Hayatını İslam'a adayan alimler
İslam'a ömrünü adayan alimler, neredeyse 'Allah' demenin yasak olduğu dönemlerde tek başlarına bir Kur'an mektebi oldular. Her kesimden insana kucak açarak onlarca insanı ihya ettiler. Peki, Gönenli Mehmet Efendi kimdir? Mehmet Zahit Kotku kimdir? Mehmet Zahit Kotku'nun İslam alemi için yaptığı çalışmalar nelerdi? Dünyaca tanınan alim Abdurrahman Gürses, Osmanlı'dan hangi geleneği günümüze taşıdı?
Giriş Tarihi: 18.02.2020
09:23
Güncelleme Tarihi: 18.02.2021
12:28
Bundan sonra kendisini Kur'an öğrenimi ne verdi. Tabak Yunus Camii imamı Reîsülkurrâ Hacı Hasan Efendi'den kırâat-ı seb'a ve aşere dersleri aldı. 1923'te Galata Arap Camii imam-hatipliğine, 1926'da Nuruosmaniye Camii hatipliğine, sonra da ikinci imam-hatipliğine tayin edildi. Bu sırada evlendi ve bu evlilikten üç çocuğu oldu. Bir taraftan Nuruosmaniye Camii başimam-hatibi Akreboğlu Hâfız Osman Efendi'den takrîb dersleri alırken bir taraftan da aynı camiin kayyımhanesinde Kur'an okuttu. Tanınmış hâfızlardan Ayasofya Camii imam-hatibi İdris Okur'la birlikte Ayasofya dersiâmlarından Âmâ Hâfız Halil Efendi'den ders aldı. 1934'te 30 lira maaşla İstanbul ikinci hâfız muallimliğine ve 1936'da da Nuruosmaniye Camii başimam-hatipliğine tayin edildi.
1940 yılında II. Dünya Savaşı sebebiyle ikinci defa askere alınarak şark cephesine gönderildi. Bir yıl kadar Diyarbakır'da ihtiyat zâbiti olarak görev yaptı. Terhisden sonra eski vazifesine döndü. Bu arada, Kur'an öğretimi için müstakil bir dershane ve öğrenci yurdu açma gereğine inanarak teşebbüse geçti. Pek çok güçlükle karşılaştı. Sonunda Nuruosmaniye Külliyesi içinde bulunan ve o zamana kadar depo olarak kullanılan mütevelli odasını dershane, daha sonra da harap vaziyette bulunan on iki odalı medreseyi yurt olarak kendi adına Vakıflar İdaresi'nden kiralamayı başardı. Böylece 1940-1950 yıllarında ilk yatılı Kur'an kursu modelini gerçekleştirmiş oldu.
DÖNEMİN BASKILARINA BOYUN EĞMEDİ
Hafız Hasan Akkuş, dönemin bütün zorluklarına ve yöneticilerin baskılarına rağmen Kur'an öğretmekten ve okutmaktan geri durmadı. En kötü ortamlarda bile öğretme aşk ve heyecanını yitirmedi. Yılgınlığa düşmedi.
Nitekim Nuruosmaniye Camii'ndeki kayyımhanede başladığı Kur'an eğitimini camideki mütevelli odasını sınıf yaparak ve daha sonra külliyedeki viraneye dönmüş on iki odalı medreseyi Kur'an kursuna çevirerek devam ettirdi. Bir nevi bugünkü Kur'an kursu sisteminin başlatıcısıdır . Kur'an tilavetinde İstanbul tavrının en önemli temsilcilerinden biriydi.
Kur'ân-ı Kerîm'e hizmeti ve güzel okuyuşu ile meşhur hâfızlar arasında yer alan Hasan Akkuş, 1950-1960 yılları arasında da imam-hatiplik ve Kur'an muallimliği görevlerini birlikte yürüttü. Bu arada birkaç defa hacca gitti. 1960'ta iki görevin birlikte yürütülmesi uygulamasına son verilince imamlığı tercih ederek 1926 yılından beri sürdürdüğü fiilî Kur'an hocalığını bıraktı. Bir ara İstanbul Hademe-i Hayrât Cemiyeti başkanlığı da yaptı.
4 Eylül 1970'te Nuruosmaniye Camii başimam-hatipliğinden kendi isteği ile emekliye ayrıldı. 8 Ocak 1972'de vefat etti. Namazı, uzun süre hizmet verdiği Nuruosmaniye Camii'nde kalabalık bir cemaatin iştirakiyle Beyazıt Camii başimam-hatibi Hâfız Abdurrahman Gürses tarafından kıldırıldı ve Levent Zincirlikuyu'daki aile kabristanına defnedildi.
Pek çok hâfız yetiştirip birçok hayırlı faaliyete önderlik etmiş olan Hasan Akkuş şakacı bir tabiata sahipti. Spora ve özellikle güreşe ilgi duymuş, gençliğinde çeşitli spor faaliyetlerine katılmıştı. Hafız Hasan Akkuş zaman zaman dünürünün yanına Göynük'e giderdi. 1958'in başlarında yine Göynük'e gittiğinde bir mevlit merasiminde Kur'an okuyan küçük bir hafız dikkatini çekti.
Merasimden sonra yanına çağırtıp ilgilenmiş ve yakınlarına, 'Bu küçük hafız köyde kalmasın, hemen İstanbul'a, Nuruosmaniye Kur'an Kursu'na benim yanıma getirin' dedi. Onlar da getirip Hafız Hasan Akkuş Hocaefendiye teslim ettiler. İsmail Biçer' deki güzel Kur'an okuma kabiliyetini ilk keşfeden ve onu yetiştirmeye çalışan Hasan Akkuş Hocaefendi oldu. Hasan Akkuş Hoca, onunla özel olarak ilgilenir, gittiği dini merasimlere mutlaka onu da götürür, Kur'an okuturdu.
Erzurum'un Aziziye ilçesine bağlı Sarıyayla köyünde 10 Ocak 1884 yılında dünyaya gelen Ömer Nasuhi Bilmen, tahsiline Ahmediye Medresesi müderrisi olan amcası Abdürrezzak İlmi Efendi ile Erzurum Müftüsü Müderris Hüseyin Raki Efendi'den ders alarak başladı.
İstanbul'a 1908 yılında giderek, Fatih dersiamlarından Tokatlı Şakir Efendi'nin derslerine devam eden ve 1911 yılında icazet alan Bilmen, daha sonra imtihanla Medreset'ül Kudat'a girerek burada dört yıl hukuk tahsili yaptı.