Dublin'in Saint Stephen meydanında bir heykel vardır: Çok meşhur bir İrlandalı şair olan James Clarence Mangan'ın heykeli. Onun şiir tekniği her İrlanda okulunda öğretilir. Genç, ihtiyar herkes Mangan'ın şiirdeki ustalığını biraz bilir. İngiltere ve İrlanda'da yayımlanan her şiir antolojisinde mutlaka onun birkaç şiirine rastlarsınız. (Peter Hird, Tarih Mecmuası, 1 Eylül 1968)
İrlanda ulusal marşını yazdı. Kendi dönemindeki İrlanda milliyetçilik akımının önemli isimlerinden biriydi. İrlanda'nın yetiştirdiği en büyük yazarlardan olan Joyce da, Mangan'ı (1803-1849) İrlanda'nın tarihsel geçmişini eserlerinde yansıtan "Ulusal Şair" olarak ilan eder.
İRLANDA ŞİİR GELENEĞİ
Mangan, 1838 yılından itibaren İrlanda haritası hakkındaki bir projede görevlendirilir ve İrlanda'ya özgü yer isimleri ve coğrafi özellikler konusunda bilgi toplarken eski İrlanda şiir geleneğini keşfeder.
Mangan bazı şiirlerini İrlandacadan çevrilen şiirler üzerine kurar ve İrlandacayı bilmediği için de derinlikli bir bilgiye sahip olmaksızın bu dilde yazılan eski şiirlerden yalnızca esinlenir ki bu durum sadece ona özgü bir durum değil, tam tersine o döneme ait olan bir gerçekliği yansıtır. Britanya'da ve Kıta Avrupa'sında on sekizinci yüzyıl ortalarından itibaren, eski şiire duyulan bir hayranlık gözlemlenir. Eski zamanlarda yazılan şiirlerin bulunup dönemin okuyucularına sunma eğilimi görülür.
İRLANDA DIŞINDAKİ EDEBİYATLAR DA İLGİSİNDEYDİ
Mangan'ın sadece İrlanda dilinde yazılan eski şiirlerden değil, İrlanda dışındaki kültürlerden ve edebi geleneklerden de etkilendiğini görürüz. Ölene kadar Almancadan İngilizceye çeviriler yapan şair Friedrich Schiller, Goethe, Ruckert ve Ludwig Tiele gibi önemli Alman şairlerini İrlandalı okuyuculara tanıttı.
"DÜŞÜNCELERİNİ DE BİR TÜRK'ÜN HAYAL GÜCÜ İLE İFADE ETTİ"
İrlanda ulusal marşını yazan Mangan, Oxford Antologie [sic] English'de, İrlanda Şairleri kategorisinde değil, Türk Şairleri arasında yer alır. Onun bir Türk şairi olarak sınıflandırılması, çağdaşları arasında Mangan'ın Osmanlı coğrafyasına olan yakınlığının bilindiğine işaret eder.
İrlanda şiirinde önemli bir yere sahip olan ve kendisinden sonra gelen şairleri önemli ölçüde etkileyen Mangan, birçok şiirinde kullandığı sözcük, kavram, kişi, olay ya da nesneleri Osmanlı coğrafyasından aldı. İrlanda'nın ulusal şairi olarak anılan, şair ve düzyazı yazarı James Clarence Mangan, Osmanlı Türkçesi'nden Almanca 'ya çevrilmiş şiirleri İngilizce 'ye çevirmiş ve diğer bazı şiirleri de çevirdiğini iddia ederek yayımlamıştı. Mangan, bu şiirlerinin aslında Osmanlı Türkçesinden ve Farsçadan Almancaya yapılan çevirilerden İngilizceye çevrilen metinler olduğunu iddia etti. Yani bu şiirler çevirinin çevirisiydi. Mangan'ın bu çevirilerde orijinal metinlere ne denli bağlı kaldığı ya da bunların gerçekten çeviri mi olduğu da aslında halen sorguya açık…
Mangan'ın şiirlerinin tümünü içeren bir antoloji, ölümünden çok sonra, 1922 yılında yayımlandı. Bu antolojideki şiirlere bakıldığında görülür ki Osmanlı coğrafyasına ait şiir ve düzyazılar sayıca ve içerik olarak büyük bir önem arz eder.
İRLANDALI VE GAZEL
Mangan, İngiliz şiirinin tanımadığı 'gazel' formunu kullanarak, ancak bir Türk'ün anlayabileceği kavramları Türk şiir dilinin tekniği ile yazdı.
GÖRMEDİĞİ TOPRAKLARA YÖNELDİ
Şair, İrlanda dışına hiç çıkmamasına rağmen 19. yüzyılda, daha da özelinde Avrupa tarihinde Romantik Dönem diye bilinen dönemde güçlenen anti-emperyalist (onun durumunda Britanya karşıtı) eğilimlerden ve baskın oryantalistlerin anlayışına karşı geliştirilen tepkilerden etkilendi ve bu öznel duruşunu da eserlerine yansıttı. Düzyazılarından da anlaşılıyor ki Mangan, Britanya'nın İrlanda'yı alımlama şekliyle Doğu'yu alımlaması şeklindeki benzerlikleri gördü.
MANGAN ANTİ-EMPERYALİST BİR TUTUM İÇİNDEYDİ
Fegan'a göre Mangan anti-emperyalist bir tutum içindeydi ve onun "Literae Orientales" başlığı altındaki yazıları aslında İngiliz koloniciliğine bir başkaldırı niteliğindeydi. Şair, Orta Doğu betimlemelerinde aslında İrlanda sorunsalıyla uğraştığı izlenimini veriyor ve Mangan'ın şiirleri estetik boyutta bile tepkici siyasi görüşünün bütün belirtilerini barındırıyor. Şairin kendi coğrafyasından kaynaklanan şiir kişileriyle değil de Orta Doğulu şiir kişileriyle özdeşleşebilmesi, içinde politik bir karşı duruş barındırdığı için, büyük bir önem arz etmekte.
MANGAN'IN HAYATI İRLANDA'NIN KRİTİK ÖMRÜNE DENK DÜŞTÜ
Mangan'ın yaşadığı dönem, İrlanda tarihinin önemli dönüm noktaları ile kesişti. İrlanda toplumunun kaderi ile şairin hayatı adeta birbiriyle özdeşleşmiş, tarihinin en acılı ve karmaşalı dönemi Mangan'ın şiirlerine hem doğrudan hem de dolaylı olarak yansımıştır. O dönemde İrlanda dili ölü bir dil haline geldi ve ne toplumsal hayatta, ne ticarette, ne de eğitimde kullanılmadı.
"MANGAN'IN ASIL BAŞARISI TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÖZÜMSEMESİNDE YATIYOR"
Mangan, Doğu'ya dair betimlemelerinde Doğu'nun öznelliğini ve otonomisini tanır, hatta daha da öteye giderek onu olumlu betimleme ve yargılarla yüceltir. Bu da aslında Batı'da hüküm süren baskın bakışın tersine çevrilmesi, bu sefer Doğu'nun yargılayıcı bakışıyla Batı'nın yargılanması demekti. Bu baskın bakışın tersine çevrilmesiyle beraber, şiirlerinde kullandığı ikili zıtlıklar da tersten işler.
Geleneksel Batı yazınında kabul gören ve Batı ile özdeşleşen değerler Mangan'ın şiirlerinde Doğu'ya atfedilir ve hatta bazı şiirlerde İngiliz kimliği ötekileştirilip değersizleştirilir. Mangan, kimi zaman İngiliz kimliğini "Khafir" olarak nitelerken kimi zaman da onun kötü olduğundan dem vurur. Büyük bir "sözcük ve uyak ustası" olan Mangan'ın Osmanlı edebiyatından yaptığı çeviriler ya da bu coğrafyada yeşeren edebiyata duyduğu öykünme, aynı zamanda Batı'nın dikte ettiği baskın estetik değerlere de bir karşı duruşu temsil eder.
AÇMAZLARIN ÇIKIŞ YOLU OSMANLI'DAYDI
Dönemin toplumsal ve siyasi açmazlarından kaçan Mangan'ın, bu açmazlardan olası bir çıkış yolunu hemen bütününde Osmanlı devletinin hüküm sürdüğü Orta Doğu coğrafyasında aradı. Mangan'ın şiiri üzerinden Osmanlı şiir ve düşünce geleneği, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ne uzandı ve bu geleneğin o coğrafyalarda çok daha iyi tanınmasına yol açtı.
O'Donoghue, Mangan'ın okumuş olduğu Orta Doğu kaynaklı metinler arasında, "Hem Bin Bir Gece Masalları hem de Kur'an bulunmaktaydı." der ve ekler: "Arapça ve Farsça isim ve göndermelerle dolu olan" şiirlerinden 'Barmakiler'in Zamanı, ''Karaman Sürgünü, ''Üç Kalenderi'nin Feryadı ve Uyarısı" binlerce İrlandalının hayranlığını kazanmıştı."
O BİR TÜRK AMA DEĞERİ BİLİNMİYOR
Hâl buyken, Batı'da Osmanlı dönemi edebiyatının ve düşünce geleneğinin tanınmasında bu denli emeği olan Mangan'a, Türk bilim insanlarının ilgisizliği ve onun üzerine yapılan çalışmaların yüzeyselliği İrlandalıların dahi tepkisini çekmiş.
Bunun en güzel örneği, Hird'ün, Irish Independent'da yayımlanan makalesine verdiği şu başlıktır: "Türkiye'de Mangan'ın Heykeli Neden Dikilmiyor?" Ülkemizin sahip olduğu şiir geleneğine olan yakın ilgisi kendi ulusundan insanlar tarafından dahi tanınan ve eserleri Edgar Allen Poe, Goethe, James Joyce gibi dünyaca ünlü yazar ve şairlerle anılan böylesi bir yazarın ülkemizde bu denli az çalışılmış olması gerçekten de üzücüdür.
YAPILAN ÇALIŞMALAR DA YETERLİ OLMUYOR
Şimdiye değin, Türkiye'de Özmen, Tavukçu, Tağızade Karaca, Arıkan ve Birlik'in çalışmaları dışında Mangan üzerine dikkate değer bir akademik çalışma yapılmadı. Hem Tağızade Karaca hem de Özmen'in çalışmaları Mangan'ı kendi yazdığı dönem bağlamında inceleyen çalışmalardı.
Özmen'in makalesi Mangan'ın eserlerinin genel bir resmini çıkartır ve Mangan'ın Divan şiirine olan tutkusunu ortaya koyar.
Tağızade Karaca ise Mangan'ı Doğu-Batı ekseninde ele almakla birlikte makalesindeki savını BBC'de Türkiye hakkında programlar yapan Peter Hird'ün, Hayat Tarih Mecmuası'na yolladığı bir mektuba dayandırır ancak Hird'ün akademik yetkinliği ve Mangan hakkındaki alanyazına hâkim olup olmadığı konusunda kafamızda oluşan soru işaretleri giderilmez.
Bu tarz makalelerden en önemlisi, Mangan'ın psikiyatrik açıdan değerlendirildiğinde muhtemelen bipolar bozukluk geçirdiğini başka yazarlara dayandırarak aktaran Soygür'ün makalesidir.
Tavukçu da Doğu kültürlerinin Batı'ya olan etkilerini ve Batı'daki Türk imgesini, edebi metinlere göndermeler yaparak incelediği makalesinde, Mangan'dan şiir çevirileri yapmasına rağmen şiirlerin temaları hakkında ayrıntılı bir bilgi vermeyerek okuyucuya genel bir çerçeve sunmakla yetinir. Arıkan ve Birlik ise önce Mangan hakkında öz bir bilgi vererek şairin Orta Doğu bağlamındaki yeri ve önemine değinirken daha sonra da şairin şiirlerinin bir kısmında geçen Orta Doğu coğrafyası ve özellikle Osmanlı topraklarına ait imgelerin bir dökümünü yaparlar.
Mangan'ın şiirleri hakkında yukarıda belirtilen çalışmalar dışında internet ortamında yazılanlar ise genellikle derinlikli çalışmalardan çok duygusal tepkilerin örnekleridir.
TERCÜME Mİ / ONUN KALEMİNDEN Mİ?
Mangan'ın şiirlerinin sınıflandırılmasında karşılaşılan en büyük zorluk, şiirlerinin hangilerinin çeviri, hangilerinin çeviri yaftası altında yayımlatılmış özgün eserler olduğunun henüz tam olarak aydınlığa kavuşturulmamış olmasından kaynaklanıyor. Buna ek olarak, çeviri şiirlerin dayandırıldığı orijinal kaynaklar konusunda da tasnif sorunu yaşanıyor.
O'Donoghue'yu dikkate aldığımızda; O'Donoghue, Mangan'ın çevirdiği toplam 48 şiirden 4 şiirin Türk, 25'inin Osmanlı ve geri kalan 19 şiirin 6'sının Fars ve 2'sinin de Arap şiiri olduğunu belirtir. Geri kalan 11 şiirin de "Necati, Ahmedi, Ahi gibi şair" isimleri içerdiğini yazarken bu isimlerin kimleri işaret ettiğinin bilinmediğini işaret ederek sınıflamasını bu noktada bırakır.
Şiirlerine ek olarak da Mangan, 1837 ve 1846 yılları arasında, Türk şiirini konu olan altı adet de makale yayımladı.
BİLMEDİĞİ BİR ÜLKEYİ NASIL TANIDI?
Mangan, Orta Doğu coğrafyasında hiç bulunmadı. Hayatı boyunca İrlanda toprakları dışına çıkmamış biri olan Mangan, O'Donoghue'ya göre, "Trinity College'ın kütüphanesinde bir süre yardımcı katalog görevlisi olarak çalıştı ve bu yer onun sıklıkla çalıştığı bir yerdi". Bu bilgiye dayanarak Mangan'ın Osmanlı coğrafyası hakkındaki bilgisinin büyük ihtimalle işte bu kütüphanedeki okumalarından kaynaklandığını söyleyebiliriz.
MANGAN VE ORTADOĞU
Mangan'ın şiirlerini içerdiği Orta Doğu hakkındaki bilgiler açısından değerlendirdiğimizde Orta Doğu coğrafyasına ait unsurların çeşitliliğinin ve özellikle de Orta Doğu'ya ait imgelerin kullanım sıklığının şaşırtıcı derece yoğun olduğunu görürüz. Bununla beraber, Orta Doğu'ya ait unsurların tarihsel gerçeklerle uyumunun da yüksek derecede olduğu görülüyor.
Mangan'ın şiirlerinin dönemin İngiliz ve İrlanda şiirleri ya da kurgu metinleriyle karşılaştırıldığında diğerlerinde bulunamayan bir özgünlüğe sahip olduğu da görülmekte… İrlanda ve İngiliz edebiyatları birlikte değerlendirildiğinde bile başlıklarında ve içeriklerinde Orta Doğu'ya ait sözcükleri bu denli fazla sayıda kullanan bir başka şair ya da yazara rastlamak imkânsızdır diyebiliriz.
MANGAN İÇİN ORTA DOĞU UNSURLARI
Özel yaşamında içine kapanık ve toplum içinde pek de görünmeyen biri olan Mangan'ın düşünsel dünyasını yansıtan şiirlerinde binlerce kilometre uzaklıktaki coğrafyalarda gezinmesi hem ilginç hem de etnografik olarak özellikle Batıda Orta Doğu'nun nasıl alımlandığını göstermesi açısından değerlidir. Mangan'ın uzamını Osmanlı topraklarına konumlandırdığı şiirlerinin temaları listelendiğinde carpe diem, sonsuzluk, ölüm, aşk, melankoli, yaşamın ironisi, saf güzellik, ölümden sonraki yaşam, yaşamın beyhudeliği ve dervişlik temalarının ön plana çıktığını görürüz.
TÜRKÇE KELİMELERİ ÇEVİRMEDİ
Mangan şiirlerinde, Orta Doğu'ya özgü özel adları genellikle bu sözcükleri İngiliz dilinin yazım ya da söyleniş kurallarına uygun bir şekilde çevirmeden, orijinal halleriyle kullanır. Burada dikkat edilmesi gereken husus Mangan'ın İngilizce olmayan sözcükleri kullanırken izlediği bu yolun olası amaç ya da amaçlarıdır. Şairin temel olarak İngilizce söyleniş kurallarıyla kaleme aldığı bu İngilizce olmayan sözcüklerin bir kısmını şiirin ses özelliklerine katkıda bulunmak ve özellikle de bir ahenk oluşturmak için kullandığı söylenebilir. Öte yandan şiirlerin diğer bir kısmında da, sihirli ya da gizemli bir anlam ve duygu ortamı yaratmak amacıyla kasıtlı olarak bu tarz sözcüklerin kullanıldığından bahsedilebilir.
Kişi adları
Mangan'ın şiirlerinde Ukhbar, Murat, Emrah, Osman, Perizad, Beyazıt, Mesihi, Zerbaye, Sadi, Necati, Hüdayi, Zehir, Servi, Ali Şah, Fatma, Zahide (Zayde), Kalyoncu (Galianjee) gibi isimler geçiyor. Tarihe mâl olmuş kişiler dışında şiirlerdeki isimler aslında kim oldukları bilinmeyen kişilerdi. Bu isimlerinin bir kısmının hayali isimler olabileceği Özmen tarafından da daha önce belirtildi.
"Ârif ve bilinmeyenin sözleri, dedi Zehir, bahçedeki goncalardır"
Orta Doğu'da bir kişi ismi olarak kullanılmamakla birlikte Mangan'ın kullandığı isimlerden biri de Zehir'di.
Yine 1837 tarihli başka bir kısa şiiri olan "Meryem'e Saçı Üzerine" başlıklı şiirinde Mangan, Osmanlı topraklarına gönderme yapar ve şiiri Selman adlı bir Türk şairden tercüme ettiğini iddia eder. Bu kısa şiirde Mangan'ın bu topraklardaki kadınları nasıl alımladığını ve betimlediğini görmüş oluruz. Bu kadınlar olumlu bir bağlamda verilirler ve saf güzelliği ya da değişik anlamlardaki saf özellikleri temsil ederler.
Bu alımlama ve betimlemede dikkat çeken husus Mangan'ın çağdaşı diğer şairlerden doğulu kadınları betimleme çabalarında büyük bir farklılık gösterdiğidir. Diğer şairlerde Doğulu kadınlar genelde sınırsız hazzı ya da egzotik tehlikeleri temsil ederken Mangan bu kadınları değişik özellikleri ile yüceltir ya da en azından kendisi ile bu kadınlar arasında bir hiyerarşi kurmadan onları özgür birer birey olarak ele alır.
"Yeryüzünde Sultan yalnızdır diye şaşırma sen!
Gökyüzünü aydınlatan güneş de yalnız; Pıtırdamış ve açılmış bir orman dolusu çiçek de var ama, Hanım sultan bahçesindeki gül de yalnız:
Allah'a hamd olsun!..."
Payeler/ Unvanlar
Mangan'ın şiirlerinde sipahi, şah, Sultan, Osmanlı tahtı, beyler, divan, halife ve Ahi gibi unvanlar ya da payeler geçer. Sultan, Hanım Sultan (Sultana), Osmanlı tahtı gibi paye ve unvanları içeren şiirleri görmek mümkün…
"Süleyman! Tahtın nerede? Rüzgârla birlikte gitti.
Babil! Kudretin nerede? Rüzgârla birlikte gitti."
Mangan'ın şiirlerinde Süleyman imgesi önemliydi. "Güllerin Zamanı" (The Time of the Roses) başlıklı şiirinde adı geçen Süleyman'ın hem Hazreti Süleyman hem de Sultan Süleyman olabileceğine dair detaylar vardır şiirin bağlamı içinde. Buradaki Süleyman'ı Sultan Süleyman olarak almak şiirin içindeki akışı daha da tutarlı kılıyor. Bu şiirde Sultan Süleyman tüm kargaşaya, savaşlara ve hatta doğa olaylarına bile hükmedebilen bir kahraman olarak betimlenmiş.
"Şehzade Beyazıt'ın Yadigârı" (Relic of Prince Bayazeed, 1838) başlıklı şiirde de ana tema ölümdür ancak bu korkutucu bir son değil, sevinçle karşılanan bir sondur.
Araçlar ve nesneler
"Dünya uçsuz bucaksız bir kervansaray,
Kimsenin konaklayamadığı,
Ama her misafirin duvarına bu sözü kazıdığı,
Ey, Ulu Rabbim!"
Kervan, kervansaray, şal, bülbül, ceylan, sürme, misk kokusu, limon, hurma, nar, şeftali, Karaman kılıcı gibi araç ve nesneler şiirlerde sıklıkla İngilizce değil, özgün yazımlarıyla ya da özgün söylenişlerine yakın bir şekilde sesletilerek yer alıyor. Kervan ve kervansaray sözcüklerinin Mangan tarafından sıklıkla kullanıldığı görülmekte…
"Kervansaray bir ömürdür"
Mangan'ın Osmanlı coğrafyası hakkındaki şiirlerinin neredeyse hepsinde geçen başka bir özellik daha vardır ki bu da zamanın uzam bağlamında verilmesidir. Burada zaman, mekân bağlamında ele alınmaz çünkü şiirdeki zaman tanımsız olup şiir kişisinin gerçekliğinin tam da kapsanamadığı bir yerdedir. Zamanın ve uzamın iç içe olması, bu kısacık şiirde bile, başarıyla verilmiştir ve şiirin metafizik derinliğini artırmaya hizmet eder. Aynı şekilde, "Yusuf Şeyhin Yadigârı" (Relic of Yusuf Scheiki) başlıklı şiirinde de Mangan, "insan hayatı" yerine Doğu kültüründen aldığı, "büyük kervan" benzetmesini kullanır. Şiirde kervan oradan oraya seyahat eden, bir hedefi varmış izlenimi veren ama aslında köksüzlüğü temsil eden bir benzetmeden ibarettir.
"Kahve İçenler İçin Şarkı" (Song for Coffee Drinkers) başlıklı şiirinde Mangan Doğu'nun ahlaki dokusuna yerleştirdiği şiir kişisine, şakacı bir bağlamda kahvenin şarap ve rakıya olan üstünlüğünü şiirsel bir ifadeyle anlatır.
19. yüzyılda Osmanlı'nın ya da Orta Doğu'nun Batı'da bilinen kültürel belirteçlerinden birinin ve belki de en ünlüsünün kahve olduğunu düşünürsek bu konuda uzunca bir şiir yazılmış olmasını yadırgamayız. Şiirlerinde dikkatimizi çeken bir ayrıntı vardır ki şarabın neden olduğu baş ağrısının o zamana değin işlenilen günahların ateş şeklinde hâsıl olması olarak yorumlanması. Bu rahatsızlıktan kurtulabilmek için kendisine bir "hekim" tarafından verilen kahveyi içmiştir. Coğrafyamızda tarihsel süreç içerisinde böylesi bir uygulamanın yer alıp almadığı ayrı bir araştırmanın konusudur.
İlahi ve dini imgeler
"Dünyaya güvenme, ne de zamana; onlar yalancı arkadaşlardır.
(Ya Hu!)
Servet kanatlanır ve kadın da kendi yoluna gider.
(Ya Hu!)
Eski kapılı o harap eve
(Ya Hu!)
Giren herkes misafirdir ve ben de kalamam ki orada.
(Ya Hu!)"
Mangan'ın şiirlerinde bolca, Müslüman, La ilahe illallah, Kâbe, Muharrem, Ya hu! Kur'an, sekiz işaret, dört gardiyan, Lokman, Sırat Köprüsü ve Allah Ekber! gibi İslamiyet kaynaklı imgeler yer alıyor. Bunlardan dört gardiyanın, Hz. Muhammet'ten sonra gelen Ömer, Ali, Osman ve Ebubekir oldukları şiirin bulunduğu dipnotta verilmiş.
Sosyal gruplar (Kültürler)
"Bütün yaşamları barış, ve her geldiklerinde bir araya,
Hepsi de kardeş kardeş buluşurlardı.
Burada ne as ne üst rütbeler vardı:
Suriyeli, Türk, Mısırlı, Yunan ve Galli,
Esmeri de beyaz tenlisi de, Arabı, Farsı, Frankı,
İşte burada ortak bir birlikte bağlanırlardı."
Mangan'ın Orta Doğu coğrafyasında yaşayan kültürel ya da dini topluluklardan bahsettiği görülüyor. Şiirlerde adı geçen topluluklar arasında Türk, Arap, Mısırlı, Kızılbaş, Bermekiler, Kürtler ve Bedeviler de yer alıyor. Benzetmelerde bulunmak amacıyla kullanılan insan grupları arasında Tatarlar da yer almış.
Mekân adları
"Görüyorum seni rüyalarımda,
Karaman! Yüzlerce tepeni, binlerce ırmağını,
Karaman, Ah Karaman!"
Han, Karaman, Erzurum, Boğaziçi, İstanbul, Bursa, Balkanlar, Sofya, Efes, Danube, gülistan, harem, İştar tepeleri, Bağdat, Mağribi gibi yer ve mekân adları bulunuyor. Gördüğümüz kadarıyla bu sınıfa giren en önemli örnek Mangan'ın "Karaman Sürgünü" (The Karamanian Exile) şiirinde yer alan Karaman...
Bu yer adlarının bağlamsal bir analizi yapıldığında, hemen hepsinin psikolojik ya da felsefi çağrışımlar taşıdığı görülmüş.
O'Donoghue'nun belirttiği üzere Mangan'ın şiirlerinde tamamen Orta Doğu coğrafyasına özgü çok çeşitli unsurlar var: Çubuk, Şiraz, Han, Köşk, Gulyabani, Boğaziçi, Türban, Kızılbaş, İbrahim Paşa gibi isimler yer almakta ve Sultan II. Murat'a yazılmış bir de şiiri bulunuyor.
Bütün bu zengin imge ve betimlemelerle, Mangan, şiirlerinde Osmanlı coğrafyasına ait estetik bir uzam yaratarak bu coğrafyayı otantik diyebileceğimiz bir özgünlükle betimlemiştir diyebiliriz. Bu süreçte elindeki malzemeye çağdaşı Batılı şair ve yazarlardan farklı bir biçimde yaklaşarak Osmanlı coğrafyasını olumlu bir bağlamda şiirleştirmiş. Ancak bu durum, daha önce de zikrettiğimiz bazı yazarların iddia ettiği gibi Mangan'ın "Karaman" ya da "Türkiye sevdalısı" olmasından değil, kendi toplumu içinde yaşadığı siyasi ve toplumsal açmazlara bir çıkış yolu arayışında sığındığı bir coğrafyayı betimlemesi bağlamında ele alınmalıdır.
Şairin eserlerine "Manganesque" tabirini yakıştıranlar da onun eserlerindeki özgünlüğün altını çiziyorlar.
(Batı'nın Osmanlı Coğrafyasına Bakışını Tersine Çeviren İrlandalı Şair: James Clarence Mangan, Nurten Birlik, Arda Arıkan; James Clarence Mangan'ın Seçilmiş Şiirlerinde Orta Doğu Coğrafyasına Ait İmgeler, Arda Arıkan, Nurten Birlik; İrlandalı Türk Şairi: James Clarence Mangan,
Şeref Bilsel)