Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Haziran 12, 2020
Vazgeçilmez prensibimiz: Keşke dememek

Herkes hata yapar. Yanlış yapmak insana mahsustur.

Bilerek ve isteyerek yapılan bazı yanlışlar ise günah hükmündedir. Elbet günahlarımız için pişmanlık duymalı ve bir daha yapmamaya niyet ederek tövbe etmeliyiz.

Ancak hatalarımızdan ve günahlarımızdan pişmanlık duymayı kendimizi aşağılamaya, suçluluk kompleksine kapılmaya kadar vardırmamalıyız. Çünkü Peygamberimiz (sav), "Pişmanlık tövbedir. Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir" buyurmuştur.

Akla "keşke bu günahı işlemeseydim" gibi düşünce gelebilir. Elbet hata yapılmasa daha iyi olurdu ama bunu demenin faydası yoktur. Çünkü geçmişte olan geri gelmez. Zaten insan beşerdir, şaşar. Günah işlememek ancak meleklere hastır. Efendimiz bir hadislerinde, "Günahın kefareti pişmanlık duymaktır. Eğer günah işlemeseydiniz Allah bağışlamak için günah işleyen bir topluluk gönderirdi" demektedir.

Müzmin pişmanlık yanlış

Müzmin pişmanlık, insanı en çok yoran ve hiçbir yarar sağlamayan duyguların başında gelir. Problemli hastalarımın birçoğunda ağır bir suçluluk kompleksi gözlerim hep. Kimileri anne ve babasına yeterince hizmet etmemiş olmanın, kimileri de çocuklarını yetiştirirken hatalı davranmanın vicdan azabını taşırlar. Geçmişte sergiledikleri kötü davranışların pişmanlığı altında kıvrananların sayısı az değildir.

Bazı kişiler ise bunu o dereceye vardırırlar ki her hareket ve sözlerinden sonra "keşke şöyle yapsaydım" diye kendilerini aşağılarlar. Böylelikle de mutsuz olurlar.

Ayrıca pişmanlığı aşırıya vardırmak ayrı bir yanlıştır. İnsanın kusursuz bir yaratık olmadığını aklımızdan çıkarmayalım. Elbette yanılabilir ve hata yapabiliriz. Hatta dümdüz bir yol izlememiz düşünülemez, zikzak da çizebiliriz veya yalpalayabiliriz. Düz bir yol izlemeye kalktığımızda yine sendeleyip bazen yoldan çıkabiliriz. Önemli olan belirlediğimiz hedefe varmaktır, tabii ki aksaklıklar olacaktır. Ne var ki bazı insanlar, sonuçtaki başarılarını göz ardı edip ufak tefek yanlışlarını kendilerine sorun yaparlar. Herhangi bir ayrıntı üzerindeki küçük hatalarını, genel başarılarını gölgelemeye kadar vardırırlar.

Bazı insanlar çok sevildikleri halde hayatlarındaki tek tük insanın sevgisini kazanmamış olmaya kafalarını takarlar. Kendilerinin sevilecek biri olmadıklarını düşünürler. Geçmişteki bazı hatalarını büyüterek ve devamlı gündeme getirerek mutlulukların darbe vururlar.

Hâlbuki her yeni gün geçmişin başarısızlıklarını biraz daha siler. Böyle insanlar bu şekilde düşünmeli ve hayatlarının geri kalan bölümlerini memnuniyet içerisinde geçirebileceklerine inanmaları gerekir.

Hatalarımız tecrübe demektir

Bir yanlışlık yaptığımızda bunu kabul etmeli ve sebep olduğumuz olumsuzlukları gidermeye çalışmalıyız. Hatamızı tekrarlamamaya gayret etmemiz gerekir. Yani kendimizi bağışlamalı ve hatamızı unutmalıyız.

Yaptığımız yanlışlardan yola çıkarak hata yapmamayı öğreniriz. Yanlışlarımız tecrübe oluşturmalı, bizi olgunlaştırmalıdır.

Sonra biliyoruz ki, kaderimiz Allah indinde bellidir. Biz hata yapmakla sadece kaderimizi örmüş olduk. Bu yüzden geri dönmesi mümkün olmayan yanlıştan dolayı "keşke" dememeliyiz. Hayatımızdan "keşke" kelimesini çıkarmalıyız. "Keşke falanca sınava iyi hazırlansaydım", "Keşke o lafı duyduğumda suratına yumruğu indirseydim", "Keşke öbür yolu izleseydim" veya " Keşke geçmişte daha çok gezse, az çalışsaydım."

Bu şekildeki düşünceler ancak bizi mutsuz etmeye yarar ve geçmişteki zararlarımızı kapatmaz. Bu yüzden "keşke" yerine "bundan sonra" veya "vardır bir hikmeti" kelimelerini kullanmalıyız. Bu kelimelerle yanlışlıklarımızın olumsuz etkilerini azaltabiliriz. "Bundan sonra ibadete ve gezmeye daha çok vakit ayıracağım" şeklindeki düşünce tarzı veya "böyle yapmakla benim bilemeyeceğim bir hayır olmuştur" gibi bir yaklaşım hayatımızı daha yaşanır bir duruma getirecektir.

Böylesi bir bakış açısı kullanarak geçmişin yanlışlıkları bizi mutsuzluk ve suçluluk kompleksine sürüklemez. Aksine hayattan memnun olmamızı sağlar, tecrübemizi artırır, bize enerji verir.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN