklarını da ortaya koymaktadır. Nitekim melekler, Allah'a kulluk vazifesiyle yaratılmış; kadın ya da erkek olmaktan, yiyip içmekten, evlenmek ve aile kurmaktan uzak varlıklardır.
Melekler Allah'a mutlak teslimiyetin sembolüdür, aynı zamanda... Zira onlar, Allah'a kayıtsız şartsız itaat eden, O'nun emrinden çıkmayan sadık kullardır. Allah'tan önce söz söylemezler ve sadece Allah'ın emriyle iş yaparlar, O'na asla karşı gelmezler. Yalnızca Allah'ın izniyle hareket ederler... Allah'a ibadet etme hususunda asla kibirlenmezler ve bütün ibadetlerini huşû içinde yaparlar. O'nu daima tesbih ve zikrederler, secdeleri yalnız O'nadır. Melekler, işte bu anılan özelliklerinden dolayı, iyiliğin, teslimiyetin ve masumiyetin temsilcileridirler.
Bu genel özellikleri yanında onlar, Allah'ın kendilerine verdikleri özel görevleri yerine getirirken ya da peygamberlerle diyalogları sırasında farklı şekillere bürünerek konuşma kabiliyetine sahiptir, onlar… Nitekim, Lût (as) kavmine gönderilen ve bu esnada Hz. İbrahim'e de -dünyaya gelecek evladı- İshak'ın müjdesini veren melekler, normal şartlarda bir insanın taşıdığı özelliklere sahip genç adamlar suretindeydi… Hz. İbrahim onların melek olduklarını anlayamamış ve âdeti üzere misafire ikram amacıyla yemek hazırlamış ve sofra kurmuştu… Yine Hz. Meryem'e (as) de Vahy meleği Hz. Cebrail bir insan şeklinde görünmüş ve ona bir oğlu olacağının müjdesini vermişti…
Bu örnekler yanında gerek Kur'an-ı Kerim ayetleri, gerekse sahih kaynaklardaki hadis-i şerifler, meleklerin, Allah'ın lutuf ve inâyetiyle müminlere, zaman zaman geldiklerini, özel durumlarda ve zor zamanlarda onlara görünmeden destek verdiklerini ortaya koymaktadır. Şimdi bir nebze de bunlara değinelim.
MELEKLERİN MÜMİNLERLE İLETİŞİM KURDUĞU ZAMANLAR
Başlıkta kullanılan "iletişim" kelimesi özellikle seçilmiştir. Kur'an-ı Kerim, meleklerin insanlara gelişini "tenezzül" kelimesiyle ifade eder ki, bu kelimeden önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Kısaca tenezzül, zaman zaman gerçekleşen ve devamlılık arz eden bir özelliğe sahip olması sebebiyle, meleklerin semadan yeryüzüne inmek suretiyle müminlere geldikleri anlamını taşımaktadır. Peki bu olayı bir iletişim olarak nitelememizdeki sebep nedir?
Bilindiği üzere, iletişim kavramı yüzlerce manaya sahiptir. Ancak -belki de en kısa ve kapsamlı bir tanımlama ile- onu "karşılıklı alış-veriş" şeklinde tarif etmek yanlış olmayacaktır. İşte bu bağlamda diyebiliriz ki, melekler gelip, müminlerin etrafına toplanarak onların gönüllerine ilhamda bulunurlar. Müminler bu ilhamlar ile ferahlar, rahatlar, sevinç duyarlar ve ümitvar olurlar… Hayatın zorlukları onlara kolay gelir, Rablerinin onlara yardım edeceğine sağlam bir iman ile itimat ederler… Kısacası meleklerin verdikleri bu manevi destek, müminlerde bir karşılık bulur ve iletişim denilen olay gerçekleşir. Bazen Hz. Zekeriyya (as) örneğinde olduğu gibi karşılıklı konuşma şeklinde cereyan eder bu iletişim… Bazen de meleklerin duası, huzur ve sükun olarak tecelli eder, İslam ordularında… Bazen yaşadığı bir hüzün, meleklerin desteğiyle kolayca atlatılır, bazen de ümitsizlik fitnesiyle mümini saptırmaya çalışan şeytanın çabaları bu şekilde boşa çıkartılır. Hasılı melekler, müminler ile tam manasıyla bir iletişim kurarak onlara destek olur, yardım eder ve duada bulunurlar vesselam…
Yazımıza son vermeden önce yine Kur'an ve Sünnet kaynaklı bilgilere dayanarak meleklerin müminler ile iletişim kurduğu zamanlardan bir kısmını ekleyelim sözlerimize...
Melekler, Kadir Gecesi olarak bilinen ve "bin aydan daha değerli" olarak nitelenen gecede, yeryüzünü adeta tamamen kaplayacak şekilde inerler ve ziyaretçisi olurlar müminlerin… Diğer mübarek gün ve geceler de onların indikleri zaman dilimleri olarak zikredilmektedir.
Yine onlar, Kur'an okuyan müminin sesini dinlemek için de gelirler; bir ayetin bahis konusu edilerek üzerinde dersler yapıldığı ortamları takip etmek için de inerler ve anlatılanlara dikkatle kulak verirler…
Görevleri sadece yeryüzünde dolaşmak ve Allah'ı zikreden topluluklara rastladıklarında, 'Aradığınız işte burada haydi gelin!' diye birbirlerini çağıran melekler de vardır. Böylece, bir araya gelerek Allah'ı zikreden o kulları, melekler dünya semasına kadar çepeçevre kuşatarak seyrederler...
Melekler, hasta olan mümin kardeşini ziyarette bulunan kimseye dua ederler ve bu dua, ziyaret gündüz yapılmışsa akşama kadar, gece yapılmışsa sabaha dek süren bir nitelik taşır…
Dört büyük melek yanında Melâike-i Mukarrebun, Hafaza, Kiramen Kâtibin, Münker-Nekir isimlerini taşıyan ve âşina olduğumuz meleklerle birlikte, sayılarını sadece Allah'ın bildiği özel görevli melekler de vardır. Onların bir kısmı sanki özel olarak müminlere dua etmek için yaratılmışlardır. Çünkü onlardan bir kısmı, Peygamberimize salât ve selâm getirenleri tespit görevini ifa ederken, bir kısmı da sözgelimi sahura kalkan, oruç tutan müminler için dua eden ve onların namazlarında okudukları Fâtiha'lara "amin" diyen meleklerdir...
Bu mübarek günde Cuma'nın feyiz ve bereketinin üzerinize olması; dualarınıza meleklerin "âmin" diye mukabelede bulunması niyazıyla…
Mehmet Emin Ay