Trabzon'da doğan Ömer Efendi -bu sebeble- Laz Ömer künyesiyle tanınmış; İstanbul'a gelerek hüsn-i hat tahsîl edişinden sonra herhalde icâzet alırken kendisine Vasfi mahlası verilmiştir. Babası Hacı Mustafa Efendi'dir. Önce Hâfız Yûsuf (ö.1787), sonra da Yamak Sâlih (ö.1784) efendilerden sülüs-nesih ve rıkā' yazılarını öğrendi. Hâfız Yûsuf'dan aldığı icâzetnâme hicrî 1185 (1771) târihini taşıdığına göre (TSMK.,GY-321/21), san'at hayatı elli dört yıl kadar devam etmiştir.
Laz Ömer Efendi 6 Ramazan 1208 (9 Nisan 1794) günü Galata Sarayı'na "hattât-ı evvel" unvânıyla ve yedi sağ akçe yevmiye ile tâyin olunmuş; bu vazifesini vefatına kadar sürdürmüştür. Tesbit olunamayan sonraki bir târihte Enderûn-ı Hümâyûn'un hat muallimliğini de üstlenmiştir. Saray teşrîfâtına göre, daha önceki uygulamalarda, hoca vasıflı hattatlar Galata Sarayı'ndaki hat öğretiminden Enderûn-ı Hümâyûn'a geçmeyi tercih ederlerdi. Laz Ömer Efendi'ye, her iki sarayda da hocalığını sürdürmesi için istisnâî bir hak tanındığı anlaşılmaktadır. Kendisi, Enderûn-ı Hümâyûn'da, vefatına kadar yıllarca meşk hocalığında bulundu; dışarıda da birçok talebe yetiştirdi. Onun öğreticiliği, her meziyetinden önde gelir; bu sebeble, meşk kıt'alarına da sıkça rastlanır. Necmeddin Efendi hocam, vaktiyle bana açık yeşil renkli ve âharli bir kâğıd göstermiş; Ömer Vasfi Efendi tarafından hazırlandığı için bunun "Laz Ömer kâğıdı" olarak adlandırıldığını söylemişti.
Hüsn-i hat meşk ettiklerinin sayısı pek çok olmakla birlikte tesbît edilebilenler şunlardır: Ali Vasfi, Mustafa Şâkir, Hakkâkzâde Mustafa Hilmi, Çömez Mustafa Vâsıf, Mehmed Sâdık, Yahya Vehbi, Ayasofyalı Hacı Mehmed, Yûsuf Seyfi, Abdurrahman Tevfik, Ali Şükri, Ömer Hilmi.
Laz Ömer Efendi, Kasımpaşa-Bahriye Kışlası dâhilindeki câminin kuşağını, kışla kapılarının ve civardaki Hasanpaşa çeşmesinin kitâbesini celî sülüsle yazdı. Kendisinin Râkım öncesi celî anlayışına bağlı olduğu, hattâ Mustafa Râkım'ı da kendi şîvesiyle: "O, tasuhlu (tashihli) yazar" diyerek tenkîd etdiği bilinir. Haylı yaşlı olarak ömrünü tamamladığı, kabir kitâbesindeki "şeyhu'l-hattâtîn" (hattatların en yaşlısı) ifadesinden anlaşılan Ömer Vasfi Efendi mushaf, cüz', kıt'a, murakkaa şeklinde birçok eser bırakmıştır. 19 Şaban 1240 (8 Nisan 1825) günü vefat ettiğinde, Karacaahmed'deki İnâdiye kabristanına defnolunmuştur. Makberesi kaybolmuşsa da, öğrencilerinden Hakkâkzâde Mustafa Efendi tarafından yazılan kabir kitâbesi hâlâ yerinde durmaktadır. Kitâbe metninde, sadece Enderûn-ı Hümâyûn'daki hocalığından bahsedilip de Galata Sarayı'nın anılmamasında bir garâbet vardır.
Laz Ömer Efendi, oğlu Osman Şâkir'i (ö. 1834) de hattat olarak yetiştirip ona icâzet vermiş (1240/1825); kendisinin ölümüyle Galata Sarayı'nda boşalan hat hocalığına da Osman Şâkir Efendi tâyin edilmiştir.
Burada görülen hicrî 1203 (1788) tarihli amme cüz'ü Kerem Kıyak Koleksiyonu'ndadır. Müzehheb unvan sahîfesinin pervazı da halkârî tarzında bezenen Kur'ân-ı Kerîm'in bu 30. Amme cüz'ü, kısa sûrelerin toplandığı bölüm olduğu için sûrebaşıları en ziyâde (37 sûre) burada görülür. Bunlar, Laz Ömer Efendi tarafından rıkā' hattı ile yazılmış, ilâhî metin ise yine onun neshiyle ikmâl edilmiştir.
Prof. Uğur Derman
Resim 1: Laz Ömer Vasfi Efendi'nin Karacaahmed'deki kabir kitâbesi
Resim 2: Laz Ömer Vasfi'nin nesih hattıyla kaleme aldığı Amme cüzünün unvan sahîfesi