Hat San'atının Büyük İsimleri-95
Rodos adasında doğup tahsîl için İstanbul'a geldi. Sülüs ve nesih yazılarını Eski/Birinci İsmâil Zühdi Ağa'dan meşk ederken, hocasının vefatı üzerine (1731), onun en iyi tilmîzi olan Kâtibzâde Mustafa Efendi'den (ö. 1759) tamamlayarak icâzet aldı. Medrese tahsîlinden sonra kādılık yaptı. Devrin Rumeli kādıları arasında adından övgüyle bahsedilen bir şahsiyet olarak tanındı. Ayrıca Bursa'da kādılık yaptığı yıllarda Durmuşzâde Ahmed Efendi'nin (ö. 1716) talebesi Seyyid Mustafa Âsım Efendi'den ta'lîk öğrendi. Vefatında Edirnekapı mezarlığında şair Bâkî'nin yanına defnedildi.
Sultan I. Mahmud devrinin meşhur hattatları arasında yer alan Rodosî'nin müze ve kütübhânelerde sülüs ve nesih pek çok eseri vardır. Topkapı Sarayı Müzesi Kütübhânesi (Hazine, nr. 2299/54), Dârü'l-Kütübi'l-Mısriyye (el-Fünûnü'l-Cemîle, nr. 71, 72; Tal'at, nr. 10) ve Kubbealtı E.H.A. hat koleksiyonunda sülüs-nesih kıt'alar ve bir sülüs-nesih murakkaa İbrahim Rodosî'nin san'atında ulaşdığı seviyeyi gösteren güzel örneklerdir. Rodosî'nin yetiştirdiği öğrencilerden Mustafa Kütâhî (ö. 1787'den sonra) ve Galata Sarayı yazı hocası Hâfız Yûsuf (ö.1787) önde gelen Osmanlı hattatları arasında yer alır.
Yaşadığı devrin büyük ustaları arasında zikredilen Rodoslu İbrahim Efendi, doğduğu adanın Dersaâdet'e armağan ettiği bir san'atkârdır. Başka hattatlarca da çok yazılan "Rızkına kanaatkâr olan, kimseye muhtac olmaz" meâlindeki kelâm-ı kibârı seçmekle, belki de kendi kanaatini belirtmiş oluyor. Hem sülüs hem nesih satırlar dolgun koltuklarıyla ve zarif dilme kâğıdı ile daha da hoş bir görünüş kazanmışlar. Fakat müzehhibin adı –kendisi yazmadığı için– mechûl kalacaktır.
Resim 1: İbrahim Rodosî'nin sülüs-nesih bir kıt'ası