Sudan'daki darbe süreci yeni boyutlar kazanarak renkleniyor. Süreç askerlerin yapısının da kırılgan olduğunu gösteriyor. Gelişmelerle alakalı olumlu gelişmeler olduğu kadar olumsuz işaretler de var. Sözgelimi Sudan'daki darbe süreci elbette ideolojik anlamda en çok laik olarak tanımlanan kesimleri sevindirdi. Dindar kitleleri ise böldü. Cezayir'den ayrılan hususlardan birisi bu. İkinci olarak, devrimin sivil öncüsü ve katalizörü Meslekçiler Birliği komünist bir kanadı veya anlayışı temsil ediyor. Siyasi olarak da gelişmelerden en fazla memnun olan kesimler Sudanlı komünistler ile Baasçılar. Bununla birlikte Beşir, Esat'ın huzuruna vararak esasında onları memnun etmişti. Arap ve İslam dünyasında son dönemde İslami kesimlerin gerilemesi, sol ve komünist kesimlerin yeniden yükselişine dair bir fasıl açmalıyız. Bu çerçevede Türkiye'de Mehmet Fatih Maçoğlu fenomeni de iyi incelenmeli. Irak'taki seçimler ile Sudan'daki gelişmeler de komünist dalganın yükselişini gösteriyor. Halk veya kitleler dindar yönetimlerden neden yüz çeviriyor? Hizmette kusur mu ettiler? SSCB'nin yıkılmasıyla demir pençelerini kaybeden komünist hareketler yeni dönemde sevimli hale gelerek zemin kazanıyor. Sözgelimi Necef gibi Şia'nın merkezi kentinde komünistlerin borusunu ötüyor veya en azından yükseliştiler. Elbette Sudan'da da güçlü köklere sahipler. Beşir'in gitmesi sürecinde yeniden belirgin hale geldiler.
Sudan'la ilgili olumsuzlukların ikincisi de BAE gibi bölgede şeytan üssü olarak tanımlanan ülkelerin öne fırlaması, yeni rejime ulaşma kapasitesinin artmasıdır. Burada Beşir'in halefinin halefi (Avad bin Avf) veya ikinci halefi Abdulfettah Burhan kilit bir konumda. Abdulfettah Burhan Beşir'in adamı mı değil mi? Adamı ise İslamcı mı değil mi? Bu sorulara cevap aranıyor. Yemen görevi sırasında Yemen ile BAE arasında mekik dokudu ve bu vesile ile Muhammed bin Zayed'in oltasına takıldı mı? Sahi Zayed'in yanaşması mı? Burhan'ın Beşir'in dünürü olduğu da söyleniyor! Sisi ile ilk isimlerinin ortak olması bir anlam ifade ediyor mu? Yemini üzerinden 24 saat geçmeden Avad Bin Avf Geçici Askeri Yönetimin başından niye ayrıldı? Ordu içinde çatlak mı var yoksa bu değişimler sivil baskının ve uluslararası güçlerin beklentilerinin bir sonucu mudur? Bunda elbette sokak gösterilerinin payı var. Sokağa çıkma yasağı gibi hususlar da kitleler Avad Bin Avf'a veya yasaklarına meydan okumuştur. İkincisi, yeni dönemde Sudan, Amerikan ambargosunu aşmak istemektedir. Avad Bin Avf ise Beşir gibi ABD'nin kara listesinde yer almaktadır. Abdulfettah Burhan ise liste dışı görünmektedir, bu vesile ile Sudan-Amerikan ilişkilerini yeniden düzene koyabilir veya rayına girmesine katkı sunabilir. Daha ötesine gidenler de var. Sözgelimi Abdülbari Atvan, Burhan'ın kişiliğini ve ilişkilerini tahlil sonucunda bir sezgi kabilinden bir çıkarımda bulunmaktadır. Bu da şudur: Arap NATO'sunda Mısır'dan boşalan yeri yeni askeri Sudan rejimi doldurabilir.
Cevabı aralanan sorulardan birisi de şudur: Yeni dönemde Türkiye-Sudan ilişkilerinin rengi ne olacaktır? Nasıl bir şekil alacaktır? Tunuslu politikacı ve Sudan olaylarını yakından takip eden Muhammed Haşimi Hamidi bununla ilgili bir tweet atmış ve ezcümle şunları savunmuştur: Suudi Arabistan ile BAE rejimleri Ömer Beşir'e Türkiye ile Katar'la ilişkilerini gözden geçirmesini tavsiye etmişler ve onlarla mevcut ilişkilerinden vazgeçmesi karşılığında destek vaat etmişlerdi, teklifleri kabul edilmeyince de düğmeye bastılar. Ama son ana kadar Suudi Arabistan'ın Beşir'i kurtarmak için devrede olduğu da bu iddia ile çelişen yorum veya bilgiler arasında yer almaktadır. Haşimi'nin tweeti bir bilgi notu mudur yoksa olayları analize dayalı bir çıkarım mıdır? Bununla birlikte tabir caizse Beşir rejimi bütün yumurtaları aynı sepete koymuyordu. Suudi Arabistan, Mısır, BAE, Bahreyn ekseninin bir parçası olmamakla birlikte son dönemde onlara yaklaşmıştı. Suudi Arabistan gibi ülkelerin telkinleriyle İran'dan uzaklaşsa da bunun fazla bir getirisini de görmemiştir. Arapların deyimiyle sökük yamacıya bol geliyor. Körfez ülkeleri bölgelerindeki hangi söküğü diksinler. Aksine yeni sökükler açmakla meşguller!
Sudan'daki darbeyle ilgili olarak Türkiye'deki yanlış algılardan birisi de darbecilerin halkın talepleri doğrultusunda hareket etmeleri yani ısmarlama bir darbe gerçekleştirmeleridir. Askerler sadece durumdan vazife çıkarmıştır. Kitleler elbette kışlaların önünde oturma eylemi yaptılar. Bunun anlamı gelip yönetimi devralıp iradelerini çalmaları değil bilakis Beşir rejiminin arkasından çekilmeleridir. Zira 22 ve 23 Şubat (2019) tarihinde Beşir askeri ağırlıklı bir yönetim kurmuştu. Halk Beşir'in askerden güç almasını istemiyor ve aradaki bağın kesilmesini istiyordu.
Avad Bin Avf mahut televizyon konuşmasında geçici askeri konseyin asgari iki yıl iktidarda kalacağını öngörmüştür. Geçici veya muvakkat dedikleri iki yılı buluyor ya bir de geçici ibaresi olmasaydı acaba kaç yıllık bir iktidar öngörürlerdi? Şimdilik Sudanlı siviller askeri rejim konusunda hassas görünüyorlar. Bundan böyle iki yapılı bir iktidar tasavvur ediliyor. Hükümet sivillerden oluşurken askeri konsey de adı üzerinde askerlerce tedvir edilecek! Bazıları ise içişleri ile savunma bakanı hariç sivillerden oluşacak tek bir yönetim öngörüyor. Bunun mahiyetini önümüzdeki günlerde sivillerle askerler arasında yapılacak diyalog ve müzakereler belirleyecektir.
Geçici askeri konseyin iki yıl kalacağına dair ifade yeni Askeri Konsey Başkanı Abdulfettah Burhan tarafından da dile getirilmiştir. Lakin kimileri bunun bir yıla hatta dört aya düşebileceğini dile getirmektedir.
ABD'nin Beşir'in yerine hazırladığı ileri sürülen İstihbarat Başkanı Salah Kuş da Avad Bin Avf'ın ardından görevinden istifa etti.
Genel anlamda İslami hareketlere karşı Salah Kuş, CIA ile işbirliği yapmıştır. Onun dışında Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil ve Askeri İstihbarat Başkanı Muhammed Şahhat ile yakın ilişki içinde bulunmakta idi. Kimileri ilişkilerini daha ileriye taşıyarak onun Muhammed Dahlan ile de sıkı fıkı olduğunu söylüyorlardı. Bu nedenle de ona Ömer Beşir'in Ömer Süleyman'ı (Mübarek'in gölgesi idi) nazarıyla bakanlar olmuştur. Kısaca Salah Kuş Ömer Beşir'in sır küpüydü.
Suudi Arabistan yeteri kadar olmasa da Ömer Beşir'in saltanatını kurtarmaya çalışmıştır. Yazılanların ışığında bir şeyi fark etmişinizdir. Sanıldığı gibi Beşir rejiminin steril bir ideolojik yapısı olmadığı gibi sütten çıkmış ak kaşık da değildi. 30 yıllık hataları içinde boğulup gitti.
BEŞİR'DEN BEŞŞAR'A
Beşir'in Beşşar'ın huzuruna gitmesi sonun başlangıcı oldu. 'Beşir'i Beşşar mı çarptı?' başlıklı yazımda el hissi kable'l vuku kabilinden bu sürecin böyle sonuçlanacağını ifade etmiştim (https://www. fikriyat.com/yazarlar/mustafa-ozcan/2018/12/21/besiri-bessar-mi-carpti). Şimdi de Muhammed Bin Zayed'in Danışmanı Abdulhalik Abdullah Beşir'den sonra sıranın Beşşar'da olduğunu vurguluyor! (https://www.soshals.com/social/13268/). Arap Baharının ilk dalgasına veya tufanına dayananlar bu ikinci dalga ile birlikte yolcu gibi görünüyorlar. Sudan halkı Beşir için 'teskut bes/yeter ki çekil' diyordu. Sonra, 'Teskut Sani' ve 'Teskut Salis' demeye başladılar. Yani Beşir için yeter ki git diyorlardı. Sonra ikincisi de üçüncüsü de gitsin demeye başladılar. Sudan da ikinci olarak Avad bin Avf da düştü.
Ülke dışında ise sırada Beşşar var. Allah imhal eder ama ihmal etmez!
Varan bir, varan iki, varan üç…