Engelli kelimesi son yıllarda kullanılan tanımdır ve kişiyi yaftalaması daha az olduğundan tercih edilmektedir. Daha önceleri bozukluk, özürlü, sakat gibi kavramlar da kullanılmıştır.
Engelliliğin tanımı farklı şekillerde yapılabilmektedir:
«Kişisel veya sosyal yaşantısında kendi kendine yapması gereken işleri (bedensel ya da sonradan olma) herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar.» (Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Bildirgesi'nden)
«Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi sebebiyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük ihtiyaçlarını karşılamada güçlükleri olan kişi.»
"Gelişim basamaklarında öğrenme, hareket etme, görme, işitme gibi süreçlerden birisi ya da birkaçında yetersiz olan kişidir."
"Engelli; fiziksel veya zihinsel bir rahatsızlık nedeniyle bazı hareketleri, duyuları veya işlevleri kısıtlanan kişidir."
Engellilik Çeşitli Şekillerde Olabilir
Ortopedik (bedensel) Engelli: Kas ve iskelet sisteminde yetersizlik, eksiklik ve fonksiyon kaybı olan kişidir. El, kol, bacak, parmak ve omurgalarında kısalık, eksiklik, fazlalık, yokluk, hareket kısıtlılığı, şekil bozukluğu, kas güçsüzlüğü, kemik hastalığı olanlar, felçliler bu gruba girmektedirler.
Görme Engelli: Tek veya iki gözünde tam veya kısmi görme kaybı ya da bozukluğu olan kişidir.
İşitme Engelli: Tek veya iki kulağında tam veya kısmi işitme kaybı olan kişidir.
Dil ve Konuşma Engelli: Herhangi sebeple konuşamayan veya konuşmanın hızında, akıcılığında, ifadesinde bozukluk olan veya ses bozukluğu olan kişidir.
Süreğen (kronik) Hastalık: Kişinin çalışma kapasitesi ve fonksiyonlarının engellenmesine sebep olan, sürekli bakım ve tedavi gerektiren hastalıklardır.
Zihinsel Engelli: Zihinsel yetersizliği olan kişidir.
Engeller doğuştan gelebilir veya sonradan geçirilen hastalıklar veya kazalar sonucu ortaya çıkabilir.
Engelliliğe Sebep Olan Faktörler
*Beslenme yetersizliği veya bozukluğu
*Çeşitli hastalıklar
*Kazalar, iş kazaları ve meslek hastalıkları
*Yaralanmalar
*Sakıncalı çevre ve ortam
*Gelenek ve göreneklerde olabilen yanlış tutumlar ve eğitimsizlik
*Yaşlanma ve doğal afetler
Türkiye'de Engellilik ve Başlıca Sorunları
*Engelli nüfusun toplam nüfus içindeki oranı % 12'nin üzerindedir. Buna göre ülkemizde yaklaşık 10 milyon kişi engelli olarak hayatını sürdürmektedir.
*Engellilik sadece o kişiyi değil, ailesini ve yakın çevresini; ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak etkileyen önemli bir sorundur.
*Engellilerin en temel sorunu eğitimdir. Yeterince eğitim verilmemesi üzücüdür ve gerekli adımların atılarak giderilmesi şarttır.
*Yoksulluk bir başka problemdir. Çünkü engelli genelde üreten değil tüketen aile ferdi olduğundan veya performanslarının düşüklüğünden ekonomik yetersizliklere sebep olmaktadır.
*Rehabilitasyon ve araç- gereç ihtiyacının yeterince karşılanamaması da engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden biridir.
*Ulaşım, fiziksel çevre ve konut sorunu topluma entegre olmalarını (uyum sağlamalarını) engelleyen önemli bir problemdir.
*Engellilerin, üreten bireyler olarak toplumda yer edinememesi, toplumla bütünleşmelerini engelleyen çok büyük sorundur.
*Engellinin çevresinde kabul görmemesi, hatta alay edilmesi, acınması, dışlanması, korkulması ve reddedilmesi sonucunda oluşan her zorluk onu daha da mutsuz eder, zaten engellenmiş olan yaşayışını daha da çekilmez hale getirir, onu depresyona sürükleyebilir.
Sakatlanmakla
Özürlü hale gelmek birey için oldukça travmatiktir ve birçok problemleri de beraberinde getirir:
*Bireyin beden bütünlüğü bozulur, kendini tam bir insan olarak göremez. Kendisinde eksiklik, yetersizlik olduğunu düşünür. Bunun hüznünü ve acısını devamlı derinden hisseder.
*Buna bağlı olarak acı, sıkıntı ve kaygı yaşar.
*Duygusal ve fiziksel gücü azalır.
*Bağımlı ve çocuksu hale gelebilir.
*Yaşamı üzerindeki kontrol duygusunu kaybeder.
*Kendisine ve çevresine yabancılaşır.
*İlgi, onay ve sevginin kaybedileceği korkusu yaşar.
*Sosyal ilişkileri azalır.
Sakatlığa Gösterilen Tepkiler
*Kişi önce yas reaksiyonuna girer.
*Daha sonra diğer insanlardan aciz ve aşağı durumda olduğuna inanarak depresyona girer. Depresyon da içine kapanmaya ve sosyal etkileşimlerden kaçınmaya sebep olur.
*Kaygılanır, endişe içindedir.
*Derken sakatlığını inkâr etme eğilimi ortaya çıkar. Kendini sağlam olarak algılama yanılsamasına kapılır.
*Böyle olmadığını anlayınca bu kez kızgınlık, öfke ve düşmanca tutum takınır.
*Yansıtma içine yani başkalarını suçlama davranışına girebilir.
*Umutsuzluk içinde bocalamaya başlar.
*Dünyadaki zevk ve hobilerinden ilgi kaybı gelişir. Her şeyi boş ve anlamsız görür.
*Bu defa hayal kurarak rahatlamaya çalışır.
*Ancak sonuçta çaresizlik hissetmesi söz konusu olur.
*Derken durumunu kabullenir, olumsuz duyguları gerileme içine girer.
*Kendine yöneltmeye, bu haliyle hayata tutunmaya çalışır.
*Hastalıklı bağımlılıklar geliştirebilir.
*Bazen de çocuksu tutum takınabilir.
*Anlam kaybı, kimlik kaybı ortaya çıkabilir.
Engelliliğe Karşı Toplumsal Algı Önemli
Özürlü bireyin yaşamını sürdürdüğü toplum, toplumun özür ve özürlüye karşı aldığı tavırlar, geliştirdikleri değer yargıları, inançlar özürlülerin duruma karşı tavır ve davranışlarının biçimlenmesinde önemli etkenlerdir.
Ne Yapılabilir?
*Engelli bireyin bilgi ve becerileri değerlendirilmelidir. Böylelikle ona uygun eğitim verilmelidir.
*Onunla birlikte konumuna uygun amaç oluşturulmalıdır. Tabi sonra amaçların gerçekleştirilmesi süreci izlenmeli ve gerektiğinde destek olunmalıdır. Çevresinde ona karşı olan engeller için çözüm aranmalıdır.
*Kendisine ve sağlığına özen göstermesi sağlanmalıdır.
*Çalışması, kendini böylelikle gerçekleştirmesi desteklenmelidir.
*Arkadaşlıklarını sürdürmesi, sosyal desteği kabul etmesi sağlanmalıdır.
*Kaybını ve içinde bulunduğu yetersizliği gereğinden fazla büyütmemesine dikkat edilmelidir.
*Hayatın bir anlamı olduğuna; kader, ahiret inancını düşünmeye odaklandırılmalıdır. Sakatlığını yaşamının ve ilişkilerinin merkezine koymamasına gayret gösterilmelidir.
* "Ben bunu yapabilirim, bununla başa çıkabilirim" duygusunu onda geliştirmek hedef olmalıdır.
Engelli Çocuğu Olan Ailelerin Durumu
Anne- babanın tepkileri şok, üzüntü, kızgınlık, suçluluk, kaygı, beklenmedik krizler, dış dünyanın tutumuyla yüz yüze gelmekten kaçınma, hayal kırıklığı, kendine güven ve saygı duymada azalma şeklinde olabilir.
Çocuğa yönelik tutumları otoriter bir biçimde kontrol etme, aşırı dozda koruma ya da hoşgörülü davranma, aşırı sevecen ve ilgili davranma, çocuğu reddetme, utanma veya ona ilişkin duygularını bastırma tarzında olabilir.
Aileler Nasıl Destek ve Yardımcı Olmalılar?
*Aile içi roller engelli üyeyi göz önüne alarak yeniden düzenlenmelidir.
*Boş zaman aktiviteleri programlanmalıdır.
*Aile içinde engelli birey olması mali zorluklara sebep olabileceğinden uyum sağlamak için tedbirler alınmalıdır.
*Engelli bireyin daha değişik duygusal ihtiyaçları olacağından ihmal edilmemelidir.
*Engelli aile üyesinin stres, öfke ve depresyona yatkınlığı bilinerek bu durumların belirtilerini tanımalı, gelişebilecek olumsuzluklara karşı erken tedbirler alınmalıdır.
*Akranlarından destek ve ilgi görmesinin yararı büyüktür.
*Engellilik ve ilişkide çıkabilecek sorunlar hakkında bilgi sahibi olunmalı, buna uygun davranılmalıdır.
*Engellinin beceri ve yeteneklerine uygun meşgale ve üretimlerine yönelmelidir.
*Sağlıklı bir bakış açısı geliştirmeye yardımcı olunmalıdır.
Peygamber Efendimiz:
"Körlük, günahların bağışlanmasını sağlar; sağırlık günahların affedilmesine sebep olur.
Cesetten eksik olan her bir aza, kendi ölçüsünde, günahların affını sağlar." buyurmuştur. (Ramuzu'l Ehadis)
Bu hadis-şerifte de belirtildiği gibi, insanın engelli ve azaca noksan olması, günahların affı ve bağışlanması için, en kuvvetli bir sebeptir.
Rabbimiz sakat kullarına rahmet nazarıyla bakar, lütuf ve keremiyle tecelli eder. Onların günahlarını affedip cehennemden azat buyurduğu gibi, cennette nice nimetler bahşeder. Bu hadiste, engelli müminler için büyük müjde ve teselli vardır.
Prof. Dr. Sefa Saygılı