Neşet Ertaş kimdir? Neşet Ertaş'ın hayatı
Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş, bu dünyadan göçeli tam 9 yıl oldu. 74 yıllık ömrü boyunca, yüreğinin derinliklerinde hissetmediği, sızısını gönlünde duymadığı hiçbir duyguyu ne anlattı, ne yazdı, ne de çalıp söyledi. Ondan geriye "Gönül Dağı"nda bir "Garip Bülbül" kaldı. Neşet Baba türküleri öksüz, bozlakları yetim bıraktı… "Bozkırın Tezenesi" olarak tanınan Neşet Ertaş kimdir? Onun türkülerle özdeşleşen yaşamını sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 25.09.2019
09:31
Güncelleme Tarihi: 27.09.2023
15:37
İSMİ DUYULMAYA BAŞLADIĞINDA YAŞI 14'TÜ
Sadece çok iyi bağlama çalıp çok güzel okuyan bir sanatçı değil; aynı zamanda hiç kimsenin bilmediği, duymadığı yeni türkülerin farklı bir üslup ve yorumla icracısı haline geldi.
Çok küçük yaşlarda söz ve müziği kendisine ait türküler de çalıp okumaya başladı.
1950'li yılların başlarında TRT Ankara Radyosu'nda canlı olarak yayınlanan, Muzaffer Sarısözen'in yönettiği "Yurttan Sesler" programında, "Geleli gülmedim ben bu cihana" adlı bozlağı solo çalıp okuduğunda yaşı sadece 14'tü.
Neşet Ertaş'ın ismi o günden sonra ülke genelinde duyuldu.
1970'li yılların ortalarına kadar devam eden yirmi yılı aşkın süre boyunca, on beş günde bir "misafir mahallî sanatçı" sıfatıyla Ankara Radyosu'na çağrılarak on beşer dakikalık solo bantlar yaptı.
"NEDEN GARİP GARİP ÖTERSİN BÜLBÜL?"
İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde geçen sıkıntılı yılların ardından ilk taş plağını, 1957'de İstanbul'da Kadri Şençalar'ın sahibi olduğu Şençalar Plak adına doldurduğunda 19 yaşındaydı.
Okuduğu eser babasına ait, "Neden garip garip ötersin bülbül / Yoksa sen de bahtı karalı mısın?" sözleriyle başlayan bozlaktı.
İki yıl süren İstanbul macerasından ve askerliğini tamamladıktan sonra Ankara'da bir hemşerisine ait Kazablanka Gazinosu'nda çalışmaya başladı. Leyla isimli bir kızla tanışarak evlendi. Bu evliliğine karşı çıkması nedeniyle babasıyla bir süre küskünlük yaşayan Ertaş'ın eşinden üç çocuğu dünyaya geldi.
1960'lı yıllardan itibaren farklı türlere mensup müzisyen ve oyuncuların da yer aldığı konser turnelerinde ve ardından tek başına çıktığı konser organizasyonlarında Türkiye'nin bütün şehirlerini ve pek çok ilçesini dolaştı.
Neşet Ertaş'ın "Yalan Dünya" adlı türküsünü dinlemek için tıklayın.
FELCİN ARDINDAN 25 YIL SÜREN GURBET
Neşet Ertaş, 1976'da Ankara'da sahnede iken ani bir felç geçirdi.
Hacettepe Hastanesi'nde iki yıl uygulanan fizik tedaviden bir sonuç alınamayınca, Almanya'da işçi olarak çalışan ağabeyi Necati Ertaş'ın yanına gitti. Tedavi iki ayda sonuç verince, üç çocuğunu da Almanya'ya getirterek sanat hayatını Almanya'da devam ettirmeye karar verdi.
Böylece 1979-2003 yılları arasında, aralıksız 25 yıl sürecek olan gurbet hayatı başladı.
OKUDUĞU TÜRKÜLERİN SAYISI BİLİNMİYOR
Almanya başta olmak üzere, Türk işçilerinin yoğun biçimde yaşadığı Avrupa ülkelerinin hemen bütün şehirlerinde çok sayıda konser verdi. Türk işçilerinin düğünlerine katıldı.
Türkiye'de iken çıkardığı 33'lük ve 100'den fazla 45'lik plağa Almanya'da doldurduğu 20 civarında kaset eklendi. CD olarak çıkan albümlerinin sayısı 25 civarındadır.
Bugüne kadar plak, kaset ve CD'lere okuduğu türkülerin kesin sayısı bilinmediği gibi, bu türkülerin kaçının kendisine ait olduğunun bir dökümü de henüz yapılmadı.
Neşet Ertaş, Garip, Kul Garip, Garip Bülbül mahlaslarını kullanarak, halk ozanlığı geleneğinin çağımızdaki en önemli temsilcilerinden oldu.
Neşet Ertaş'ın " Cahildim dünyanın rengine kandım" adlı türküsünü dinlemek için tıklayın.
"BEN MİLLETİMİN SANATÇISIYIM!"
500 civarında olduğu tahmin edilen yayımlanmış türkü kayıtlarının yüzde 85'inin söz ve müziği kendisine aittir.
Diğerlerinin önemli bir bölümü, babası Muharrem Ertaş'tan kalanlarla söz ve müziği anonim olan çoğu Orta Anadolu yöresine ait çeşitli türküler, bozlaklar, oyun havaları ve halay ezgileridir.
2006 yılında kendisine "TBMM Üstün Hizmet ödülü" , 2009 yılında UNESCO tarafından "Yaşayan İnsan Hazinesi Ödülü" , 2011 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından fahri doktora pâyesi verildi.
2002'de verilmek istenen devlet sanatçılığı unvanını, "Ben milletimin, bu halkın sanatçısıyım; devletin sanatçısı olmayı doğru bulmuyorum" diyerek kabul etmedi.
25 Eylül 2012'de vefat eden Neşet Ertaş, vasiyeti üzerine Kırşehir'in Bağbaşı mahallesinde bulunan babasının mezarının ayakucuna defnedildi.