İktisadın temellerini Adam Smith’ten önce İbn Haldun attı
Dünya üzerinde iktisadın temellerini Adam Smith'in attığı bilinir. Kaleme aldığı Ulusların Zenginliği adlı eseri, ekonomi alanında bir başucu kaynağıdır ve ünlü filozof, literatüre kazandırdığı görüş ve kavramlarla "ekonominin babası" olarak anılır. Ancak onun savunduğu teorileri kendisinden 4 asır önce İslam uygarlığında yaşayan bir alim dile getirmiştir: İbn Haldun. Refahın kaynağının emek olduğunu belirten İbn Haldun, iktisadın psikoloji ile etkileşimine de dikkat çekmiş; emeğin ahlak ve karakter üzerindeki etkisine ışık tutmuştur.
Giriş Tarihi: 18.08.2020
09:38
İKTİSAT İNSANLARIN BİR ARADA YAŞAMASININ İLK SEBEBİYDİ
İbn Haldun, insanların bir araya gelerek cemiyetler halinde yaşamalarına yol açan iki faktörden birinin iktisadî, diğerinin emniyetle ilgili hususlar olduğunu ileri sürer.
İhtiyaç duydukları mal ve hizmetleri, asgari ölçüler içinde de olsa bir araya gelerek yardımlaştıkları takdirde karşılayabilmeleri, ayrıca bu şekilde iş bölümüne gittikleri zaman ürettikleri mal miktarının tek tek üretmelerine kıyasla çok daha fazla olması, insanları toplu halde yaşamaya zorlayan faktörlerin ilkidir. Diğeri ise korunma ihtiyacıdır.
İKTİSADİ FAALİYETLERİ PSİKOLOJİ İLE İLİŞKİSİNİ ELE ALDI
Psikolojik kişisel faktörlerin iktisadi faaliyetler ve genel olarak ekonomik gelişme üzerindeki etkilerini inceleyen İbn Haldun, aynı zamanda iktisadi faaliyet ve yaşam biçimlerinin kişiler üzerindeki psikolojik etkileri ve karakter üzerinde yaptığı değişiklikleri de ele almıştı.
İktisadi faaliyetler ile psikolojik yapılar ve kişilik özelliklerini karşılıklı ilişki içinde ele almıştı. Ucuz alıp pahalı satmaya çalışma şeklinde özetlenebilecek bir ticaretin, kaba çıkar ilişkilerine dayalı bir geçim ve hayat tarzının kişinin karakteri ve ahlâkı üzerinde olumsuz etkiler yapacağına dikkat çekmişti.
HER TÜRLÜ KAZANÇ EMEK İLE ELDE EDİLEBİLİR
İbn Haldun'a göre her türlü kazanç ve mal ancak emek sarf ederek elde edilebilir. İnsanın tabii kaynaklardan, tabiatta kendi kendine yetişen nimetlerden istifade edebilmesi, onları kendi mülkiyetine geçirebilmesi için mutlaka emek sarf etmesi gerekir.
Bütün zenginlikler o ülkedeki üretken insanların emeklerinin, çalışmalarının sonucundan başka bir şey değildir. Esas itibariyle insan için çalışmaktan başka bir geçim ve kazanç yolu yoktur.
İbn Haldun'un Mukaddime eserine göre devletlerin bekası
REFAHIN KAYNAĞI EMEK, ÇALIŞMA VE ÜRETİMDİR
Üretilen her değer, tabiatla insan emeğinin bir araya gelmesinin sonucudur. Ancak çok defa bu husus gözden kaçırılarak bu unsurlardan biri ön plana çıkarılıp diğeri ihmal edilir. Örneğin ticarette kazancın tamamının sermayeye atfedilmesi doğru değildir, emeğin payını da ihmal etmemek gerekir.
Hububat üretiminde, özellikle verimli topraklarda ve fazla emek harcanmadan tarım yapılan yerlerde de emeğin üretimdeki yerinin ihmal edildiği görülür. Çünkü medeniyetin, mâmurluğun, refahın kaynağı emek, çalışma ve üretimdir.
İNSANI DİĞER CANLILARDAN AYIRAN İKİ KABİLİYET
İbn Haldun, fizikî olarak kendisinden çok daha güçlü hayvanlar karşısında savunmasız ve çaresiz olan insanoğlunun, hayat mücadelesinde ancak sahip olduğu iki kabiliyeti kullanarak kendini koruyabileceği ve hatta diğer canlılara üstün gelebileceğini söyler. Bunlardan biri akıl ve düşünme kabiliyeti, diğeri de eldir.
Düşünce kabiliyetiyle birleşen el zanaatlardaki maharetin kaynağıdır. İnsanların çeşitli üretim faaliyetlerindeki etkinliklerini arttıran üretim araçlarını ve insanlara hayvanlarla baş edebilme imkânı veren silâhları yapan da aynı eldir.