Çağları aşan deha: Katip Çelebi'nin ilmi başarıları
Osmanlı'nın en önemli bilim insanlarından Katip Çelebi, anlatılanların çok daha ötesinde olan bir isimdi. Hayatı boyunca yeni fikirler üretmenin yanında, yaşadığı toplumu anlamaya çalıştı. Batı'da İslam araştırmaları yapan herkesin müracaat ettiği, temel başvuru eserleri kaleme aldı. Sizler için, Katip Çelebi'nin ilmi başarılarını derledik.
Giriş Tarihi: 06.10.2020
11:59
Güncelleme Tarihi: 05.10.2023
10:26
Sesli dinlemek için tıklayınız.
TÜM KAZANCINI KİTAPLARA HARCADI
📌 Katip Çelebi, 1635'te Sultan IV. Murad'ın Revan seferine katıldı. Bu sefere ait gözlemlerini oldukça geniş biçimde anlatan Katip Çelebi, daha sonraki hayatını tamamen ilmi çalışmalara adadı. Kendi ifadesiyle küçük cihattan büyük cihada döndü.
📌 Kendisine kalan küçük bir mirası kitaplara yatıran Katip Çelebi, ertesi yıl zengin bir akrabasının ölümü üzerine kendisine düşen oldukça büyük bir mirasın önemli bir bölümünü yine kitaplara verdi . Geri kalanla da Fatih'te bulunan evini tamir ettirdi ve aynı tarihte evlendi.
📌 İlme önem veren Katip Çelebi'nin kütüphanesinde bulunan kitaplar o kadar fazlaydı ki görenler hayret ediyordu. Bir sohbet esnasında Şeyhülislam Yahya Efendi'yi ikna etmek için sadece tarih kitaplarını katırlara yükledi ve konağına getirdi. Getirdikleri ciltlerin sayısı 1300 buluyordu.
LATİNCE ESERLERİ TÜRKÇEYE ÇEVİRDİ
📌 Katip Çelebi, Bağdat Seferi'nin olduğu yıllarda on yıl geceli gündüzlü ilimle uğraştı . Bazen kendini tamamen bir kitaba verip, her şeyi unutan Katip Çelebi, 1645 Girit Seferi münasebetiyle harita yapımıyla da ilgilendi.
📌 Bu sıralarda Mukabele Başhalifesi'yle kadro meselesi yüzünden tartışınca memuriyetten ayrılan Katip Çelebi, Müslüman olan Fransız asıllı Mehmed İhlasi'nin yardımıyla bazı Latince eserleri de Türkçeye çevirdi.
(x) Realist Osmanlı aydını
TIP KİTAPLARIYLA İLGİLENDİ
📌Sağlık durumu kötüleşen Katip Çelebi, hastalığı sırasında tedavi yollarını öğrenmek amacıyla bir yandan tıp kitaplarını okurken bir yandan da manevi çareler aramak için havas kitaplarını inceledi.
📌 Katip Çelebi, 6 Ekim 1657 sabahı henüz 48 yaşındayken vefat etti. Zeyrek Camisi civarındaki kabristanda toprağa defnedildi.
BİR ESER YAZMAK İÇİN BİN 300 ESER OKUDU
📌 Ölümünden iki yıl sonra müsveddelerinin ve teliflerinin çoğunu satın alan İzzeti Mehmed Efendi'nin belirttiğine göre Katip Çelebi , himmet sahibi, iyi huylu, az konuşan, hâkim meşrepli bir insandı. Çiçek yetiştirmek gibi ince bir zevk ve meraka sahip Çelebi, katmer, salkımlı mavi sümbül başta olmak üzere çok çeşitli çiçekler yetiştirdi.
📌 Gerek hayat hikayesinden gerekse devrinin kaynaklarından aşırı derecede kitaba düşkün olduğu anlaşılan Katip Çelebi, en çok tarihi ve biyografik eserlerle meşgul olup , tarihi bir olayı aydınlatmak için birçok kitabı inceledi. Arapça Fezleke'sini yazarken elinden bin 300 eser geçti .
KÂTİP ÇELEBİ’YE GÖRE TOPLUM HAYATI
📌 Kâtip Çelebi, savaşlarda komutanların yaptıkları yanlışları onların tarih bilmemesine bağlayıp , devlet adamlarının ve iktidarda bulunanların bu alanda okuma yapmalarının çok önemli olduğunu vurgular. Ayrıca tarih yazarken duyguları bir yana bırakıp, tarafsızlığa bağlı kalmayı da savunur.
📌 "İnsan küçük bir evrene benzediği gibi, insanların bir araya gelmesiyle oluşan toplum da küçük bir insana benzer." diyen Kâtip Çelebi'ye göre toplum hayatı küçük bir kainat gibidir:
"Toplumu meydana getiren varlık olarak her bir insan küçük bir evren gibidir. Yani kâinatta her ne varsa insanda da ondan bir numune bulunur: güneşin ziyası, ayın nuru, gecenin zulmeti, havanın yumuşaklığı, suyun berraklığı, dağların yoğunluğu, aslanın yiğitliği, merkebin sabrı, domuzun hırsı, karganın tedbiri, tilkinin kurnazlığı gibi. İnsan ruh ve bedenden oluşan, kendisine akıl ve dil verilen, dışı beş duyu, içi ise Allah korkusu ile süslü olan bir bütündür. Kendisi hem bitkiye, hem hayvana, hem de meleğe benzer. Gıdalanıp büyümesi yönüyle bitkidir. İşitip hareket etmesi yönüyle hayvandır. Olayların hikmetini ve iç yüzünü bilmesi yönünden de melektir. Hangi yöne ağırlık verirse bunlardan biri olur. İnsanın ruhu beden ülkesini yöneten vali gibidir. Organları bu ülkenin tebaası gibidir. Beden ülkesinin merkezi kalptir. Akıl şefkatli ve iyi nasihat veren vezirdir. Öfke ise görünüşte öğüt veren ama gerçekte aklın galip gelmesini istemeyen münafık bir vezirdir. Hayal etme yeri insan ülkesinin hazinedarıdır ki, beynin ön kısmıdır. Beş duyu habercilerdir. Dil de tercümandır. İyi vezir olan akıl, haberleri doğru bir şekilde hazinedar olan beyne iletir, beyin de ruh valisinin ihtiyacı olduğunda kullanması için bunları saklar."
(x) Osmanlı toplumunda en çok okunan 10 kitap