7 Ekim tarihinde (2023) ansızın İsrail içlerine baskın yapan Hamas aşırılık ithamlarının adresi haline geldi. İsrail kurban, Hamas ise saldırgan konumuna sokuldu. Deniz Ülkü Arıboğan gibi kimi akademisyenler veya analizciler Hamas'ın sivillere yönelik uygulamalarını kesinlikle kabul edilemez bulmuşlar hatta terör eylemi olduğu kanaatini varmışlardır. Sebep sonuç ilişkisi üzerinde hiç durma gereği bile hissetmeden! Son eylemle birlikte Hamas'ın terör örgütü olarak sivrildiğini ve belirdiğini ifade ediyorlar. Bu Hamas'tan bir Kaide veya IŞİD türetmek anlamına geliyor. Nitekim Biden IŞİD ile Hamas arasında bağlantı kurmuştur. En azından yöntem bazında. İsrail'in toprak gaspı yapan bir ülke olduğunu hatırlayamamıştır bile. Halbuki Hamas'ın İsrail'e cevabı ya da baskını esasında ölçülü bir misillemeyi akla getiriyor. Evet! Beklenmedik bir operasyondu belki, bazen kontrol dışı taşkınlıklara da sahne olabilir. Elbette Hamas da eleştiriler ışığında kendisini gözden geçirebilir ve eylemlerine ilkeler ve ahlaki zeminde çeki düzen verebilir. Nitekim Hamas yaptığı açıklamada sivilleri hedef almadıklarını aksine askeri yapıları vurduklarını ifade etmiştir.
Hamas: El Mukaveme tetecennebü'l medeniyyin. Elbette olanlardan ders çıkaracaktır. Bunu yapmazsa zamanla ve süreçte düşmanına benzer. Nitekim İsrail böyle olmuş ve sürekli istismar ettiği Nazilere benzemiştir.
Bununla birlikte Hamas sebepsiz olarak böyle bir baskına kalkışmamıştır. Deniz Kilislioğlu'nun da (Milliyet) yazdığı gibi İsrail baskından 4 gün önce yani Salı günü (3 Ekim 2023)tarihinde Hamas hedeflerini vurmuştur ve bunun üzerine de örgüt asimetrik bir misillemeye girişmiş veya karşılık vermiştir. Lakin bundan önce bir hazırlık devresi geçirdiğini ve potansiyelini İsrail'den gizlediğini söyleyebiliriz. Davulla zurnayla ilan edecek hali yoktu herhalde. Bununla birlikte silah üstünlüğü İsrail'de olduğundan İsrail'e karşı orantısız bir güç kullandığı söylenemez. Sadece meşru müdafaa hakkını kullanmıştır. Nitekim Mahmut Abbas yönetimi, İran ve Katar gibi ülkeler Hamas'ın kendini savunma hakkı olduğunu ortaya koymuşlardır. Buna mukabil AB, ABD gibi Batı cephesi Hamas'ı kınadıklar gibi İsrail'in de kendini savunma hakkının bulunduğunu söylemişlerdir. Onun yerine işgal ettiği topraklardan çekilmesini istemeleri dünya barışı adına daha yerinde olurdu.
Hamas'ın kalkıştığı geniş çaplı cevap ve misillemeden önce 2 Ekim 2023 tarihinde Türk Hariciyesi de İsrail'e tepki göstermiştir. Bakanlıktan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verilmiştir: "Kudüs'te başta Harem-i Şerif olmak üzere kutsal mekânların kutsiyetini ve tarihi statükosunu ihlal eden saldırılar hiçbir şekilde kabul edilemez." Demek ki tepkiler ya da misilleme yersiz ve sebepsiz değil. Aksine İzzettin Kasam Tugayları Komutanı Muhammed Dayf'ın dediği gibi İsrail'in eylemleri sonsuza kadar karşılıksız kalmayacaktır.
Acaba Deniz Ülkü Arıboğan gibi isimler Filistinlilerin bu eylemleri karşılıksız bırakmasını ve sonunda İsrail'in Harem-i Şerif bölgesine el koymasını mı istiyor ya da bekliyor! Filistinliler açısından eylemsizlik İsrail'in planlarına ses çıkarmamak ve hizmet etmek anlamına gelir. Deniz Hanım gibiler Hamas'ı baştan beri mi terörist olarak görüyor yoksa bu tanıya son eylemiyle mi vardılar? Bu gibi isimler ve kesimler İsrail'in de benzeri örgütler tarafından kurulduğunu hatırlamıyorlar mı? Bu durumda İsrail kurulduğu yöntemle yıkılıyor! Herkes insan haklarıyla ilgili eleştirilerini yapabilir. Lakin illa da buna terör yaftası eklemek gerekmiyor. Netanyahu'nun tasavvur ettiği gibi Hamas bölgede İsrail gibi bir misyon ifa etmiyor. Hizbullah'ın hilafına İran'ın ileri karakolu değil. İsrail ise bugüne kadar Batı'nın bölgedeki ileri karakolu görevini ifa etmiştir. Şimdi de Hamas'ın şerrinden dünyayı koruduklarını söylüyor. Bibi bu açıklamalarıyla sunturlu yalanlarına bir yenisini daha ekledi. AB ve ABD'den oluşan Batı cephesi de zor zamanında İsrail'e arka çıkmaktadır. Olayların tırmanma şeridinde Türk Hariciyesi gibi yapıcı bir uyarı yaptılar mı? Ne gezer! Kısaca 100 yıldır Batı cephesinde değişen bir şey yok! Kuzeyde Araratizm ideolojisi adına Ermenistan'ı, güneyde de Siyonizm adına İsrail'i arkalıyor ve destekliyorlar. Ne de olsa beslemeleri.
Misilleme Filistinlilerin varoluş hakkıdır. Bu izni onlara tanımamak yaşama haklarını ellerinden almaktır. Kur'an bu konuda şunları söyler: Eğer cezalandıracak olursanız size uygulanan cezanın misliyle ve aynıyla cezalandırın. Ama eğer sabredersiniz andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır.
İslam savaş hukukunda da öncüdür. Savaş başlamadan duyuruyu/inzar esas alır. Zira ilahi kaynaktan beslenmektedir. Lakin bugüne kadar İsrail savaşla ilgili hiçbir zaman duyuruda ve uyarıda bulunmamıştır. Dolayısıyla ansızın baskın düzenlemek de karşılıklılık esasına ya da misillemeye dayanmaktadır. İslam'da savaş kuralları ve rejimi vardır.
Bunlara bakıldığında Müslümanların gelişigüzel ve hercai bir biçimde insan ve hayvan öldürmedikleri ve bitki örtüsüne zarar vermediklerini ve dokunmadıklarını görmekteyiz.
Hazreti Ebubekir (R.Anhu) savaş kuralları olarak 10 ilke vazetmiştir. Buna göre İslam'da yanık topraklar siyaseti yoktur. Yani bitki örtüsü dokunulmazdır. Sadece düşmanın bunları savaş araç gereci yapması halinde ihtiyaç kadar bu kural gevşetilebilir. Hazreti Ebubekir, Üsame ordusuna şunları öğütlemiştir: İhanet etmeyin! Guluv ve aşırılıkta bulunmayın. Güven ihlal etmeyin yani gadretmeyin. Temsilde bulunmayın, düşman askerlerini ele geçirmeniz halinde vücutlarını deforme edip, bozmayın. İhtiyar ve çocuk ve kadınlara ilişmeyin. Mabetlerine çekilmiş ruhbanlara dokunmayın. Kısaca harbi yani muharip olmayan unsurlara ilişmeyin. Ağaçları sökmeyin, yakmayın ve meyveli ağaçları kesmeyin. Yiyecek ihtiyacını savma dışında koyun, inek ve deve boğazlamayın.
Adeta Deniz Ülkü Arıboğan HaberTürk Kanalında ve sosyal medyada yaptığı yorumlarda Hamas'ı terör örgütü olarak yaftalayarak onları eşkıya zümresine benzetmiş hatta ilhak etmiştir ve hukuki haklarını sıfırlamıştır. Halbuki Gazze'deki Hamas yönetimi iki milyondan ziyade bir kitlenin idaresinden sorumludur. Kısaca İsrail'in keyfi için kendilerini yok mu saysınlar? Bu gibi değerlendirmeler talihsiz değerlendirme kabilinden olmuştur. Hamas'ın taşkınlık yaptığına inananlar bu sofistike eylemi, baskını hazmedememiş ve İsrail namına çizmeyi aşma olarak görmüşlerdir.
Daha tutarlı ve daha insaflı olmaları beklenirdi.
Mustafa Özcan