Raporlara bakılacak olursa; İsrail Başbakanı Netanyahu'nun sonu görünüyor. Amerikan istihbarat teşkilatlarının ortak raporu böyle öngörüyor. Amiyane tabirle Abbas yolcu! Gerçekten de öyle mi? Saçlarının ve yüz hatlarının da ortaya koyduğu gibi Netanyahu, 6 ay zarfında hiç olmadığı kadar ihtiyarlasa veya yıpransa da yine de pes etmiyor. Bütün dost düşman ülkelerin uyarılarını kulak asmayan ve kale almayan Natenyahu, Refah kentine bir askeri operasyon düzenlemekte kararlı görünüyor ve bunun iki üç hafta sürebileceğini öngörüyor. Tabii ki evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Aralarında FBI ve CIA'in de yer aldığı tüm Amerikan istihbarat örgütlerinin ortak görüşlerini içeren raporda şu ifadelere yer verildi: Netanyahu'nun yönetme kabiliyetine duyulan güvensizlik savaştan önce zaten yüksekti fakat son dönemde daha da arttı ve derinleşti. Netanyahu'nun istifasını ve yeni seçim düzenlenmesini talep eden büyük protestoların düzenleneceğini öngörüyoruz. İsrail'de farklı ve daha ılımlı bir hükümet kurulması mümkün.
Netanyahu 30 yıldan beri alternatifi çıkmayan ve vazgeçilmez bir isim. Bundan dolayı kendisine 'Kral Bibi' diyorlar. Elbette ABD'nin beklentilerinin gideceği yönünde olduğu söylenebilir. ABD İsrail'den vazgeçmese bile Trump tarzı politikacılar dışında kimse Netanyahu'nun hükümet etme, siyaset yürütme şeklinden memnun görünmüyor.
Natenyahu'nun karşı ağırlığında Hamas ve liderleri var. Uzmanlara göre Hamas son dönemde daha da kırılgan bir durumda. Pes etmese de derinleşen insani krizden mustarip. Onun ötesinde Batı Şeria ile aralarındaki makas daha da açılıyor. Orada yüzde 67 destek oranına sahip olsa da Samih Şükrü'nün dile getirdiği gibi hem Mısır hem de Ramallah, Hamas'ın Filistin halkının dokusuna uygun olmadığını bilakis aykırı olduğunu ileri sürüyor. Ramallah'da yani Filistin otoritesinin merkezinde yeni bir hükumet kuruluyor. Bu hususta Hamas veya ortaklarıyla herhangi bir görüş alışverişi gerçekleştirilmemiş. Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye, geçtiğimiz günlerde istifasını sunmuştu. Onun yerine Muhammed Mustafa'nın başkanlığında yeni bir hükumet kuruluyor. Bu hükumetin ertesi gün senaryolarıyla bağlantılı olduğu sanılıyor. Bunun sonuçlarından birisi Mahmut Abbas'ın yetkilerinin budanarak kızağa çekilmesi olacaktır. Yeni hükumetin teşkilinde Hamas gibi örgütler devre dışı kalırken bir de Fetih adına Hamas'ı suçlayan bir bildiri yayınlandı.. Bildiride 7 Ekim eylemi bir felaket olarak tanımlanıyor ve suçu da Hamas'a yükleniyor. Köşeye sıkışan Hamas'ın ödün üzerine ödün vermeye zorlandığı iddia ediliyor. Bu suçlamada iki husus dikkat çekiyor.
Birincisi, Gazze'nin bir şekilde yeniden İsrail'in eline geçmesi ve bu süreçte 1948 yılından beri ve belki onu da aşan büyük bir Nekbe ve felaketin yaşandığı savunuluyor. İkincisi de, 7 Ekim Aksa Tufanı baskının Fetih gibi örgütlere haber verilmeden yapılmasıdır. Yükü paylaşmak için yetki ve sorumluluğu da paylaşmak gerektiği vurgulanıyor.
Netanyahu hükümetinin geleceğiyle alakalı Amerikan istihbarat teşkilatlarının ortak raporunda, 7 Ekim baskınından İran'ın haberdar olmadığı da vurgulanıyor. Daha önce de benzeri değerlendirmeler yapılmıştı. İlginçtir, Amerikan istihbarat raporları genelde gelişmelerle ilgili İran'ın sahasını aklıyor. Söz gelimi George W. Bush, 2000'li yıllarda sürekli olarak her baharda İran'ı vuracağını ima ederken istihbarat teşkilatları bir raporla önünü kesmişlerdi. Veya savaşa isteksiz olan Bush'a pas atmışlardı. Aralık 2007 tarihinde 16 Amerikan istihbarat teşkilatı ortak raporlarında nükleer alanda İran'ın korkulan eşiği aşmadığını bildirmişlerdi. Amerikan istihbarat teşkilatları İran'ı sürekli olarak kolluyorlar veya aklıyorlar! Neden acaba? Bunlarda siyasi hesaplar yok mu? Olmayan kitle imha silahlarıyla alakalı Irak ve Saddam cezalandırılırken ABD İran konusunda yan çiziyor. Bunda bir sır olmalı. Bu ülkeyi yedekte ve rezerv tutuyorlar. Nitekim 2015 yılında Umman Sultanlığı üzerinden Cevat Zarif ile John Kerry 5+1'in beklediği nükleer anlaşmayı kotarırken Ocak 2024 tarihinde iki ülkenin Gazze'ye dair gizli müzakereler yürüttükleri de ortaya çıktı. Gerginliği savaşla değil diplomasi yoluyla yani müzakere ile aşıyorlar. İsrail'in kışkırtmalarına bile kulak asmıyorlar.
Fetih adına kaleme alınan bildiride Hamas'a yönelik suçlamalara karşılık veren kimi Hamas yanlıları bunun katıksız bir Siyonist açıklama olduğunu ileri sürüyorlar.
Amerikan istihbarat raporuna dönecek olursak, gerçekten de Netanyahu pes eder de çekilir mi? Netanyahu şüphesiz iktidarda kalmak için savaş mühendisliği yapıyor. Üstünlük kurana, sağlayana dek savaşı sürdürmeye çalışıyor. Onun için insani faturası önemli değil. Bilakis Hamas'ı pes ettirmek için dünyanın gözü kulağı önünde insani hasarı kasten büyüttüğü de bir gerçek. Siyasi beklentilere veya hesaplara dayalı, endeksli bir savaş hali yürütüyor. Kimse de Netanyahu'nun cazgırlığıyla başa çıkamıyor. Netanyahu dindarlarla laikler arasındaki dengeyi iyi kurguluyor, tutturuyor ve onların sarkacında gemisini yüzdürüyor. Bununla birlikte kendisi iktidarını korurken İsrail'i yele veriyor. Sayesinde İsrail'in temelleri sarsılıyor. İsrail 6 gün savaşlarında birçok bölgeyi işgal ederken Gazze'de 6 aydır yol almakta zorlanıyor. Bu da Hamas'ın savaş kabiliyetini gösteriyor. Belki İsrail'de Netanyahu karşıtlarının tek umudu Hamas kaldı!
Hayal ettiği gibi Netanyahu, Gazze'deki savaşı siyasi kazanıma çevirerek gelecek 10 yıl daha iktidarını koruyabilir mi? İsrail'in 10 yıllık ömrü kaldı mı, bilemeyiz. Bununla birlikte en muhtemel öngörülerden birisi İsrail'in sonunun Netanyahu'nun geleceğinden ayrı gayrı olmadığıdır. Belki birbirine bağlı süreçler. Kısaca İsrail'in sonuna kadar Netanyahu diyebiliriz. 1996 yılında başladığı iktidar serüveni 2026 ve 2027'le kadar uzanabilir. Ehud Barak'ın öngörüsüyle belki hem İsrail hem de Netanyahu'nun miadı 2028 yılında dolabilir.
Doğrusunu sadece Allah bilir!
Mustafa Özcan