Bölgede istikra yöntemiyle yani tümevarımdan hareketle üç teşekkül veya tarz-ı siyasetten bahsetmek mümkündür. Bunlardan ilki İran veya onun deyimiyle direniş ve mukavemet eksenidir. Bunlar İsrail'e karşı ön cephede olduklarını farz ediyorlar ve bıçak sırtı bir siyaset izliyorlar. Tam inandırıcı olmasa bile kimi yerde inandırıcı olabilmektedirler. İran yanlıları mukavemet/direniş edebiyatından bahsediyorlar ve herkesi kendi kamp ve zeminlerine çağırıyorlar. Bu blokta asaleten Suriye rejimi, Hizbullah ve İran olmakla birlikte vekaleten de Hamas gibi bazı örgütler veya yapılar bulunmaktadır. İkinci grup ise İran eksenini mutlak düşman kabul ederek Siyonist-Hristiyan ve Müslümanlardan müteşekkil ortak bir cephenin bunlara birlikte mukabele etmesi gerektiğini savunmaktadır. Şimdi bunların yerel bir NATO projesi de bulunmaktadır. Birleşik Arap Emirliklerinde faaliyet gösteren bir yardım cemiyeti olan Dar Al Ber Society temsilcisi zatlar Mehdi'nin zuhurundan önce müşterek düşman Rafizilere karşı ortak mukabele olacağını ileri sürmektedir. Bu gerekçe ile herkesi kendi zeminlerine davet ediyorlar. Ya da Hıristiyan-Yahudi ortak zeminine çağırıyorlar. Şiilere karşı Hıristiyanları da ittifaka çağırıyorlar. Lakin unutmamak gerekir ki, Şiilerin de Ruslar gibi kendi Hıristiyan müttefikleri bulunuyor. Bunun sözcülüğünü yapan İmran Hüseyin gibi Sünni hocalar da bulunmaktadır. Hakikati iki eksene hapseden gruplara karşı bir üçüncü grup daha var. Bu henüz potansiyel olarak; teşekkül devresinde bulunsa da fiili olarak yok. Yani henüz kuvveden fiile çıkmış değil.
Burada bir sözünü ettiğimiz üçüncü bir seçenek veya kuşak veya çağrı daha var. Bu çağrı Filistinli eylem adamı Raid Salah ile Kemal Hatip'e aittir, onların çizgisidir. Raid Salah bölgede iki eksen olduğunu ve ikisinden de kaçınılması gerektiğini söylüyor. Bunlardan birisi Karmati blok veya eksen olarak nitelediği Şam rejimi ile Tahran rejimi ve Rusya'dan oluşan bir Triumvira.
Karşıt cephe ise Siyonist cephe. Bu Siyonist cephe İsrail'e ilaveten Müslüman ve Hristiyan odak ve ortaklardan oluşuyor. Daha doğrusu 'Siyonist Hristiyanlar' ile 'Siyonist Müslümanlardan' teşekkül ediyor. Raid Salah bu iki cepheden birisine mensubiyete çağıran kimsenin Deccal adına konuştuğunu ve kandırmaca yaptığını, kitleleri aldattığını beyan etmektedir.
Peki! Kimi Müslümanlar için 'Siyonist' tabirini kullanmak ağır kaçmıyor mu? Doğru ve caiz midir? Elbette. Yahudi olmadığı halde siyasi olarak Siyonist tezlere destek veren veya Theodor Herzl'in ideolojik çığırına veya siyasi çığırına katkı sunan, yakıt olan ve destek veren her kimse Hristiyan veya Müslüman olsa da Siyonist denilebilir. Hem mecazen hem de gerçekte söylenebilir. Bunda hiç mahzur bulunmamaktadır. Peki! Nasıl ve niçin? Amerikalı Yahudi iş adamı Haim Saban bir ziyareti sırasında Biden'a şu tavsiyede bulunmuştur: İsrail'e gözün gibi bakmalısın. Zira Siyonist olmak için Yahudi olmak şart değildir, gerekmez! İsra suresinin baş ayetlerinden olan ' ve cealnaküm eksere nefira/Size ekseriyeti mobilize veya seferber etme gücü verdik' ayeti tam da Haim Saban'ın söylediklerine işaret etmektedir. Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yoktur. Böyle bir kriter bulunmuyor. Yahudilik bir din Siyonizm ise din hatlarını aşan bir ideolojidir. Yahudi taraftarı yani judaizer diye eski bir kavram vardır. Bu kavram kapsamına girenler asaleten olmasa da vekaleten Siyonist sayılabilirler. Nitekim bir hadis de umum kipiyle bunu doğrular: Men kessere sevade kavmin fehuve minhum. Kim katılımıyla bir topluluğun sayısını artırıyorsa, onlardandır. Dolayısıyla bugün Siyonist eksende sadece ABD yok aynı zamanda İslam dünyasından Cezayir, Kuveyt ve Katar gibi ülkelerin dışında bazı Körfez ve Körfez dışı ülkeler de bulunmaktadır. Filistin'den Mahmut Abbas ile Hamas bile bu karşıt iki kutup arasında gidip gelmektedir. Biri Karmati diğeri ise Siyonist kamp!
Bize bu ayrımı sağlayan pusulayı gösteren Raid Salah'tır.
El Hivar Kanalı'nın Müdürü Azzam Temimi de bölgede şimdilik iki kampın olduğunu birisinin Siyonist kamp diğerinin de İran ekseni olduğuna parmak basmaktadır. Bunların her ikisi de sahte kahramandır. İnşaallah bu ifrat ve tefrit sarmalı veya kutuplarının dışında üçüncü bir kamp da zuhur eder. İsmet İnönü'nün başka bir makamda dediği gibi, inşallah yeni bir dünya doğar bizde onun içinde yerimizi alırız.
Mustafa Özcan