Allah (cc), bilinen ve bilinmeyen herkesi ve her şeyi; bir "var oluş amacı" için yaratmıştır. O amacı gerçekleştirmeye yatkın ve yetkin olabilmeleri için gereken kabiliyet ve kapasitelerle donatmıştır.
Ancak, uzun insanlık tarihi; varlıkları, amacına aykırı kullananları da görmüştür. Mesela, ekmek ya da soğan gibi şeyleri doğramak için yapılan bıçak; canilerin eline geçtiğinde, onunla adam da doğranabilmiştir.
Aslında, insanlar; "Rahman'ın kulu ve halifesi" olmak için yaratılmışlardır. Gel gör ki, büyük bir çoğunluğu; gaflet ve ihanet yolunu seçerek, "şeytanın askerleri" olmuşlardır.
Biz, bunlara; kısaca "ateş ehli" diyoruz. Anlamını, açılımını verirken; "ateşe tapanlar ve ateş yakıp yangın çıkaranlar" diye tasnif ediyoruz.
Tabii bir de "közünü verenler ve yangını körükleyenler" var. İnsanları, hayvanları, ovaları, ormanları yakıp kül etmeyi marifet sayıyorlar.
Amacına uygun kullanıldığında "ısıtan, pişiren, aydınlatan" ateş; kötü emellere ve amellere alet edildiğinde, "yakıcı ve yıkıcı bir silah" oluyor. Zayıf düşürülmek, aciz bırakılmak istenen ülkeler ve toplumlar; olağan ölçülerin ve sınırların ötesinde, amansız bir "yangın yeri" haline getiriliyor.
Son günlerde, Türkiye'de çıkan yahut çıkarılan zincirleme "orman yangınları" felaketinin sorumluluğunu; PKK terör örgütü mensupları üstlendiler. Sosyal medya aracılığıyla yaptıkları ilanda, itirafta; "ateşin çocukları" olduklarını söylediler.
Hatırlanacağı gibi, söz konusu örgütün yönetici kadrosundan Murat Karayılan; 22 Haziran 2020'de, elemanlarına talimat vermişti. Mealen ve özet olarak; "Düşmana karşı sessiz kalmamalı, direnişe devam etmeliyiz. Hiçbir örgüt elemanı, çaresiz değildir. İki, üç genç bir araya gelerek eylem yapabilirler. Silahları yoksa, çakmağı ve kibriti silah olarak kullanabilirler" demişti.
Öte yandan, iktidar karşıtı ve muhalefet yanlısı olduğu bilinen Can Ataklı, 2021 yılının Ocak ayında, Youtube üzerinden yayınladığı bir video ile teröristlere yol gösterdi. "Seçimle iktidarı devirmenin mümkün olmadığı; darbe yapmanın sosyal, siyasal ve hukuki zemininin kalmadığı; çok büyük bir halk öfkesine ihtiyaç olduğu; yüksek oranda can kaybına yol açabilecek sellerin, depremlerin, yangınların işe yarayacağı" mesajını verdi.
Anlaşılan, bu günlerde; terörle mücadelenin yeni bir dönemini yaşıyoruz. Silah ve insan gücü ile başa çıkamayan, iç ve dış işbirlikçilerinin yoğun desteklerine rağmen mevzilerinde tutunamayan hainlerin; kuytu köşelerde çakmak çakarak, kibrit yakarak çıkardıkları yangınlarla savaşıyoruz.
İşte bu noktada; ateş ehlinin temel tahlilini yapmakta fayda var. Çünkü, onlar; insanlık tarihinin en başından bu yana, hep birbirlerine benziyorlar.
Hani, Babil halkı; istikametlerini belirlemek için, yıldızlara bakıyorlardı. Kendi elleriyle yaptıkları putları ilah edinip, onlara tapıyorlardı.
Hz. İbrahim, bir bayram günü hepsini kırdı. Nemrut'la ve adamlarıyla, amansız bir mücadeleye girdi.
Sonunda, İbrahim'i ateşe atmaya karar verdiler. Enbiya suresi ayet 68'deki beyana göre; "O'nu yakın ve ilahlarınıza yardım edin" dediler.
Dağlar gibi odunlar yığıp, tutuşturmaya başladılar. İbrahim'i içine atmak istediler, ateşin sıcaklığından yaklaşamadılar.
Ateş ehlinin atası olan Şeytan devreye girdi, onlara akıl verdi. "Mancınık yapın, onunla uzaktan fırlatın" dedi.
Hemen harekete geçildi ve tez zamanda mancınık hazırlandı. Ancak; görünmez eller tuttu onu, yerinden oynatılamadı.
Şeytan tekrar ortaya çıkıp, çözüm yolunu gösterdi. "Biri erkek, biri kadın iki kardeşin; halkın önünde, alenen çiftleşmelerini" önerdi.
O çirkin işi yaptılar ve mancınığı yerinden oynattılar. İbrahim'i, ateşin ortasına doğru attılar.
Rivayete göre; Allah'ın emri ile Cebrail yetişti, "Benden ne istersin?" diye sordu. "Senden değil, ateşin de benim de rabbim olan Allah'tan, her ne diliyorsa onu yapmasını isterim" cevabını verdi.
Enbiya suresi ayet 69'un ifadesiyle; "Ey ateş, İbrahim'e serin ve selamet ol" diye buyuruldu. Kor, yâre dönüştü; ateşin ortasında, güllük gülistanlık bir bahçe kuruldu.
İbrahim'i, ateş yakmadı; Nemrut'u, bir sivrisinek öldürdü. Günlerce, başına tokmakla vurdurup; cümle âlemi, acınası haline güldürdü.
Peki; çakmakları çakanların, ormanları yakanların dünyadaki sonları ne olacak? Küllerin yerinde güller bitecek; onların başlarına da "tokmak" vurulacak.
Ahiret âlemindeki hallerini ise; Allah (cc), Mülk suresi ayet 10'da özetliyor. "Şayet işitiyor (elçileri dinliyor) ve aklımızı kullanıyor olsaydık, alevleri dehşet saçan ateşin (cehennemin) ehlinden (halkından) olmazdık" diye hayıflanacaklarını söylüyor.
Eskiden beri; "ateşin çocukları" demek, "şeytanın askerleri" demektir. Rahman'a isyan edenler; Şeytan'ın gittiği yere gidecektir.
Biz onların; gaflet uykusundan uyanmalarını, ihanet çukurundan çıkmalarını dileriz. Dünya ve ahiret hayatları bakımından; "kurtuluş" yoluna girmelerini isteriz.