Arama

Halkın Dostları’ndan Hakk’ın dostlarına İsmet Özel

Geçtiğimiz günlerde geçirdiği kalp krizi nedeniyle hastaneye kaldırılan şair ve yazar İsmet Özel'i ne kadar tanıyor, hayatı hakkında hangi detayları biliyorsunuz? İsmet Özel, komünistken de "kafir, Batı, kapitalist dünya sistemi" karşıtıydı, Türklük derken de… Düşüncesinde, şiirinde, varoluşunda devamlılık olan ender yazarlardan olan İsmet Özel'in, entelektüel kimliği de buradan geliyor.

  • 6
  • 16
‘KÂFİRLE ÇATIŞMAYI GÖZE ALAN MÜSLÜMANA TÜRK DENİR’
‘KÂFİRLE ÇATIŞMAYI GÖZE ALAN MÜSLÜMANA TÜRK DENİR’

Fichte'nin "kendi kendine yeten Alman ruhu"nu önce İsmet Özel varlığına sonra Türk milletine uyguladı, kendi kişisel tarihini Türkiye'nin tarihiyle birlikte okuması bu bütünlükten kaynaklanır.

Türklük vurgusunu seslendirdiğinde neoliberal siyasallık hâkimdi, AB ile birleşme, bir arada yaşama, hoşgörü kavramları etrafında millet vasfına karşı aleni bir proje yürütülüyordu, "kâfirle çatışmayı göze alan Müslümana Türk denir" diyerek, bilkuvve millet bağını bilfiile çekti, millet olma erdemini, asaletini yeniden bu topraklara hatırlattı.

  • 7
  • 16
İSMET ÖZEL VAAZ VEREN YAZARLARDAN OLMADI
İSMET ÖZEL VAAZ VEREN YAZARLARDAN OLMADI

Muhammed Hamidullah'ın İslam'a Giriş'ini okuduktan sonra sadece Müslüman olurken başkasından, kâfirden geleni reddetme şiarını da aldı, İslamcılık düşüncesine getirdi. Antagonist siyaset anlayışı vardır, gri nedir bilmez, dizleri ve elleriyle tempo tutarken söylediği "freedom now" sloganına "gerçekçi ol imkânsızı iste"yi ekler her zaman. İsmet Özel vaaz veren yazarlardan olmadı, ahlakçı da değildi; ahlak yazılarının başköşesine yerleşmesine rağmen. Belki Seyyid Kutup'tan mülhem devletten çok toplumu öne çıkarır. Toplumu cemaatleşme kavramıyla birlikte izah ederken millet bağına geçişi sağlar. Bu tarihsel süreklilik dünyaya katı bakışın, güçlü toplum arayışının, tazelenen, her gün yenilenen bir dünyada var kalmanın temel formülüdür. "Düzen değişsin diyenleri düzen değiştirdi" ifadesi öne çıkanların, projelere dâhil olanların, para ve kariyer için davanın değerini çürütenlerin konumlarını açık eder.

  • 8
  • 16
SAF-BÜTÜNLEŞİK BİR MİLLET BAĞI İÇİN ÇIRPINDI
SAF-BÜTÜNLEŞİK BİR MİLLET BAĞI İÇİN ÇIRPINDI

İsmet Özel hiçbir zaman bir doktriner olmadı, olmaktan da imtina etti. Bu çağın içinde ama bu çağın üstünde insan ve toplum-millet bağı öngördü, komünistken saf-sağlam bir sınıf ve toplum, İslami hareket derken saf-muhkem bir İslami cemaat-toplum, Türklük vurgusunda yine saf-bütünleşik bir millet bağı için çırpındı… Hedefe kilitlenmiş, küfrün kirletmediği saflıkta bir zihin ve irade ile modernizmin ayartmalarından kendini azade kılmış bir insan gerçekliği… Sahabeden millete geçen aynı siperden birbirine bakan, birbirinin arkasını kollayan, birbirine itimat eden, "bu adam beni satmaz" diyebileceğin bir cemaat…

  • 9
  • 16
SEZAİ KARAKOÇ’UN YANINA GELDİĞİNDE…
SEZAİ KARAKOÇ’UN YANINA GELDİĞİNDE…

1970'lerin genç İslamcılarının çıkardığı Düşünce Dergisi'nde yazdı Cemaatleşme yazısını, daha Müslümanların arasına yeni dâhil olmuştu. Sezai Karakoç'un yanına geldiğinde "İslami kıyafet" giydiği için istihzayla karşılanmıştı, Müslüman saflığına inancını bu bakışlar kırmadı hiçbir zaman! Cemaate aynı cepheyi paylaşacağı arkadaşlıklara öteki fikrine, kâfir varlığına, homojen bir birlikteliğe belki Saint Simoncular gibi düğmeleri arkada gömlek giyebilecek, birbirini destekleyebilecek, yedekleyebilecek bir Müslüman topluluğa iman ediyordu. Cemaate o kadar inanıyordu ki, Yeni Devir'deki yazılarında tüm cemaatleri toplayan bir dergi projesinden bahsediyordu; Dayanışma yazısını yazarken de aynı kaygı içindeydi.

İsmet Özel'den bahsederken egolarını gözümüze sokmaya çalışanlar cemaatleşme, dayanışma, aynı siperden bahsetme yazılarını görmüyor… Bunları görmeyenler Ali Bulaç, Selahaddin Eş, Enes Harman, Burhan Kavuncu, Süleyman Çobanoğlu, Gökhan Özcan gibi pek çok isim hakkında yazdığını unutur, unutturur, yok sayar!

  • 10
  • 16
İSMET ÖZEL’İN DEĞİŞMEYEN MÜCADELESİ
İSMET ÖZEL’İN DEĞİŞMEYEN MÜCADELESİ

İsmet Özel komünistken de kâfir, Batı, kapitalist dünya sistemi karşıtıydı, Türklük derken de… Düşüncesinde, şiirinde, varoluşunda devamlılık olan ender yazarlardandır, entelektüel kimliği buradan gelir zaten.

Efendilerin pusatlarına üsttenci bakışını Müslümanlar edinemedi ne yazık ki; ürkek, indirgemeci ve dışlandığı yere girmek için can atan tutumlarından vazgeçmediler.

Müslümanlığı tanıdığı, medeniyet-teknik-yabancılaşma üzerinde durduğu erken döneminden sonra bilhassa 12 Eylül sonrasında dünya sistemine, dünya sisteminin Türkiye'deki mekanizmasına, İslami harekete, İslami siyasete yönelik yazılar kaleme aldı, İslamcıların da dünya sistemiyle entegre olma çabalarını görünce kafiri ve kapitalizmi 400 yıl gerileten sistemi kuran Türk kimliğini öne çıkarmaya başladı. Sürekli okuyan, sürekli yenilenen, ekonomi-politik ile dünya sistemini ve Türkiye'deki işleyişi felsefeden şiire kadar pek çok disiplinle, Wallerstein, Braudel, Sombart, Heidegger, Nietzsche, Kant, Hegel, Fichte, Topçu ile açıklayan, sistemin çarklarını ifşa eden, düzeneği anlatan yazılar yazdı. Türkiye'deki düzeni Doğan Avcıoğlu, Kemal Tahir, Şerif Mardin gibi isimlerden çok daha net, içerikli, sahici kavramlarla anlattı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN