Filistin davasıyla geçen bir ömür: Yasir Arafat
Silahlı mücadeleden diplomatik müzakerelere uzanan Arafat'ın 75 yıllık hayatı, daima Filistin'in özgürlüğü için çalışmakla geçti. Birleşmiş Milletler kürsüsünde yaptığı bir konuşmada "Elimde bir zeytin dalı ve bir özgürlük savaşçısının silahını taşıyorum. Zeytin dalının elimden düşmesine izin vermeyin" diyerek tarihe geçen Arafat'ın, İslam dünyasındaki etkisi hala canlılığını koruyor.
Giriş Tarihi: 24.08.2019
13:08
Güncelleme Tarihi: 24.08.2019
13:09
“SALDIRGAN, EMPERYALİST, FAŞİST BİR HAREKET”
Fetih'in lideri Arafat, Siyonizm'i düşünce, hedef, örgütlenme ve yöntem açısından saldırgan emperyalist faşist bir hareket olarak niteleyerek, Filistinlilerin uluslararası camiada temsil edilebilmesi için Arap devletleri tarafından kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) 1969'da liderliğini üstlendi.
Bunun üzerine İsrail, 1978'de Lübnan'a bir saldırı düzenleyerek ülkenin güneyinde küçük bir bölümü işgal etti. İsrail'in 1982'de de Lübnan'a karşı daha büyük bir saldırıya geçmesi neticesinde bu ülkeden de ayrılmak zorunda kalan Arafat'ın bu seferki durağı Tunus oldu.
“ZEYTİN DALININ ELİMDEN DÜŞMESİNE İZİN VERMEYİN”
FKÖ'ye bağlı olan Filistin Milli Konseyi 1988'de başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulduğunu ilan etti.
Bunun ardından Arafat kamuoyu önünde şiddeti reddettiğini açıklayarak İsrail ile diyaloğa giden yolda önemli bir adım attı.
Arafat 1974'te Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünde yaptığı konuşmasında şu meşhur sözlerini sarf etti: "Elimde bir zeytin dalı ve bir özgürlük savaşçısının silahını taşıyorum. Zeytin dalının elimden düşmesine izin vermeyin."
MÜCADELENİN KRİTİK DÖNÜM NOKTASI
Filistin mücadelesindeki en kritik dönüm noktalarından biri belki de İsrail'i tanıma kararı oldu.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda (BMGK) 1988'de yaptığı konuşmada Arafat, FKÖ'nün İsrail Devleti'nin "var olma hakkını tanıdığını" ilan etti.
Arafat'ın bu adımı Filistinli fraksiyonlar arasında farklı tepkilere yol açsa da ABD'nin kendisi ve hareketine yönelik algısını ise olumlu yönde değiştirdi. Filistin Merkez Konseyi 1989'da Arafat'ı Filistin Devlet Başkanı ilan etti.
Bundan bir yıl sonra Süha isimli bir Filistinli ile evlenen Arafat'ın bu evlilikten Zahva adını verdikleri tek bir kız çocuğu oldu.
OSLO ANLAŞMASI SONRASI NOBEL ALDI
İsrail hükümeti ile Arafat liderliğindeki FKÖ arasında sürdürülen gizli ve açık görüşmeler, 1993'te "Oslo Barış Anlaşması" nın imzalanmasıyla sonuçlandı.
Anlaşmanın imzalanmasının ardından Filistin lideri Arafat ile İsrail Başbakanı İzak Rabin el sıkışarak kameralara poz verdi. Arafat ve Rabin bu anlaşmadan dolayı Nobel Barış Ödülü aldı.
BATI ŞERİA VE GAZZE FİLİSTİNLİLERE TESLİM EDİLECEKTİ
Oslo Antlaşması çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria; A, B ve C bölgelerine ayrıldı. Yüzde 18'i kapsayan "A bölgesi" nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e; yüzde 21'lik "B bölgesi" nin idari yönetimi Filistin'e, "güvenliği" İsrail'e devredilirken; yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi" nin "idare ve güvenliği" İsrail'e bırakıldı.
Anlaşma metni, İsrail askerlerinin Gazze Şeridi ve Eriha'dan çekilmeleri ile başlayan beş yıllık bir geçiş dönemini öngörüyordu.
Bunun yanı sıra, Batı Şeria'nın ve Gazze'de yönetimin kısmen Filistinlilere teslim edilmesi ile sonuçlanacak geçici bir dönemin belirlenmesi konusunda anlaşılmıştı.
Bunun için Filistin yönetimi kurularak liderliğine Arafat getirildi. Böylece, 1999 itibariyle tarafların nihai statü anlaşması imzalayacağı ve Filistinlilerin kendi yönetimini oluşturması öngörülüyordu.