33 yıllık saltanat: 33 fotoğrafla Abdülhamid
Osmanlı İmparatorluğu'nun 34'üncü padişahı ve 113'üncü İslam halifesi Sultan II. Abdülhamid, bundan tam 144 yıl önce bugün tahta çıktı. Amcası Abdülaziz'in şüpheli ölümüne ve ağabeyi V. Murad'ın azline tanık olmuş; o zamana dek tahta geçeceğini asla düşünmemişti. 33 yıllık hükümdarlığı boyunca Osmanlı topraklarına birçok hizmette bulunmuş, devlet ve hilafet mührünü abdestsiz basmayacak kadar dindar bir yaşam sürmüştü. Cenaze merasimi sırasında ahali, "Babamız! Bizi bırakıp nereye gidiyorsun?" diye Ulu Hakan'ın ardından feryat etmişlerdi… İşte Abdülhamid'in hayatı...
Giriş Tarihi: 21.09.2019
09:44
Güncelleme Tarihi: 31.08.2020
10:03
CAMİLERİ DOLAŞARAK HALKLA NAMAZ KILDI
Padişahlığının ilk aylarında Sultan Abdülhamid, bahriyelileri, şeyhülislamlık makamını ziyaret edip ulema ile birlikte iftar yemeğine katıldı, Haydarpaşa Hastanesi'nde Balkan cephelerinden gelen yaralıları ziyaret ederek onlara hediyeler dağıttı, Sadrazam ve diğer nazırlarla birlikte camileri dolaşarak halkla birlikte namaz kıldı.
İstanbul'daki yabancı ülke elçilerinin itimatnamelerini kabul eden Abdülhamid, padişahlığının sonuna kadar belirli zamanlarda onları huzuruna kabul edip görüşmeler yaptı.
ABDÜLHAMİD BUNALIMLI BİR DÖNEMDE BAŞA GEÇTİ
Sultan Abdülhamid, tahta çıktığında Osmanlı İmparatorluğu büyük bir bunalım içindeydi. Tahta geçmeden önce Mithat Paşa'ya verdiği taahhüt uyarınca 23 Aralık 1876'da, ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-ı Esasî'yi ilan etti.
Meclis-i Mebusan ve Ayan Meclisi üyelerinden oluşan ilk meclis 19 Mart 1877'de açıldı. Böylece I. Meşrutiyet dönemi başladı. Padişah ile meclisin ülkeyi birlikte yönetmesi ilkesine dayanan anayasayla yargı bağımsızlığı ve temel haklar güvence altına alınmasına karşın egemenliğin esas kaynağı yine padişahtı.
MECLİS-İ MEBUSAN'I NEDEN FESHETTİ?
Gayri Müslimlerin de yer aldığı Meclis-i Mebusan'ın ilk işi, Rusya'ya karşı savaş ilan etmek oldu. 93 Harbi olarak tarihe geçen bu savaş, Osmanlı Devleti için tam anlamıyla bir felaket getirdi.
Ruslar İstanbul önlerine kadar geldi. Bir milyondan fazla Türk, Bulgaristan'dan İstanbul'a göç etti. Mütareke isteyen Sultan Abdülhamid Han, ilk iş olarak devleti parçalama ve yok olma yoluna doğru götüren Meclis-i Mebusan'ı 13 Şubat 1878 tarihinde kapattı ve idareyi eline aldı.
KAYBEDİLEN TOPRAKLARIN BİR KISMINI GERİ ALDI
Ayastefanos Antlaşması ile Osmanlı Devleti Makedonya, Batı Trakya, Kırklareli, Kars, Ardahan ve Batum'u kaybediyordu. Ancak İngiltere ile anlaşan Abdülhamid Han, Kıbrıs'ın idaresini onlara bırakmak şartıyla, topladığı Berlin Konferansı'nda kaybedilen toprakların bir kısmına yeniden sahip oldu.
ADALETLE YÖNETİLEN SİYASET
Abdülhamid Han büyük meseleler karşısında bunalan Osmanlı Devleti'ni bundan sonra dâhiyane bir siyaset, adalet ve fevkalade bir kudretle yönetti.
Düyun-u Umumiye idaresini kurarak iki yüz elli iki milyon tutan devlet borçlarını yüz altı milyona indirdi. Memlekette büyük bir imar faaliyeti ile eğitim ve öğretim seferberliği başlattı.