Cemal Süreya ve bilinmezliklerinde tanımladığı Sezai Karakoç
Edebiyatımızın hem sürekli öncüsü, hem de genç klasiği Cemalettin Seber, sonradan herkesin severek anacağı ismiyle Cemal Süreya… Keskin zekasıyla sınırsız dil aracını kullanarak uçarı şiirler yazmış bir şair. Dersim'den sürgünle başlayan hayatında Dostoyevski ile yeniden doğmuş, şiirin anayasaya aykırı olduğunu, alışkanlıklara karşı bir yaylım ateşi olduğunu savunan bir deha. Süreyya olan soyadındaki iki y'den tekini, bir iddiada kaybeden sözünün eri edebiyatçı. Kendi gibi olduğunu söylediği fakülte yıllarında Sezai Karakoç'un yakın arkadaşı. Tüm bilinmeyen yönlerini gün yüzüne çıkardığımız Cemal Süreya, Sezai Karakoç için ne söylemişti, sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 24.02.2019
13:50
Güncelleme Tarihi: 24.02.2019
14:45
TATİLLERDE BİLE OKULDA KALIYORDU
1947-1950 arasında Haydarpaşa Lisesi'nde parasız yatılı okudu. Şubesi, Edebiyat G. O tarihlerde liseyi bitirmek için iki aşamalı sınavdan geçiliyordu: Mezuniyet ve olgunlaşma sınavları. İkisinden de pekiyi aldı.
Çekingen bir öğrenciydi, yine de -ortaokulda olduğu gibi 'dahi'ler arasında sayılıyor, şair kabul ediliyordu. Ailesi o sıra İnegöl'de olduğundan İstanbul'daki akrabalarına "evci" çıktığı bazı hafta sonları dışında, bütün zamanını bomboş kalmış okulda yalnız geçiriyordu. Yaz tatilleri dahil.
CEMAL, HANGİ DERSLERDE BAŞARILIYDI?
"Edebiyattan, Türkçeden, hemen her zaman en yüksek numarayı aldım; yani on aldım! Böyle çelişik numaralar aldığım dersler vardı. Sözgelimi, fizikten de hep en iyi numaraları aldım, ama kimyadan iyi değildim. Matematik? Şöyleydi: Hiç çalışmazdım! Çalışmazdım ama o baştaki hızım devam ettiği için ve biliyorum diye beni tahtaya kaldırmadıkları için; bazı şeyleri de tahtaya kalkanlardan öğrendiğim gibi; yazılılarda matematikten ortalama yedi alırdım. Çünkü çizimleri falan yapamazdım.
Ev ödevlerini yapamazdım. Tarih dersim çok kuvvetliydi! Diyebilirim ki, edebiyat kadar kuvvetliydi. Buna karşılık coğrafya dersim vasattı… Sporcuydum! Futbolcuydum, cimnastikçiydim. Müzik dersim zayıftı. Resim dersim de iyi değildi. Yazı dersim? Çok iyiydi! Üniversitede de anayasa dersim çok iyiydi; ama iyi not alamadım! Daha çok hukuk derslerim kuvvetliydi. Maliye ve iktisat derslerim o kadar iyi değildi."
LİSEDE ARUZ VEZNİYLE ŞİİRLER YAZDI
Lise üçe kadar eski edebiyata meraklıydı. Aruz vezniyle şiir yazıyordu. İlk edebiyat öğretmeni Ali Sedat Oksal öğretmişti aruzu. "Aruzla ne yapardık? Ustalaştık artık, vezinle yürürdük. Kol kola girerdik arkadaşlarla; kolbaşı vezni değiştirirdi, yürürdük. Tuhaf bir dans, bir mehter yürüyüşü çıkardı ortaya."
Yeni şiire son sınıftayken bir iki arkadaşının uyarısıyla yöneldi. Asıl, Ahmet Muhip Dıranas'ın Şadırvan dergisinin ilk sayısında çıkan "Kar" şiirini okuduğu gün… "Kar'ı o gün, ertesi gün, o ay, belki bin kez okudum. Olduğu gibi içime indirdim."
Aruzla bir-iki manzumesi olan kararsız öğrenciyi yeni bir şiire Orhan Veli ve arkadaşlarının her şeyi alt üst etmiş ürünlerinden çok "Kar" gibi birkaç parça sürüklemişti. "Kar, her zaman, herkese söylediğim bir şiirdi. Ezberlesinler diye başkalarının defterlerine de yazdım."
“CEMAL, BİR ŞİİR MEDYUMUYDU”
Cemal Süreya, ilk kitabı çıktığı sırada, kendinde etkilerini en seçebildiği şairlerin Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday olduğunu söylüyordu: "Mısra kurmasını, dile yaslanmasını onlardan öğrendim." İlhan Berk'i, Turgut Uyar'ı, Sezai Karakoç'u, "bir ara" kaydıyla Attila İlhan'ı da sayıyor ve "en önemli şair saydığım halde Fazıl Hüsnü'nün mısralarıyla benimkilerin hiç ilişiği olmadı galiba." diyordu.
Özdemir İnce, "Şiirsel anteni ve radarları metafizik düzeyde duyarlıydı, bir şiir medyumuydu." dediği Cemal Süreya'nın kaynaklarını şöyle sıralar: "Kaynaklarından biri Fransız şiiriydi: Guillaume Apollinaire, Max Jacop, Paul Eluard ve Jacq ues Prevert. Divan ve halk şiirleri, Tanzimat'tan sonraki şiir. Kutsal kitaplar bilgisi. Mitoloji ve destanlar, tarih, coğrafya, maliye, bilimsel bilgi."
YAZDIĞINDAN FAZLASINI YAZDIRDI
Cemal Süreya'nın başka şairler üzerindeki etkisinden çokça söz edildi. Eleştirmen Mehmet H. Doğan da yazmıştı bunu: "Kaç kişiden duymuşumdur şu sözleri: 'Cemal'in yeni bir şiirini okuyunca, benim içimden de hemen bir şiir yazmak geliyor.' Bu çok ilginç, gizi çözülemeyecek bir özellik… Cemal Süreya, Üvercinka dönemini hep bu havada geçirdi. Yazdığından fazlasını yazdırdı. 'Yeni bir şiir'in topluca yazılış şöleninde coşkuyu ayakta tutan öncüydü."
Cemal Süreya da farkındaydı etkisinin: "Bakın, bugün yaşayan sanatçılar arasında gençleri etkileyen iki şair var. Biri ben, biri Ece Ayhan. Şiirime bakıyorum, bir de yazılan şiirlere bakıyorum. Benim şiirimi sevmiş olduklarını anlıyorum. Bütün şairler için söylemiyorum bunu. En çok diyorum. Belki bu yarın değişir. On yıl önce Ahmed Arif'in daha çok etkisi vardı. Nazım etkisi var; ama eskisi kadar değil. Attila İlhan etkisi…"