Muhammed Ali 74 yıla neler sığdırdı?
Babadan hediye kırmızı bisikletin kaybolmasıyla başladı asıl öykü… Uçak korkusundan paraşütü sırtında yolculuk yaptı. Malcolm X ile Müslümanlığı tanıdı. Ona sarılan ilk beyaz bir Türk idi. Hastalığını sakladı ve ringlerden inmedi. Olimpiyat ateşini yakarken titreyen elleri, artık yardıma ihtiyacı olduğunu açığa çıkarmıştı. İslamiyet için, insanlık için uğraştıkça başarıları yok edildi. Ancak o bildiği yoldan hiç şaşmadı. İşte, ölümünün üçüncü yıl dönümünde Muhammed Ali'den kalanlar...
Giriş Tarihi: 04.06.2019
17:35
Güncelleme Tarihi: 04.06.2019
19:08
1970'te, nihayet temyiz davasını kazandı ve boksa döndü. Bu seferki "Asrın Maçı" diye adlandırılıyordu. 1971'de, ringde Muhammed Ali'nin karşısında Joe Frazier vardı ve Muhammed Ali, profesyonel boks kariyerinde ilk kez bir maçı kaybetti. Zorunlu olarak verdiği 3 yılı aşkın süre, belli ki onu her anlamda yormuştu. Üstelik böylesine önemli bir maça çıkmadan uzunca bir aradan sonra sadece 2 maç yapmıştı. Uzmanların görüşüne göre böyle bir maça hazır değildi.
Sonra Ken Norton ile karşılaşması için ringdeydi. Ancak bu kez de çenesi kırılmış ve yenilmişti. Artık kariyerinin bittiği düşünmeye başlanmıştı. Ama o kendine inanıyordu. Vazgeçmeyecekti. Üstelik en yakınındakiler de bunun geçici bir şey olduğunun farkındaydı. Belki de sadece kendisi ve ona inanan bu küçük topluluk için şampiyon olmalıydı. Bundan sonraki maçlarda unvan için rakip olan tüm boksörleri art arda yendi.
Londra'da bir unvan maçına gidiyordu Muhammed Ali. Rakibi ise, Henry Cooper'di. Kraliçe Elizabeth, maçtan önce Cooper'i saraya davet etmiş, ancak Muhammed Ali'yi kabul etmemişti.
İslam Enstitüsü, Nevzat Yalçıntaş'tan Londra'da, Muhammed Ali'ye eşlik etmesini istemişti. Muhammed'i aradı, ondan otelin adresini aradı. Yalçıntaş, günlerden Pazartesi, saat 10.00'da, otelin lobisine vardığında Muhammed, diğer boksörlerle birlikte oradaydı. Kardeşi Rahman da yanındaydı. Kendisini Muhammed'e telefonda tarif etmiş; karşı bir tarife gerek duymamıştı. Muhammed Ali'yi görür görmez tanıyacağından emindi.
Muhammed Ali de lobide Yalçıntaş'ı fark etti ve ona doğru yürümeye başladı. Sonra sıradan bir şey oldu. Tüm dünya için koşulsuz sevginin simgesi olması gerekecek kadar sıradan ve sevgi dolu bir andı. Muhammed Ali, Yalçıntaş'ın selamına karşılık "Aleykümselam" dedi, önce tokalaştılar ve sonra da sarıldılar. Muhammed Ali, ağlamaya başlamıştı.