Arama

Zekeriya Erdim
Temmuz 6, 2020
Her okul ve kurs herkese açık olsun

Kırsal kesimlerde, özellikle büyük ve küçük baş hayvanlar için; "etinden, sütünden, derisinden, yününden, gübresinden ve yavrusundan istifade etme" ifadesi kullanılır. Böylece; "çok yönlü fayda" sağlayan, bereketli hayvanlar oldukları anlatılır.

Ayrıca; "bir taşla iki kuş vurmak" yahut "hem hurma yeyip hem sevap kazanmak" gibi söyleyişlerimiz de var. Hemen hepsi; tüm eylemlerimizde ve söylemlerimizde, eş zamanlı olarak, birden fazla amaca ulaşma niyetinden ve gayretinden söz ediyorlar.

Aslında, sahibi yahut emanetçisi olduğumuz her şey için; bu hassasiyetin gösterilmesi gerekir. Kişiler, kurumlar, mekanlar, imkanlar azami derecede iyi değerlendirilerek; "bire yediyüz" veren başaklara dönüştürülebilir.

Bu cümleden olmak üzere; resmi ya da özel, örgün yahut yaygın eğitim kurumları herkesin istifadesine açık olmalı. Bütün okullar ve kurslar eğitim bahçelerine, tarlalarına, ovalarına hizmet vermek için yapılmış "su kanalları" gibi düşünülüp; erişebileceği tüm fidelerin ve fidanların dibine akıtılmalı.

Değişik sektörlerde, günde iki veya üç vardiye çalışan üretim yahut hizmet tesislerinin bulunduğunu biliyoruz. Okulların ve kursların da aynı "verimlilik" anlayışı ile işletilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Ancak; bu denklemde, "arz-talep" dengesinin doğru kurulması gerekiyor. Çünkü; hangi ürünün ya da hizmetin daha fazla arz edileceğini, alıcısının talepleri belirliyor.

MEVZUAT ALTYAPISI GELİŞTİRİLMELİ

Milli Eğitim Bakanlığının; Destekleme ve Yetiştirme Kursları Yönergesi var. Bu yönergeye göre, resmi ya da özel okullar; istekli öğrenciler için, ders dışı zamanlarda, "akademik başarı" seviyesini yükseltmeye yönelik kurslar açıyorlar.

Bu bağlamda; bir de Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği'nden ve kulüp çalışmalarından söz etmemiz gerekir. Kısaca özetleyecek olursak; gene resmi ve özel okulların, istekli öğrenciler için, ders dışı zamanlarda organize ettikleri "bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda bilgi ve beceri kazandırma" amacına yönelik etkinlikleri ihtiva etmektedir.

Okul Aile Birliği mevzuatı, eskiden beri vardı. Öğrenci velileri, kendi aralarında organize olarak; eğitim ve öğretim hizmetlerini destekleme konusunda, okul ile aile arasında "köprü" kuruyorlardı.

Son yıllarda; Hayat Boyu Öğrenme Kurumları Yönetmeliği de önemli bir dayanak oldu. Özel Öğretim Kurumları mevzuatı dışında açılacak kurslarla, eğitim hizmetlerine katılma ve katkıda bulunma konusunda; "belediyeler, meslek kuruluşları, vakıflar, dernekler ve diğer gönüllü teşekküller" de yerini aldı.

Devlet-millet birliği ve bütünlüğü içinde, eğitim-öğretim hizmetlerini daha ileri noktalara taşıyabilmek için; mevzuat altyapısı, bütün imkanları ve ihtimalleri azami derecede değerlendirecek şekilde geliştirilmeli. Bütün bunlar, elbette bir sistem dahilinde olmalı; fakat, amacı usule feda etmeyecek alternatifler oluşturulmalı.

Meseleyi, taze bir örnekle izah etmiş olalım. Böylece; aynı zamanda, müşahhas bir çözüm teklifinde bulunalım.

TALEBE UYGUN ARZ OLUŞTURULMALI

Yukarıda bahsi geçen kurslar yahut etkinlikler; "okul merkezli" bir anlayışla organize ediliyor. Her okulun kendi öğretmeni ve kendi öğrencisi esas alınarak; sınırlı bir çerçeve içinde gerçekleştiriliyor.

Oysa, herkes biliyor ki; resmi ya da özel, her okulun kadro ve kurum başarısı aynı yahut eşit değildir. Genel bir bakışla, bütün okullar da bütün öğrenciler de bizim olduğuna göre; hiç olmazsa destekleme kurslarında ve bilimsel-sosyal-kültürel-sanatsal-sportif aktivitelerde, idareciler istedikleri öğretmenleri istihdam edebilmeli ve öğrenciler istedikleri okullara yahut kurslara gidebilmelidir.

Şayet performansa göre değerlendirme yapılıp, "nimet-külfet" adaleti de sağlanırsa; doğal bir arz-talep dengesi oluşur. Kurumlar ve kadrolar, daha iyi olup tercih edilecek hale gelmek için yarışır.

Açıklamalardan anlaşıldığına göre; "destekleme kursları" mevzuatı yeniden düzenlenecekmiş. Salgın döneminin "uzaktan eğitim" tecrübesi de göz önünde bulundurularak; benzer durumlarda, daha anlamlı ve değerli olacak hale getirilecekmiş.

İşte bu noktada; yeni ve faydalı bir "açılım" sağlanabilir. Resmi yahut özel okul ayırımı yapılmadan; destekleme kursları ve etkinlik kulüpleri için, okullara dışarıdan öğretmen ve öğrenci alma, öğrencilere kendi okullarının dışında bir okula gidebilme hakkı tanınabilir.

Bu durum; yeni ve farklı bir çevreyle, ortamla tanışıp kaynaşmanın da yolunu açar. Herkes, kendisine lazım olan ürün ya da hizmet için; özgür iradesiyle, beğendiği kişiyi ve kurumu seçer.

O zaman; "her okul ve kurs herkese açık" diyebiliriz. Ayrıca, "eğitimde fırsat eşitliği" ilkesini, bir nebze daha gerçekleştirme yoluna girdiğimizi söyleyebiliriz.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN