Hat San'atının Büyük İsimleri-90
İstanbul'da doğan Mehmed Şehrî Çelebi'nin baba adı İsmail ve âile lakabı Usturacızâde'dir. Şehrî, Osmanlılarda nâdir kullanılan isimlerden olduğu cihetle, tabakāt (biyografı) kitaplarında suriçi İstanbulunda doğanlar hakkında söylenile gelen "şehrî" nisbesinden ayırd etmek için, Müstakimzâde Tuhfe'de bu hattatı "fi'l-hakîka Şehrî'dir" (İsmi, gerçekten Şehrî'dir) ifâdesiyle tanıtmakdadır.
Mehmed Şehrî, Hâfız Osman'ın güzîde tilmîzlerinden olan Girîdî Mehmed Efendi'den (ö. 1752) meşk ederek, sülüs-nesih hatlarından icâzete hak kazandı. Henüz genç yaşında iken kulakları hiç duymaz olup, sağırlığının verdiği ezâdan dolayı içine kapanarak ömrünü sürdürdü.
Şehrî, hat san'atında hocasının hocası Hâfız Osman'ın (1642 - 1698) üslûbunu olabildiğince benimseyip, hoş tavrı ve keskin kalemiyle üç mushaf, sayısı bilinmeyen En'âm, Delâil, kıt'a, murakkaa ve hilyeler yazdı. Üstâd Necmeddin Okyay, Şehrî Mehmed Çelebi'nin hattını kendisinden sonra yaşayan birçok hattatın Hâfız Osman'ınkilerle karıştırmış olduklarını, imzâsız kıt'alarının arkasına "Hâfız Osman'ındır" yazdıklarını naklederdi. Tuhfe, Şehrî'nin Mustafa Şükri ve Ketenoğucuzâde Mustafa isimli iki talebesini zikretmektedir.
İşitme yokluğunun getirdiği sıkıntı ve gerginliklerle yaşamağa çalışan Mehmed Şehrî Çelebi otuz yaşını henüz geçdiği sıralarda vefat ederek, bugün yerinde büyük binaların bulunduğu Taksim mezarlığına defnedildi.
Görülen kıt'ası Sakıp Sabancı Müzesi-238/11'de kayıtlı olup hicrî 1152 (1739) tarihlidir. Gerek sülüs, gerekse hadîslerin yer aldığı mâil nesih satırlarıyla hüsn-i hatdaki mertebesini ayân eden Şehrî'nin bu kıt'asında nesih satırlar mâil yazılmış ve sülüs hattına müsâvî getirilmiş; hat, mükemmeliyetiyle göz dolduruyor. Bu kıt'anın dış pervazındaki ebrûlar Hatib Mehmed Efendi'nin (ö. 1773) elinden çıkma, kumlu hatib denilen ebrû çeşididir.
Resim 1: Mehmed Şehrî Çelebi Efendi'nin sülüs-nesih bir kıt'ası.
Prof. Uğur Derman