Arama

Mustafa Özcan
Ekim 15, 2024
Hizbullah toparlanıyor ve kafesini kırıyor mu?

13 Ekim 2024 tarihinde Hizbullah'ın kamikaze tabir edilen insansız hava araçlarıyla çok yoğun bir şekilde İsrail'in Hayfa'daki Golani üssüne saldırmasıyla ve vurmasıyla birlikte burada büyük bir hasar bıraktı. Saldırıdan hemen sonra teyit edilemeyen bilgilere göre Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin de ölmüş olabileceği ileri sürülmüştür. Lakin sıradaki haberler ya da müteakip bültenler bunun doğru olmadığını ortaya koydu. İsrail'in haberlere sansür koymasıyla birlikte şüpheler daha da artmıştı. Lakin Herzi Halevi'nin vurulan mevkiyi ziyaret etmesi ilgili haberlere gölge düşürmüştür. Bu saldırının ardından Hizbullah'ın kefesinin ağır bastığı ve toparlanma aşamasına girdiği yorumları yapıldı. Özellikle de İran yanlısı olarak bilinen bazı yazar ve çizerler bu koroya katılmakta gecikmediler. Bunlardan birisi de el Kuds el Arabi gazetesinin eski yayın yönetmeni Filistinli gazeteci Abdulbari Atvan olmuştur. Elbette İsrail büyük bir darbe almıştır. Lakin bu darbe savaşın seyrini külli olarak değiştirebilir mi? Yoksa Şii kesimlerin bir abartısı ve tesellisi mi? Süreci tersine çevirmeye amade bir darbe midir? Darbenin hacmi büyük olmakla birlikte yine de savaşın seyrini değiştirecek çapta değil! Aksini iddia etmek kandırmaca olur. 'Yetim bir saldırı' yani arkası gelmeyen, kesik bir saldırı olabilir!

Burada akla gelen sorulardan birisi şudur: Bu kadar vurucu silahlara sahip olan Hizbullah bu silahlarını önceden niye kullanmamıştır? Bunun cevaplarından birisini muhalif Şiilerden Ali Sabri Hammade vermektedir. Hammade ABD ile İran'ın vekillerini gemlediğini ve izin verilen menzilin çapını aşmalarını engellediğini söylemektedir. Tel Aviv ve Nakap'ı vuracak füzeler olmasına rağmen ilk başlarda Hizbullah bunları kullanmaya mezun değildi. Kısaca Hizbullah'ın elinde güçlü silah stokları olsa da bunları kullanmak Tahran'ın izin vermesine bağlı gözükmektedir. Bunun nedeni de cevap hakkını sınırlı tutan kontrollü savaştır. Tahran, Hizbullah'tan kendisini İsrail ve ABD ile karşı karşıya getirecek darbelerden kaçınmasını istemektedir. ABD de aynı şekilde İsrail'i frenlemekte ve bölgesel bir savaşa yol açacak darbelerden uzak durmasını ve kaçınmasını istemektedir. Zira savaş kontrolden çıkarsa bir dünya savaşına dönüşebilir bu da ABD'nin çapını aşar.

Tırmanmaya karşı her adımda pazarlık formülü

1 Ekim 2024 tarihli İran'ın saldırısına hala karşılık vermeyen ve hala beklemede kalan İsrail'in bu karşılık konusunda pazarlık sürecinde olduğu aktarılıyor. Tahran, Washington ile müzakere sürecinin şu aşamada masadan kalktığını savunurken Suud destekli el Arabiya Kanalı ise tersini haber vermektedir. Arabiya'nın ilgili haberine göre Tahran üçüncü taraflar aracılığıyla ABD'ye şöyle bir mesaj iletiyor: Tel Aviv makul bir karşılık verirse Tahran yeni turda karşılık vermekten kaçınacaktır. Jerusalem Post gazetesi karşılık beklentisi içinde olan Tahran'ın çok gergin ve endişeli olduğunu duyurmaktadır.(1) Onların istediği son berabere kapanacak ve sonlanacak bir skaladır! Lakin bu iddiayı haliyle İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı yalanlamıştır.(2)

İran baştan beri kontrollü bir gerilim siyaseti izliyor. İsrail ise elindeki ileri teknoloji ve ateş gücüyle çılgınca vuruyor. Buna mukabil İran ve ortağı Hizbullah ise caydırıcı olabilmek için çıtayı yükseltiyor. Hizbullah'ın iddia ettiği gibi bir cephe siyaseti söz konusu değil. Hizbullah zaten bir cepheden bahsetmiyor sadece isnat gücünden ya da destek gücünden bahsediyor. Bununla birlikte hem İran hem de Hizbullah karşılık verdikten sonraki açıklamalarında Gazze bağlantısına vurguda bulunuyorlar. Bu da onların her adımda İslam alemine uyarlı, yönelik bir hesap içinde olduklarını gösteriyor. Sözde Hamas desteği üzerinden İran İslam alemini yanına çekmeye çalışıyor. Burada bir tutarsızlıklarını daha dile getirmek gerekiyor. O da şudur: İran Irak savaşını kendilerine dayatılan bir savaş (el harbu'l mafruda) olarak takdim etmişlerdi. Şimdi de aynı şekilde İsrail saldırılarını dayatılan bir savaş olarak nitelendiriyorlar. Öyleyse isnat gücü olmak ne anlama geliyor? Her yöne çalışıyorlar. Baştan beri suskun kalan Hizbullah ve İran İsrail darbeleri karşısında karşılık vermek zorunda kalınca bunu Gazze'ye yardıma bağlıyorlar. Peki, bu karşılıkların Gazze'ye bir faydası dokunuyor mu? Görüldüğü kadarıyla hayır. Aksine İsrail Gazze'ye yönelik saldırılarının şiddetini artırıyor. Denildiği gibi Nasrallah'ın ölümünün ismail Heniye'yi geri getirmez. Keza Dahiye veya Beyrut'un güneyi ve Güney Lübnan'ın ikinci Gazze olmasının fiiliyatta Gazze'ye bir yardımı dokunmaz. Sadece dayanışma gösterisinde bulunmuş olurlar. Bu da Lübnanlıları ve iradelerini göz ardı etme pahasına olur. Nitekim bazı İranlı diplomatlar Tahran'dan konuşurken Lübnan hükümetini hiçe sayıyor ve Lübnan hükümetinin savaş veya barış kararı veremeyeceğini söylüyor. Yani Hizbullah'ın kararları bağlayıcı oluyor ama Lübnan hükümetinin veya devletinin kararları bağlayıcı olmuyor! Küstahlıktan öte bir yaklaşım. Adamlarının cenazelerini ancak üçüncü ülkeleri devreye sokarak alabiliyorlar ama burunlarından kıl da aldırmıyorlar! Bütün bunlar bardağı taşıran son damla kabilinden. Kimi Lübnanlılar Hizbullah'ın millileşmeye çağırıyor ya da yakalarından düşmesini istiyorlar. Kimi muhalif Şii Lübnanlılar aldığı bütün darbelere karşın Hizbullah'ın neden akıllanmadığını ve neden inat ettiğini soruyorlar. Hizbullah büyük bir illüzyon. Bu nedenle Şiiler arasında muhalif dalga giderek kabarıyor.

Bu savaş aynı zamanda demografik bir savaş. İsrail Hizbullah'tan iki hususu istiyor. Bunlardan birisi Hamas ile bağlantısını kesmesi. İkincisi de kuzey bölgesinden kaçanların geri dönmesine imkan veren yeni bir statüye ulaşılması. Yani Hizbullah'ın sınır bölgesinden çekilmesi, uzak durması. Buna mukabil İsrail hem Gazze hem de Lübnan'da demografik yapıyla oynuyor. Lübnan'dan kaçış onu gösteriyor!

Silah sesleri ve tarrakalar arasında bölge yeni bir denkleme doğru koşuyor.

Mustafa Özcan

1-https://www.jpost.com/opinion/article-824411
2- https://x.com/AlArabiya/status/1845867467802923085

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN