Trump'ın birbiri ile çelişkili açıklamalarından sonra Pentagon'un da açıklamaları ile Türkiye'nin F-35 savaş uçağı projesinden çıkarılacağına dair karar netleşti.
Bu karar elbetteki sürpriz değil. Nasıl ki Türkiye S-400'lerin alım kararı ve Türkiye'ye transferi herkesin malulmu idiyse, ABD'nin buna karşı atacağı adımlar da bilinmekteydi.
Kaldı ki 6 Haziran tarihli Pentagon mektubu olası adımları da sıralamıştı.
Türkiye'nin F-35 programından çıkarılma sürecinin tamamlanmadığını ve kararın Trump'ın hoşuna gitmediğini tahmin etmek zor olmasa da Türkiye'nin kendi hesaplamalarını programdan çıkma üzerine yapması üzerinden yapmasında fayda var.
Çünkü biliyoruz ki ABD, Türkiye'nin meseleyi çözmek için sunduğu tekliflere yanaşmadı. Bu da ABD'nin meseleyi teknik düzeyde değerlendirmediğinin göstergesi.
Başka bir deyişle ABD F-35 teknolojisinin çalınmasını, S-400'lerin NATO sistemi ile birlikte çalışmayacağını dile getirse de Türkiye'yi programdan çıkarmak istemesinin sebebi başka.
ABD, Türkiye'nin F-35 ve S-400'lere aynı anda sahip olmasını istemiyor.
Bunların ikisi de stratejik düzeyde silahlar ve ikisi de oldukça gelişmiş bir yapıya sahip.
Hiçbir bölge ülkesi bu iki silaha sahip değil.
Dolayısıyla Türkiye'nin iki silaha birden sahip olması demek bölgedeki askeri kapasite bağlamında ciddi bir avantaja sahip olması anlamına gelecektir.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan S-400'lerin entegre edilmesi ve aktif hale gelmesinin Nisan 2020'yi bulabileceğini ifade etti.
Bu da yaklaşık on aylık bir süre anlamına geliyor.
Önümüzdeki bu süreçte üç mesele hem S-400'lerin aktivasyon kararını hem de ABD'nin Türkiye'ye karşı nihai tavrını belirleyecek.
Birincisi ABD-İran geriliminin serencamı, ikincisi Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin seyri ve üçüncüsü de ABD seçimlerinde kızışacak yarışın yansımaları.
İran'la gerilen ilişkiler ABD'nin Türkiye'ye karşı sert davranmamasını gerektiriyor.
Doğu Akdeniz'deki gerilim ise S-400'leri Türkiye için acil ihtiyaç haline getirecek ve aktive edilmesini hızlandıracak.
ABD'deki seçimlerde Trump'ın kendini rahat hissetmesi ise belirleyici olacak.
Ve bu süreçte Trump'ın Türkiye'yi değil İran'ı daha fazla sorunsallaştırması beklenir.
Kısacası S-400'lerin alınması nasıl ki belirli bir sürecin ürünü olduysa S-400'ler ve buna bağlı diğer meseleler (Suriye, F-35 vs) devam ediyor ve yine potansiyel gelişmeleri önümüzdeki süreçlerde yaşanacak gelişmelere bağlı olarak konuşmaya devam edeceğiz.
Dolayısıyla bu meselenin aslında ABD ile Türkiye ve aynı zamanda ABD'deki güç merkezleri arasında tartışma konusu olmaya devam edeceği anlamına geliyor.
Trump'ın Pentagon ve Kongre ile yapacağı müzakereler Türkiye'ye karşı takınacağı tavrı da etkileyecek.