Günümüzde manav ve market raflarını süsleyen, hoş rayiha ve aromasıyla kendine has olağanüstü lezzetler sunan üzümün faydaları saymakla bitmez. Gıda değerinin yüksek oluşu, vitamin ve madeni maddeler yönünden zenginliği sebebiyle mühim bir besin kaynağıdır. Bol çeşidi vardır ve hemen her toprakta yetişir.
ABD'deki son bir araştırmaya göre; şimdiye kadar antioksidan özelliğiyle öne çıkan üzümün depresyona karşı da iyi geldiğini göstermiş. Natüre Communicatios dergisinde yayımlanan tıbbi makalenin yazarı Prof. Gulia Pasinetti, "Üzümdeki polifenol bileşimleri, çağımızın başlıca sorunlarından biri olan anksiyete ve depresyon tedavisinde kullanılabilir" demiş ve eklemiş: "Üzümdeki ve üzüm çekirdeğindeki bu yeni keşfedilen bileşimin doğrudan iltihaplanmaya iyi geldiğini ve beyin hücrelerinin iletim faaliyetlerini düzeltmektedir."
100 gram taze üzümde; 82 gr su, 1 gr protein, 1 gr yağ, 15 gr karbonhidrat ve ayrıca kalsiyum, fosfor, demir, sodyum, potasyum, magnezyum, kükürt ve çeşitli vitaminler (A, B1, B2, C vs.) bulunur. Aynı miktar kuru üzüm ise; 3 gr protein, 1 gr yağ, 77 gr karbonhidrat ihtiva eder. Üzümün tazesi 70, kurusu 340 kalori ihtiva eder.
Üzüm Kur'an-ı Kerim'de zikredilen mübarek gıdalardandır ve Peygamber Efendimiz tarafından ümmetine tavsiye edilmiştir.
Başlıca yararlarına gelince:
*Enerji kaynağıdır
*Öfkeyi dağıtır, nefsi hoş eder!
*Glikoz eksikliği, bulanık düşünmeye sebep olabilir. Çünkü beynin tek enerji kaynağı olan glikoz üzümde boldur.
*Yorgunluğu giderir!
*B vitamini eksikliği ve kansızlık da yorgunluğa yol açar. Üzüm, hem bol miktarda B vitamini ihtiva eder, hem de kanı kuvvetlendirerek temizler.
*C vitamini almanın da yorgunluğa faydası olur. Üzüm, bu vitamin yönünden de zengin bir gıdadır.
*Üzümdeki bol demir ve şeker, kan yapar. Vücudu temizler!
*Üzüm, karaciğer, böbrek, safra ve barsak hastalıklarında da tabii bir ilaç tesirine sahiptir.
*Üzüm çeşitli sebeplerden perhiz yapıldığında başvurulacak komple gıdalardan biridir. Midede ülser veya gastriti olanlar, mafsal iltihabı ve romatizma çekenler, karaciğer ve dalağı şişmiş olanlar, ince bağırsak iltihabı ve kabızlık çekenler günlük gıdalarında üzüm suyuna ağırlık vermelidirler. Böylece hasta organlar yorulmadan, kendi kendini tamir imkânı bulur ve hasta kendini toplar.
*Sinirleri takviye eder, kalbi kuvvetlendirir! Sinirlerimizin B vitaminleri; kalsiyum ve fosfora ihtiyacı vardır. Üzüm, bu maddeleri bol miktarda ihtiva eder. Bu harika meyve, sinir sistemimizin tek yakıtı olan glikozu ihtiva ettiğinden, sinirlerimize çok faydalıdır. Sakinlik verir, sindirimi kolaylaştırır. İnsanı canlı ve zinde yapar. Sözel öğrenme yeteneğini geliştirir.
*Üzümün suyu kalbe güç katar. Bol bulunan potasyum kalp adalelerini kuvvetlendirir. Yüksek tansiyon gibi sebeplerden bozulan ve yorulan kalp, üzüm suyu kürü ile normal hale döner. Damar sertliği riskini azaltır. Kolesterolü düşürür.
*Bağırsakları çalıştırır
*Diyabete karşı üzüm faydalıdır. BMJ'de (İngiliz Tıp Dergisi) yayınlanan 2013 tarihli bir araştırma bulguları üzümün diyabet önleyici etkisi olduğunu ileri sürüyor. Hayatında üzüm, yaban mersini ve elma gibi meyveleri yeterince tüketen katılımcılarda Tip 2 diyabete daha az rastlanmış. Tabi üzümü kabuğuyla ve çekirdeğiyle yemek gerekiyor.
*Science dergisinde yer alan bir habere göre özellikle kırmızı üzümde resveratrol adlı madde bol miktarda vardır ve bu madde tümör oluşumunu, tümörün büyümesini ve gelişmesini önler.
Görüldüğü gibi üzüm sağlığımıza sayısız yararlar sunar.
ÜZÜM VE NECİP FAZIL KISAKÜREK
Bir dostumuz böylesine harika meyve için şu notu göndermiş:
"Üzüm, en sevdiğim meyvelerden birisidir. Fakat görüyorum ki bu mübarek meyveyi benden çok seven başkaları da varmış. Nitekim eski dergileri tararken büyük üstat Necip Fazıl Kısakürek'in üzüme dair güzel ve etkileyici bir yazısına rastladım. Söz konusu yazı 1939 yılında Manisa Halkevi dergisi olan Gediz'de yayımlanmış. Üstadın yazısını 80 sene sonra galiba yeniden ben de burada ilginize sunuyorum. Yazıyı çok beğendiğimi ve Necip Fazıl'ın yazısını okuduktan sonra üzüme olan saygımın arttığını da belirtmek isterim."
İşte dostumuzun gönderdiği Üstad Necip Fazıl'ın bilinmeyen üzüm yazısı:
ÜZÜM
"Herkesin bilmediği bir atasözü hatırlarım. Ben çocukken rahmetli büyükbabam, sofraya her üzüm konuşunda bu sözü tekrarlardı:
-Hurma tek tek, üzüm çift çift yenir.
Ve biz çocuklar, lezzetinin sırrını araştırmak için bile hususî bir metot isteyen bu aziz yemişi çifter çifter ağzımıza atardık.
Güneşe tutulduğu zaman, içinde sarı dumanlara batmış bir kehribar yangını seyrettiren üzüm tanelerinin mistiğini hangi çocuk duymadı?
***
Aziz olan şeyleri içinde aksettirmekte, safvetli çocuk yapısı temiz bir aynadır. Bol sütlü bir Kırım ineği gibi rikkat ve gözyaşı ile dolu olduğumuz çağ, hiçbir şeyi bilmesek de her şeyi duyduğumuz çağ. Her bilginin başı duygu değil de ne? Yazık ki bunu en geç öğreniyoruz.
Aziz anneyi çocuktan iyi kim tanır ve nihâyet aziz Allah'ı çocuktan kestirme kim kabul eder? Çocuk deyip de geçmeyelim. Bana öyle geliyor ki en büyük marifet, ama en büyük marifet; büyüdükten sonra, ama adamakıllı büyüdükten sonra çocuk olabilmek.
İşte çocuk üzüm yerken, büyük mefhumlara en uzak olduğu hâlde onlara en yakın sezişiyle hisseder ki bu yemiş şeklinin güzelliği, renginin derinliği, tadının büyücülüğü içinde ana sütü gibi dürüst ve besleyici bir cevher taşıyan fevkalade bir şey.
Yemişleri ruhî vasıflarla canlandırma fantazyasına kıymet vermek icap etse şöyle bir dizi kurabilirdik.
Kiraz salak, erik atacan, muşmula kekeme, kocayemiş müflis, böğürtlen öksüz, nar utangaç, badem ukalâ, fındık alaycı, kestane hoyrat, ceviz akıllı, karpuz geveze, kavun mızmız, çilek züppe, şeftali nazlı, kayısı hasta, muz kibirli, armut düzenbaz, elma dürüst, dut samimi, hurma mübarek, fakat üzüm ermiş.
Üzümün anatomisine dikkat edelim: Küçücük cevherleri kaba saba kabuklar içinde getiren öbür yemişlere nazaran hem en büyük cevher hem de en ince cilt. Tıpkı kasasında kilitli teker liralık banknotlarla bir zarf içinde önünüze sürülen biner liralık banknotlar arasındaki fark.
Bu şeffaf deri zengin muhtevasını nasıl kaplar bilir misiniz? İnce ve ipek çorabın nadir bir kadın bacağını çerçeveleyişi gibi. Yuvarlak bir şekil; su damlası, inci, tespih tanesi, ay, yıldız gibi yuvarlak. Yuvarlağın içini ören ince ince lifler. Liflerin arasında büyük sihirbaz Notradamus'un hâlâ terkibindeki sırrı aradığı hayat iksiri.
Yuvarlağın tam ortasında, küçük kesifliği nispetinde küçük bir iki çekirdek. Serçe başı üzün tanesinin içinde, karınca başı bir çekirdek ki onun da içinde kocaman bir üzüm bağı var.
***
Elinize bir salkım üzüm alın ve şöyle uzaktan bakın!
O ne müthiş içtimaî nizâm!
Ağaç denilen nâ-mütenâhî dağınık ve toplu şahsiyet motifinin tam hulâsası!
Ana sap üzerinde kol kol şube saplar. Her şube sapın üstünde birkaç küçük çıkıntı. Her çıkıntının nihâyetinde bir üzüm tanesi. Öyle ki bütün bu çıkıntılar üzümle donanınca meydana gizli bir iç örgüyle kafa kafaya dikilmiş bir zümrüt manzûmesi çıkıyor.
Bir salkım üzümün mimârisindeki nizam bile insan kalabalıklarına topluluk derse verecek kadar mânalı.
***
Nihayet üzüm şeklinden, âhenginden, tadından, hassasına kadar, bütün hakikî varlık cepheleriyle insanoğluna öz nimeti ihtar eden en güzel remiz!"
Gediz, nr. 29, 1 Eylül 1939, ss.2, 8.
Sefa Saygılı