Filistin davasıyla geçen bir ömür: Yasir Arafat
Silahlı mücadeleden diplomatik müzakerelere uzanan Arafat'ın 75 yıllık hayatı, daima Filistin'in özgürlüğü için çalışmakla geçti. Birleşmiş Milletler kürsüsünde yaptığı bir konuşmada "Elimde bir zeytin dalı ve bir özgürlük savaşçısının silahını taşıyorum. Zeytin dalının elimden düşmesine izin vermeyin" diyerek tarihe geçen Arafat'ın, İslam dünyasındaki etkisi hala canlılığını koruyor.
Giriş Tarihi: 24.08.2019
13:08
Güncelleme Tarihi: 24.08.2019
13:09
MÜCADELENİN KRİTİK DÖNÜM NOKTASI
Filistin mücadelesindeki en kritik dönüm noktalarından biri belki de İsrail'i tanıma kararı oldu.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda (BMGK) 1988'de yaptığı konuşmada Arafat, FKÖ'nün İsrail Devleti'nin "var olma hakkını tanıdığını" ilan etti.
Arafat'ın bu adımı Filistinli fraksiyonlar arasında farklı tepkilere yol açsa da ABD'nin kendisi ve hareketine yönelik algısını ise olumlu yönde değiştirdi. Filistin Merkez Konseyi 1989'da Arafat'ı Filistin Devlet Başkanı ilan etti.
Bundan bir yıl sonra Süha isimli bir Filistinli ile evlenen Arafat'ın bu evlilikten Zahva adını verdikleri tek bir kız çocuğu oldu.
OSLO ANLAŞMASI SONRASI NOBEL ALDI
İsrail hükümeti ile Arafat liderliğindeki FKÖ arasında sürdürülen gizli ve açık görüşmeler, 1993'te "Oslo Barış Anlaşması" nın imzalanmasıyla sonuçlandı.
Anlaşmanın imzalanmasının ardından Filistin lideri Arafat ile İsrail Başbakanı İzak Rabin el sıkışarak kameralara poz verdi. Arafat ve Rabin bu anlaşmadan dolayı Nobel Barış Ödülü aldı.
BATI ŞERİA VE GAZZE FİLİSTİNLİLERE TESLİM EDİLECEKTİ
Oslo Antlaşması çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria; A, B ve C bölgelerine ayrıldı. Yüzde 18'i kapsayan "A bölgesi" nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e; yüzde 21'lik "B bölgesi" nin idari yönetimi Filistin'e, "güvenliği" İsrail'e devredilirken; yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi" nin "idare ve güvenliği" İsrail'e bırakıldı.
Anlaşma metni, İsrail askerlerinin Gazze Şeridi ve Eriha'dan çekilmeleri ile başlayan beş yıllık bir geçiş dönemini öngörüyordu.
Bunun yanı sıra, Batı Şeria'nın ve Gazze'de yönetimin kısmen Filistinlilere teslim edilmesi ile sonuçlanacak geçici bir dönemin belirlenmesi konusunda anlaşılmıştı.
Bunun için Filistin yönetimi kurularak liderliğine Arafat getirildi. Böylece, 1999 itibariyle tarafların nihai statü anlaşması imzalayacağı ve Filistinlilerin kendi yönetimini oluşturması öngörülüyordu.
SİYONİST REJİM TAAHHÜTLERİNE UYMADI
Fetih ve FKÖ'nün lideri olan Arafat 1996'da yapılan seçimlerde oyların yüzde 83'ünü alarak Filistin yönetimi başkanlığına seçildi.
Filistinlilerin istediği bölgeler Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'tü. Ancak gelişmeler planlanan şekilde olmadı ve İsrail taahhütlerine uymadı.
İKİNCİ İNTİFADA’YA GİDEN SÜREÇ
İsrail anlaşmalara aykırı olarak Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim birimi faaliyetlerine hız kesmeden devam etti.
Oslo'nun getirdiği yükümlülüklerden biri de su kaynaklarının paylaşımında tek taraflı adım atılmamasıydı. Ancak İsrail bu kurala da uymayarak, Batı Şeria'daki su kullanımını kendi lehine sürekli arttırdı.
Kimi uzmanlara göre, İsrail'in ayak sürümesi ve sözlerini yerine getirmemesi nedeniyle görüşmeler akamete uğradı. 2000 yılında da Filistin halk hareketi olan "İkinci İntifada" patlak verdi.