İslam medeniyetinin deklanşörü: Peter Sanders
Peter Sanders, İslam dünyasının önde gelen fotoğrafçısıdır. 45 yılı aşkın süredir samimiyet, merhamet ve sevecenlik dolu geleneksel medeniyetleri fotoğrafladı. Çalışmaları Müslümanlar için ilham kaynağı oldu. Dünyanın en etkili 500 Müslümanından biri olarak seçilen Sanders, beş yıl boyunca Prens Charles'a ait olan MOSAIC derneğinin mütevelli heyetinde görev aldı. 2013 yılında Moda ve İslami Sanat ödülü Dubai Emirliği Başkanı Muhammed bin Raşid el-Mektum tarafından kendisine takdim edildi. 2019 yılında da İstanbul'da yaptığı Barışa Manevi Bir Yolculuk (An Odyssey Of Peace) adlı bir fotoğraf sergisi düzenledi. Gelin, İslam medeniyetinin önemli deklanşörü Peter Sanders'in hayatına yakından bakalım.
Giriş Tarihi: 14.10.2022
09:11
Güncelleme Tarihi: 14.10.2022
11:18
Hakikat arayışının sonunda İslam ile şereflendi
🔹 Fotoğraf çekmeye, Hindistan ve Arap coğrafyalarında devam etti. Onun İslam coğrafyalarına yaptığı seyahatler manevi uyanışını sağladı . Ardından Müslüman dünyasını keşfe çıktı.
🔹 Sanders'in inancı ve mesleği, manevi gelişiminin parçası oldu. İngiltere'ye dönünce İslam'la şereflenerek "Abd al-Adheem" adını aldı.
↪ Elinde kamerasıyla çıktığı hakikat arayışı yolculuğunun son menzili Kâbe'de nihayete erdi .
Kutsal şehirleri fotoğrafladı
🔹 1971'de hac vazifesini yerine getirmek amacıyla Mekke'ye gitti. Vecibelerini yerine getirirken hacıları fotoğraflama şansı buldu.
🔹 Hâlihazırda kutsal şehirleri fotoğraflayan iki Batılı fotoğrafçı vardı: Holandalı Hurgonje ve National Georaphic'ten Thomas Abercrombie. Buna rağmen onun nadide fotoğrafları Sunday Times ve The Observer olmak üzere birçok büyük dergide yayımlandı.
Hacı adaylarını fotoğraflamak için özel izin aldı
*Peter Sanders'ın fotoğraf arşivinden
🔹 1971'de hac görevini yerine getirirken kutsal toprakları ve diğer hacı adaylarını fotoğraflamak istedi. Fakat hiçbir Suudi yetkili, bu İngiliz adama izin verme sorumluluğunu almak istemedi. İcazet için Cidde ve Mekke'deki devlet dairelerine giderek kendine izin verebilecek bir yetkiliye ulaşmaya çalıştı. Sonra Süleyman adında bir hükümet çalışanı ile karşılaştı.
🔹 Mutabakatlarını güven üzerine kurduktan sonra Sanders'e kutsal toprakları fotoğraflaması için özel izin verildi. Bu yetkili ayrıca, Sanders'e eşlik etmesi ve onu koruması için yanına bir asker de verdi. Bu karar onu bir hayli şaşırtmıştı. Çünkü bir Batılının hac fotoğraflarını çekmesini eşsiz bulurdu.
↪ Sanders dronların henüz hayatımıza girmediği o günlerde kaliteli fotoğraflar çekmeyi başardı. O, bu başarısının Allah'ın bir armağanı olduğunu ve ilhamın Cenab-ı Hak'tan geldiğini söylerdi.
Kamera lensinin odağını değiştirdi
*Peter Sanders'ın fotoğraf arşivinden
🔹 İngiltere merkezli the Religion of Islam topluluğunun deyimiyle Sanders müzik dünyasının idollerini fotoğraflarken kamera lensinin odağını değiştirdi.
↪ İslam dünyasına yaptığı yolculuklarda kendisine ne yaptığını sorduklarında işini kolayca açıklayabilmek için Arapçada kabaca ressam anlamına gelen "musaavir" kelimesini kullanırdı. Sonradan bu kelimenin Allah'ın Esmâ-i Hüsnâsından biri olduğunu, "yarattığı her mahlûkata ayrı bir şekil, görünüş ve özellik veren" anlamına geldiğini öğrendi. Bundan sonra kendini "abdu'l-musavvir" yani Allah'ın ressam kulu olarak gördü.
“Bunları birer işaret kabul ettim”
🔹 70'lerin sonuna doğru içe dönmeye başlayan Sanders, bu dönüşümünü şöyle anlatırdı:
↪ "Müzik endüstrisinin önde gelen isimlerini fotoğraflıyordum. Fotoğrafçılığım hayatımın bir uzantısıydı. Kendimi ve yaşadığım dünyayı tanımamı sağladı. Bir anı kovalamak, uçan bir kuşu yakalamak gibiydi. Ama zamanla bu faaliyetim bana monoton gelmeye başladı. Bunun üzerine manevi bir arayışa girdim. Ardından Hindistan'a gitmeye karar verdim. Toparlandım ve yola çıktım. Kendime bir kılavuz aradım. Sonunda Müslüman bir Hindu'ya rastladım. Onunla yaklaşık altı ay zaman geçirdim. Sonra tekrar İngiltere'ye döndüm. Arkadaşlarımın bir kısmının Müslüman olduğunu öğrendim. Öte yandan diğer arkadaşlarım alkol ve uyuşturucunun esiri olmaya devam ediyordu. Sanki Allah, bana iki yol göstermiş ve seçimimle kaderimi tayin etme fırsatı vermişti. O zamanlar İslam'a dair herhangi bir donanıma sahip değildim. Hayallerim vardı ama başıma farklı işler geldi. Bunları birer işaret kabul ettim. Pek bir bilgim olmadan Müslüman olmaya karar verdim. 24 yaşındaydım. İslam'ın nuru kalbime intikal edeli daha üç ay olmuştu ki hacca gitmeye niyetlendim. Param yoktu ama niyetimde samimiydim. Bir süre sonra ihtiyar Müslüman öğretmenimin verdiği bilet sayesinde hacca gittim. Kâbe yolundayken öğretmenimin vefat ettiğini öğrendim."