Hayatını İslam'a adayan alimler
İslam'a ömrünü adayan alimler, neredeyse 'Allah' demenin yasak olduğu dönemlerde tek başlarına bir Kur'an mektebi oldular. Her kesimden insana kucak açarak onlarca insanı ihya ettiler. Peki, Gönenli Mehmet Efendi kimdir? Mehmet Zahit Kotku kimdir? Mehmet Zahit Kotku'nun İslam alemi için yaptığı çalışmalar nelerdi? Dünyaca tanınan alim Abdurrahman Gürses, Osmanlı'dan hangi geleneği günümüze taşıdı?
Giriş Tarihi: 18.02.2020
09:23
Güncelleme Tarihi: 18.02.2021
12:28
Pek çok hâfız yetiştirip birçok hayırlı faaliyete önderlik etmiş olan Hasan Akkuş şakacı bir tabiata sahipti. Spora ve özellikle güreşe ilgi duymuş, gençliğinde çeşitli spor faaliyetlerine katılmıştı. Hafız Hasan Akkuş zaman zaman dünürünün yanına Göynük'e giderdi. 1958'in başlarında yine Göynük'e gittiğinde bir mevlit merasiminde Kur'an okuyan küçük bir hafız dikkatini çekti.
Merasimden sonra yanına çağırtıp ilgilenmiş ve yakınlarına, 'Bu küçük hafız köyde kalmasın, hemen İstanbul'a, Nuruosmaniye Kur'an Kursu'na benim yanıma getirin' dedi. Onlar da getirip Hafız Hasan Akkuş Hocaefendiye teslim ettiler. İsmail Biçer' deki güzel Kur'an okuma kabiliyetini ilk keşfeden ve onu yetiştirmeye çalışan Hasan Akkuş Hocaefendi oldu. Hasan Akkuş Hoca, onunla özel olarak ilgilenir, gittiği dini merasimlere mutlaka onu da götürür, Kur'an okuturdu.
Erzurum'un Aziziye ilçesine bağlı Sarıyayla köyünde 10 Ocak 1884 yılında dünyaya gelen Ömer Nasuhi Bilmen, tahsiline Ahmediye Medresesi müderrisi olan amcası Abdürrezzak İlmi Efendi ile Erzurum Müftüsü Müderris Hüseyin Raki Efendi'den ders alarak başladı.
İstanbul'a 1908 yılında giderek, Fatih dersiamlarından Tokatlı Şakir Efendi'nin derslerine devam eden ve 1911 yılında icazet alan Bilmen, daha sonra imtihanla Medreset'ül Kudat'a girerek burada dört yıl hukuk tahsili yaptı.
FIKIH VE İLMİ KELAM DERSLERİ OKUTTU
Bilmen, 1912 yılında açılan ruus imtihanını kazanarak Fatih Dersiamı olarak göreve başladı ve 1913'te Fetvahane-i Ali Müsevvid mülazımlığına tayin edildi. Bir çok ilim yuvasında müderrislik yapan Bilmen, 14 Şubat 1926'da İstanbul Müftülüğü müsevvidliğine , 16 Haziran 1943'te de İstanbul Müftülüğüne getirildi.
Fatih Camisi'nde , Sahn Medresesi'nde ve Dar-us-Safaka'da dersler veren Bilmen, İstanbul İmam-Hatip Okulu ve Yüksek İslam Enstitüsünde usuli fıkıh ve ilmi kelam dersleri okuttu.
Diyanet İşleri Başkanlığına 30 Haziran 1960 tarihinde tayin edilerek Türkiye Cumhuriyeti'nin 5. Diyanet İşleri Başkanı olan Bilmen, bir yılını doldurmadan 5 Nisan 1961'de emekliye ayrıldı.
Arapça ve Farsça'yı çok iyi bilen, Türkçe'nin de bulunduğu üç dilde şiir yazabilen Bilmen, bir ara Fransızcaya da merak sardı ve bu dili de tercüme yapacak kadar öğrendi.
İki çocuk babası olan ve İslam hukuku üzerine yazdığı eserler nedeniyle "allame fakih" olarak nitelendirilen büyük İslam alimlerden Bilmen, 12 Ekim 1971'de İstanbul'da vefat etti. Naaşı Edirnekapı Sakızağacı Şehitliği'ne defnedilen Bilmen, eserleri ile halkın üzerinde önemli etkiler bıraktı.
Başlıca eserleri olan "Hukuki İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu", "Kur''an-ı Kerim'in Meal-i Alisi ve Tefsiri" ile "Büyük İslam İlmihali" gibi yayınlanmış ve yayınlanmamış pek çok eseri bulunuyor.
Kur'ân-ı Kerîm'i öğretmenin, öğrenmenin, okumanın ve hatta bulundurmanın dahi yasak olduğu söylenebilecek bir dönemin karanlığına kandil oldu. Devrindeki insanları aydınlattığı gibi, kendisinden sonraki dönemleri aydınlatacak olan kandilleri yetiştirdi, Kıraat ilminde yeni bir çığır açmıştı.
Diyânet'in aşere-takrib kurslarının temellerinin atılması ve yaygınlaşmasında da yine en büyük pay sahiplerinden biridir. Haseki gibi ihtisas kurumları vasıtasıyla, kıraatleri bütün rivayetleri ve tarikleriyle kursiyerlere hassasiyetle aktarma şeklindeki güzide eğitimin Türkiye'de birçok merkezde verilmesinin vesilesi oldu.
Of ilçesinin Uğurlu (Çifaruksa ) kasabasında doğdu. Babası Ahmed Cemâleddin , annesi Hanîfe'dir . İlköğrenimini kasabanın öğretmeni olan babasından yaptı, sonra aynı yerde hıfzını tamamladı. Muhitin tanınmış âlimlerinden Çalıkzâde Tâhir Efendi, Çalekli Dursun Feyzi Efendi ve Kasımzâde Hasan Efendi'den Arapça, Bakkalzâde Paçanlı İsmâil Hakkı'dan ferâiz dersleri aldı. İmtihanla Çifaruksa Medresesi'nin dördüncü sınıfına kaydoldu. Altıncı sınıftayken medreseler kapatılınca (1924) bir müddet daha Dursun Feyzi Efendi'den tefsir, akaid ve fıkıh okuduktan sonra İstanbul'a giderek Hâfız Ahmed Şükrü ve yeğeni Hâfız İsmâil Hakkı Bayrî'den aşere ve takrîb , Varnalızâde Hâfız Ahmed Hamdî'den de İbnü'l-Cezerî'nin Tayyibetü'n-Neşr'ini okudu.