İsmail Heniye'nin halefi olarak seçildiğinde Yahya Sinvar hakkında yazmak için birkaç hamle yaptım, olmadı. Kalem tutukluk yaptı. Meğer nasip ölümünü ve şahadetini kaleme almakmış.
Ölmek liderlerin kaderidir. Bu nedenle de Özal, ölümden korkmadığını anlatmak için bir deyime başvururdu. Liderlerin iki gömleği olduğunu söylerdi. Biri bayramlık, seyranlık diğeri de idamlık.
Yahya Sinvar da o kuşaktandı. İsmail Heniye'nin Tahran'da füzeli bir saldırı ile öldürülmesinden sonra örgütün başına seçilmiş ve geçirilmişti. Böylece aşamanın aradığı bir lider olmuştur. Hem Gazzeli hem de gözü pekti. Seçildiği aşama Gazze'de direnişin tavan yaptığı aşamadır. Bu durumlarda 'yayı ustasına ver (a'ti'l kavsa barieha)' denilir. Yayın ustası da Yahya Sinvar'dı. Gözü pek olduğunda herkes hemfikirdir. Bu nedenle de hakkında ayakta yaşadı ve ayakta öldü deniliyor. Nitekim çatışma esnasında ölmüştür. Son sıralarda İsrail, suikast devleti olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. Cephelerde ulaşamadıklarına kalleşçe suikast yoluyla ulaşmaktadır. Efraim Halevy "Karanlıktaki Adam" diye Mossad'ın tarihçesini yazmıştır. Nikaragua Başkanı Daniel Ortega da suikastlar zincirinin mimarı ve suikastlarla anılan Netanyahu için 'şeytanın çocuğu' tabirini kullanmıştır. Suikastlar korkakça bir eylemdir. İsrail, karşıt liderlere yönelik sistematik suikast eylemleri düzenliyor. Kuruluşundan beri de öyle. Lakin son günlerde dozunu artırdı ve suikastları yoğunlaştırdı ve sıklaştırdı. Sonuncu kurbanlarından birisi Yahya Sinvar olmuştur.
17 Ekim Perşembe günü (2024) İsrail, ikindi saatlerinde Yahya Sinvar'ı öldürdüklerini duyurdu. Hamas çevreleri ise 17.00 sularına kadar sessizliklerini korudular. Anlık bir tereddütten sonra Hamas'a yakın çevreler de haberi kerhen kabullendiler. Gazze'nin güneyinde İsrail askerleriyle girdikleri çatışmada Sinvar da dahil Hamas'tan üç kişi şehit oluyor. Yapılan DNA testinde veriler, Yahya Sinvar'ın verileriyle uyuşuyor. Bunun üzerine İsrail, Yahya Sinvar'ı vuruşma ve çatışmada öldürdüklerini duyuruyor. Belki de İsrail de Sinvar'ı vurduklarına inanamıyor. Allah rahmet etsin. Kendisine yakışan bir şekilde yaşadı ve yakışır bir şekilde de dünyaya veda etti.
Hamas, 6 Ağustos tarihinde Heniye'den boşalan siyasi büroya Yahya Sinvar'ın atandığını duyurmuştur. İki ay ve küsurat günlerden sonra hakkın rahmetine kavuşmuştur. İsrail, Sinvar'ı 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas ve İslami Cihad'ın ortaklaşa düzenledikleri Aksa Tufanı'nın mimarı olarak tanımlıyor. Merhum Nureddin Zengi gibi 'yaşayan şehit' olarak anılıyordu. Defalarca suikast girişimi atlatmıştır. 11 Nisan 2023 bu girişimlerden sadece birisidir. Eylül ayında başta Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun olmak üzere Hasan Nasrallah ve Abdulmelik Husi'ye mesajlar göndermiştir. 18 Ekim 1962 tarihinde Gazze'de, Han Yunus kentinde doğuyor. Bu demek oluyor ki doğumuyla "Aksa Tufanı" eylemi tarihleri arasında (7 Ekim ile 19 Ekim arası) şehit oluyor. Asılları, Askalan şehrine dayanıyor.
Gençliğinden itibaren "Müslüman Kardeşlere" intisap ediyor ve Gazze İslam Üniversitesi'nde öğrenim görüyor. 1985 yılında "Mecd" adıyla Müslüman Kardeşler hesabına bir güvenlik örgütü/birimi kuruyor. Bu nedenle 23 yıl civarında kaldığı İsrail hapishanelerinde İbraniceye söküyor hatta iyi derecede ilerletiyor. Bu yolla düşmanı tanımak istiyor. Bu arada hapis hayatının dört yılını tek başına bir hücrede geçiriyor.
Entelektüel çabalardan da ırak kalmıyor. 'Hamas: Deneyim ve Hata' bunlardan birisidir. İsrail gizli servislerinden Şabak'ın hareketlerini gözleyen ve tarassut eden "el Mecd" adlı bir başka kitap daha kaleme alıyor. 1982 yılında ve ardından 1988 yılında tutuklanıyor ve ikincisinde ömür boyu hapse mahkum ediliyor. Kaderi hep ekim aylarıyla kesişiyor ve İsrail 11 Ekim 2011 tarihinde salıveriyor. O ve Filistinli birçok esir, İsrailli esir Galit Şalit ile takas ediliyor. 2012 yılında evlenen Yahya Sinvar üç çocuk babasıdır.
Mustafa Özcan