'Kedi, kedi olalı bir fare tuttu' diye bir deyim vardır. Bu deyim ve ifade sanki İsrail'e baskın yapan Filistinlileri anlatmaktadır. Devran değişti ve ilk defa Filistinliler İbraniler için Sabbath gününe denk gelen 7 Ekim 2023 günüyle birlikte savunma hattından saldırı pozisyonuna geçtiler. Bu eylem İsrail'i şok ettiği kadar bütün dünyaya da parmak ısırttı. Adeta İsrail'in yıkılış alameti olarak belirdi. Geçmişte bu tür baskın operasyonları İsrail yapardı. Şimdi ise kulağının dibindeki Gazze Şeridi'nden bihaber bir şekilde operasyon yedi. Bu eylem İsrail'in yıkılış öncesini gösteriyor. Bu sadece İsrail'in istihbarat zafiyetini değil aynı zamanda dost ve müttefik ülkelerin de zafiyetini nazara veriyor. Unutulan temel bir şey var. Tarihin nöbet değişimi anını yaşadığımız. Tarih uzunlama bir çizgi değil dairevi bir süreçtir. Onda galipler mağlup mağluplar da galip olur. Allah bir şeyi murat ederse esbabını halk eder denmiştir. Harem-i Şerif'te ezan yerine şofar çaldıran İsrail, statüko ve bütün teamülleri bir kenara bırakmıştı. Şımarıklığın şahikalarında yaşıyordu. Adeta Müslümanlara ait mabetleri serbest alan ilan etmiştir. Mabet tahripçileri de birbirleriyle dayanışma içindeler. Nitekim, Hindistan Başbakanı Modi olayla ilgili sadece Netanyahu'yu teselli etmekle kalmadı bir de Filistinlilere sataştı. Filistinlilere terör yaftası vurdu. Bu suçlamalar da zamanla sahiplerine geri dönecektir. Kısaca Filistinliler deseler de demeseler de aşırı sağa açık yönetimleri gayretullaha dokundu. Bu nedenle de İzzettin Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Dayf muhasebe vaktinin gelip çattığını söyledi. Hesap vermeden arbede çıkardıkları dönemin geride kaldığına işaret etti. Kısaca azgınlıkları nedeniyle hafife aldıkları Filistinlilerin eliyle büyük bir tokat yediler. Şoka girdiler. İsrail kıyamını değil kıyametini yaşamaya başladı. Allah azgınlar zümresine miskinlerin ve Filistinlilerin eliyle tokat vurdu. Terbiye olurlar mı, süreç gösterecek.
Netanyahu Mescid-i Aksa ile ilgili ihlallerini sayıp dökeceğine olaydan İran'ı sorumlu tuttu. Tam bir kaypaklık örneği. Yansıtma yapıyor. Esasında bunu yaparak İran'ın imajını cilalıyor. Ona göre Filistinlileri öne çıkarmaktansa işi İran'a havale etmek daha onurlu olmalıdır. Bu da bazen iş bölümü bazen de işbirliği yaptıklarını gösterir. Oysa Filistinliler açıkça bu operasyonun nedenlerini saydılar. Başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslami mekanlara saldırı ve onun ötesinde murabıt kadınların aşağılanmasını sebepler arasında saydılar. Kadınları yerlerde sürüklemişlerdi.
Yahudilerin Medine ve Hayber'den atılmaları ve Şam'a sürülmeleri süreci de tam böyle bir olayla patlak vermişti. Hazreti Peygamber (sav) döneminde Kaynuka Yahudileri Medine'nin bir mahallesinde kuyumculuk yapıyorlardı. İbn-i Hişam'ın Abdullah Bin Cafer'den, onunda Ebu Avane'den rivayetine göre; bir Müslüman kadın bazı şeyler satmak üzere Kaynukaoğulları pazarına gidip satacağını sattıktan sonra ziynet eşyası almak için bir kuyumcunun dükkanına uğradı ve oturdu. Yahudi kuyumcu ve arkadaşları Müslüman kadının başını açıp yüzünü görmek istediler. Kadın buna izin vermeyince onlardan bir tanesi gelip kadının elbisesinin arka eteğini habersiz sırtına iliştirdi. Kadının bundan haberi yoktu. Ayağa kalktığında avret yerleri görüldü. Yahudilerde gülmeye başladı. Kadın feryat ederek yardım istedi. O sırada orada bulunan Müslümanlardan birisi Yahudi kuyumcunun üzerine atılıp onu öldürdü. Yahudilerde toplanıp Müslümanı şehit ettiler. Hadise hemen Medine'ye yayıldı. Hazreti Peygamber (sav) Yahudilerin bu melanetini öğrenince derhal Kaynuka Yahudilerine savaş açtı ve kalelerini kuşattı. Kuşatma 15 gün sürdü. Daha fazla dayanamayacaklarını anlayan Yahudiler teslim bayrağı çektiler. Ve Medine'den sürüldüler.
Hicretin ikinci yılında yapılan bu savaş Hazreti Peygamberin (sav) resmen ilan ettiği ilk savaştı ve sebebi de Müslüman bir kadının başının açılmak istenmesidir. Her iki dönemde ve olayda da Müslümanları aşağılama arzusu sezilmektedir. Bu da tahliye sürecinin başlangıcı olmuştur. Şimdi de benzeri bir süreç başlayabilir ve bavullarını toplayan Yahudiler geldikleri Batı illerine geri dönebilirler. Şimdiden bir kısmı bavullarını hazırlıyor. Filistinliler ise ölümüne yurtlarında tutunuyorlar. Ahzab Suresi'nin 60'ıncı ayeti Medine günleriyle ilgili bu durumu hikaye etmektedir.
60-61. Andolsun ki, eğer münafıklar, kalplerinde hastalık olanlar ve şehirde dedikodu üreterek, yayarak fesat çıkaranlar, (bu tutumlarına) bir son vermedikleri takdirde, gerçekten seni onların üzerine salarız, sonra orada seninle pek az (bir süre) komşu kalabilirler. Onlar lanete uğramışlardır.
Keser döner sap döner bir gün hesap döner dedikleri gibi hesaplar altüst oldu. Sözgelimi geçmişte bir İsrailli'ye karşı 100 Filistinli öldürülürdü. Şimdi ise kayıpların sayısı adeta eşitlendi.
Bayramları zehir oldu
İsrail Roş Haşana yani yılbaşı kutlamalarından çıktı, Çardaklar (Sukot) bayramına girdi. Bayram bitmeden "Aksa Tufanı Operasyonu" başladı. İsrail son sıralarda adeta bayramlarını Müslümanlara veya Filistinlilere zehir etmişti. Kendileri kazanım üzerine kazanım sağlıyor Filistinlilerin hayatlarını veya dini hayatlarını ise kısıtlıyordu. Filistinliler bu defa onların iki bayramını birden zehir etti. Bu bayramlardan birisi Çardaklar bayramı öteki de Sabbath (cumartesi) günüdür. Filistinliler "Aksa Tufanı Operasyonu"nu cumartesi gününe denk getirdiler ve İsrail'i gafil avladılar. Ruhu bile duymadı. Bugünler onlara bayram, Filistinlilere ise matemdi şimdi devran değişti ve tersi oldu. Bayramları mateme dönüştü.
İsrail olan bitenden ders çıkarabilirse bu topraklarda kalma şansı hala var. Ama kendi dayatma ve şartlarıyla değil. Bu takdirde ömrünü biraz daha uzatabilir. Aksi takdirde çanlar İsrail için çalıyor. Günleri sayılı.
Mustafa Özcan