Arama

Mustafa Özcan
Ekim 20, 2024
Sinvar’ın şahadeti ve tevafuklar zinciri

Türkkaya Ataöv'ün Küba Mucizesi adlı kitabını okuyordum. Castro'nun 1959 yılında Batista rejimini devirmesini ve Küba devrimini konu ediyor. Sonra aklıma tarih ipine dizilmiş zincirleme devrimler düştü. Mesela 10 yıl sonraki Kaddafi'nin, 1969 yılında kalkıştığı darbesi aklıma geldi. İlk örnek olmasaydı ileriye gidebilir miydi? Ardından yine simetrik olarak 1979'daki Humeyni devrimi aklıma düştü. 10'ar, yıllık ara ve simetrilerle üç devrim/darbe yaşanmıştı. Lübnanlı eski bakanlardan Yusuf Selamet gibi niceleri Humeyni devrimini bir muvazaa ve iş birliği devrimi olarak damgalasalar da bunda kaderin görünmez izleri vardır. Her şey göründüğü gibi değildir. Görünmez dip dalgaları da vardır. Burada kaderin payını unutmamız gerekmez. DAVİD FROMKİN, BARIŞA SON VEREN BARIŞ Modern Ortadoğu Nasıl Teşkil Edildi kitabında Birinci Dünya Savaşı ve sonrasının hikayesini anlatıyor. Bazen iğreti barışlar, daha büyük savaşların habercisi oluyor. Sözgelimi 1975 yılında Saddam ile Şah Muhammed Rıza Pehlevi arasında varılan Cezayir Antlaşması da barışa son veren bir barış olmuştur. Cezayir Antlaşması'ndan sonra Kürtlerin tutkuları bastırılmış, Şah büyük bir özgüvene kavuşmuştu. Bu da onu yanlışa itmiştir. 1962 yılından beri çekişmeli olduğu Humeyni'den kurtulmak istiyor. Gölgesini bölgeden uzaklaştırmak istiyor. Humeyni, 1964 yılından beri Irak'ta ikamet etmektedir. Saddam'ın misafiridir. Şah'ın elçisi Saddam'la görüşür ve Şah'ın selamıyla birlikte Humeyni'nin sınır dışı edilmesi ricasını iletir. Saddam, dostluk havası gereği bunu Humeyni'ye dikte eder. Humeyni de Kuveyt sınırına tarafsız bölgeye gelir. Lakin Şah iş işten sonra ayıkır. Büyük hatasını anlar. Derhal harekete geçer. Şah'ın elçisi yine ama bu sefer sabah olmadan Saddam'ın kapısındadır. Bu sefer de Humeyni'nin geri bırakılmasını ricaya gelmiştir. Göz önünde kontrol altında olan Humeyni, kafesten uçmak üzeredir. Başka illere uçmasının tehlikeli olacağını sezer. Elçi, nitekim Şah'ın selamını iletir ve Humeyni'nin geri alınmasını rica eder. Saddam biraz öfkelidir: 'Şah bizi emir kulu mu zannetti?' diye söylenir. Humeyni, çoktan yuvadan uçmuştur. Şah'ın elçisi kuyruğunu kısmış olarak geri döner. Halbuki bir çaresini bulsalardı, Humeyni Irak'ta kalsaydı, belki de bölge cehenneme dönmeyecek ve Saddam ile Şah hayatta kalacaklardı. Ya da daha uzun seneler yaşayacaklardı. Bazen uzak görüşlü olmak lazım. Öfkeyle kalkan hüsranla oturur. İşte, bu safha Humeyni'nin hayatında kaderin payıdır. Sonra Paris'e gitmiş ve ardından da çok kısa bir sürede Şah'ı devirerek ülkesine geri dönmüştür. O dönemde İslam aleminde ve dünya kamuoyunda lehine büyük bir sevgi halesi vardır. "Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu" dedikleri gibi savaşlarla Ortadoğu'yu harabeye çevireceğini fark edememişlerdir. Takiye ustasını yanlış anlamışlardır. Yangına körükle gitmiştir.

Yahya Sinvar'ın hayatı da tevafuklar zinciri ile örülüdür. Ebu İbrahim yani Yahya Sinvar mütehevvir/pervasız bir adamdır. 16 Ekim günü (2024) İsrail askerleri bilmeden girdikleri çatışmada Yahya Sinvar'ı öldürmüşlerdir. Cesedin ona ait olduğunu öğrendiklerinde onunla poz vermişler ve itibardan düşürelim derken taziz etmişler ve onu yaşayan bir 'Che Guevara' haline getirmişlerdir. Yeni kahramanlık türküleri düzülmesine sebep olmuşlardır. Yeni bir kahramanlık destanı yazmış ve sembolü olmuştur. Bu, hazımsızlıkları ve ahmakları neticesidir. Ne kadar yerinseler, dövünseler azdır. Şimdi hayatındaki Ekim tevafuklarına gelelim:

Yahya Sinvar 29 Ekim 1962 tarihinde dünyaya gelmiştir.

Hapishaneden ya da İsrail hücrelerinden 15 Ekim 2011 tarihinde salıverilmiştir.

Aksa Tufanını ise 7 Ekim 2023 tarihinde hayata geçirmiştir.

16 Ekim 2024 tarihinde Perşembe günü ise vuruşarak şehit düşmüştür.

Kaderinde birçok tevafuk daha vardır. Bunlardan birisi de onu öldüren timin başındaki komutanın ya da ölümünün ardından cesediyle poz veren İsrailli komutanın Haşmonayim köyünden olmasıdır. (https://x.com/ Mehmetcanbekli1/ status/1847621029713109133 Ne var bunda, diyenler çıkabilir. Bu köyün mevzumuzla ilişkisini kuramayanlar olabilir. İsrail'de Ehud Barak başta olmak üzere İsrail'in 80 yılını dolduramayacağı ve 80 yıl lanetine uğrayacağı kehanetine inanlar bulunuyor. Tarihte iki Yahudi hanedanlığından ilki Süleyman Krallığı 77 yıl yaşamıştır. Keza ikincisi olan Haşmonayim hanedanlığı yaklaşık 77 yıl yaşamıştır. Kısaca 80 yılı devirememişler, aşamamışlardır. Bu lanete inanan Netanyahu da 3 Kasım 2017 tarihinde yani Balfaor Beyannamesi'nin yüzüncü yıl dönümünde Londra'da İsrail'in 100 yaşına ulaşması için elinden geleni yapacağını söylemiştir. Yahya Sinvar'ı öldüren komutanın Haşmonayim köyünden olması da İsrail'in kaderine bakar! Biz unutsak da kader unutmaz. Netanyahu'nun yaptığı gibi kadere karşı savaşılmaz…

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN