Abdullah bin Ömer kimdir? Abdullah bin Ömer’in hayatı…
Abdullah bin Ömer, İslam'ın ikinci halifesi Hz. Ömer'in oğluydu. En çok hadis rivayet eden ve en çok fetva veren yedi sahabiden biriydi. Küçük yaşlarda İslam ile şereflenmiş, henüz 13 yaşındayken savaşlara katılmak istemiş, din konusunda hiçbir şeyden taviz vermemişti. Siyasi olaylar karşısında temkinli davranan Abdullah bin Ömer, fazilet bakımından babası Hz. Ömer'e benzerdi. Servetini Allah yolunda harcayan Abdullah bin Ömer, Peygamberimizin vefatından sonra ona olan sevgisinden dolayı namaz kıldığı yerleri öğrenip oralarda namaz kılar, yürüdüğü yollarda yürür, gölgelendiği ağaçların altında oturur, kurumasınlar diye onları sulardı. Peki, Abdullah bin Ömer kimdir? Abdullah bin Ömer'in hayatı…
Giriş Tarihi: 31.01.2020
09:49
Güncelleme Tarihi: 19.05.2022
11:26
PEYGAMBERİMİZ RÜYASINI TABİR ETMİŞTİ
Kaynakların ittifakla belirttiğine göre, Hz. Peygamber'in hayat tarzına harfi harfine uyma ve onun emirlerini aynen yerine getirme hususunda ashâb-ı kirâm içinde İbn Ömer'in müstesna bir yeri vardır.
Abdullah bir gün, gördüğü bir rüyayı Hz. Peygamber'e tâbir ettirmeyi arzu etmiş, ablası Hafsa'nın aracılığı ile rüyasını Resûl-i Ekrem'e arz etmiş, onun, "Abdullah ne iyi insan, bir de gece namazı kılsa!" demesi üzerine, o günden itibaren gece namazını hiç terk etmemiştir.
PEYGAMBERİMİZE BÜYÜK BİR SEVGİ BESLERDİ
Resûl-i Ekrem'in vefatından sonra ona olan sevgisinden dolayı namaz kıldığı yerleri öğrenip oralarda namaz kılar, yürüdüğü yollarda yürür, gölgelendiği ağaçların altında oturur, kurumasınlar diye onları sulardı. Abdullah'ın bu halini görüp yadırgayanlar bile olurdu.
Hz. Peygamber'in selâmlaşma konusundaki buyruklarını yerine getirme hususunda son derece titiz davranırdı. Bundan dolayı hiçbir işi olmadığı halde sadece Müslümanlarla selâmlaşmak için sokağa çıkar, büyük küçük karşılaştığı herkese selâm verirdi.
ALLAH YOLUNDA KURBAN KESER SADAKA DAĞITIRDI
Abdullah bin Ömer ashâb-ı kirâmın ileri gelen zenginlerindendi. Servetinin fazla birikmesine meydan vermez, eline geçeni yoksullara dağıtırdı. Devlet adamlarının verdiği armağanları Allah'ın kendisine gönderdiği rızık olarak kabul eder, bazen bunların tamamını aynı gün fakirlere verirdi.
Sahip olduğu şeyler içinde en çok beğendiklerini, Allah yolunda kurban edilmek veya sadaka olarak verilmek üzere ayırırdı. Hatta aşırı sevgi duymaya başladığı cariyesini hemen azat ettiği ve onu diğer azatlılarından biriyle evlendirdiği rivayet edilir. Kölelerine çok iyi davranırdı. İyi halini gördüğü ve bilhassa namaz kıldığını öğrendiği bütün kölelerini azat etmeye başlayınca, onların sırf bu maksatla camiye gittiklerini kendisine bildiren dostlarına, "Bizi Allah ile aldatmak isteyenlere aldanmaya razıyız" diye cevap vermiştir.
FAZİLET BAKIMINDAN HZ. ÖMER’E BENZERDİ
Kibir duygusuna kapılma endişesiyle sade giyinir ve ayrıca az yemek yerdi. Soğukkanlı, yumuşak huylu olduğu için Hz. Peygamber'e benzetilirdi. Peşine takılarak kendisine hakaret eden bir adama ağzını açıp tek kelime söylememiş, sadece evine girerken, "Ben ve kardeşim Âsım kimseye sövmeyiz" demekle yetinmiştir.
İbn Ömer'in fazilet bakımından tıpkı babası gibi olduğunu söyleyen Ebû Seleme bin Abdurrahman, "Ömer'in yaşadığı devirde onun benzerleri vardı; fakat Abdullah'ın zamanında onun gibisi yoktu" demiştir. İbn Ömer orta boylu, iri yapılı ve esmer tenliydi. Saçları omuzlarına dökülecek kadar uzundu. Sakalını sarıya boyar, Hz. Peygamber'in de öyle yaptığını söylerdi. Kardeşleri arasında babasına en çok benzeyenin Abdullah olduğu rivayet edilir. 85 ya da 87 yaşlarında Mekke'de vefat etti.