Osmanlı'nın mizah ustası İncili Çavuş
İncili Çavuş, Osmanlı döneminde yaşayan hikmetli mizah kültürünün önemli simalarından biriydi. Hazır cevap, hoş sohbet ve nüktedan kişiliğiyle hem saray ve çevresinde hem de halk kesiminde oldukça sevilen bir şahsiyetti. Halkın beklenti ve isteklerini padişaha fıkralarıyla ileten İncili Çavuş, kimi zaman devlet adamlarını hatta padişahı dahi nükteye bulanmış iğneleyici sözleriyle eleştirdi. İşte fıkralarında toplumsal ve insani değerlere yer veren İncili Çavuş'un hayatına ve mizahi yönüne dair detaylar...
Giriş Tarihi: 22.07.2020
09:10
Güncelleme Tarihi: 21.06.2021
09:31
NÜKTELERİNDEN DEVLET ADAMLARI DA NASİBİNİ ALDI
Padişahın kendisini çok sevmesi ve müsamahalı davranması, İncili'yi nüktedan bir dile daha çok yakınlaştırıyordu. Halkın isteklerini ve beklentilerini de hiç çekinmeden padişaha yine bu nüktedan kişiliğiyle sunuyordu.
İncili'nin nüktedanlığı her zaman güldüren cinsten değildi. Birçok devlet adamı onun nükteye bulanmış iğneleyici sözlerinden de nasibini aldı.
Çavuş'a "İncili" denilmesi hususunda farklı görüşler vardır. "İncili" lakabının, "müjde getirici" anlamında kullanılmasından yahut bir ok yarışındaki başarısı üzerine padişah tarafından çavuşluk rütbesi verilmesi ve kavuğuna inci takılmasından ya da bıyıklarına inci takarak tâlime çıkmasından kaynaklandığı şeklinde değişik rivayetler vardır.
İNCİLİ ÇAVUŞ'UN NÜKTEDAN KİŞİLİĞİ
İncili Çavuş fıkralarının odak noktasını genel olarak sarayda ve saray çevresinde bulunan çok renkli tiplerden oluşan insanlar, bu insanların toplum hayatındaki tutum ve davranışları meydana getirdi.
Onu diğer musahiplerden ayıran ve fıkralarıyla yaşamasını sağlayan en önemli husus bu fıkralarda toplumsal ve insani değerlerin yer almasıdır.
Böylece halk İncili Çavuş'u saray ve çevresini eleştirmek ve gülünç hale getirmek için iyi bir temsilci olarak benimsemiş, bu çevre hakkındaki duygu ve düşüncelerini dile getirmekte onu vasıta kılmıştı. İncili Çavuş padişahın yakını olarak gördüğü her aksaklığı alaya almış, hatta zaman zaman padişah bile onun güldürücü ve iğneleyici sözlerine hedef olmuştur. İncili Çavuş'un kalıcılığını sağlayan da halkın onu benimseme ve sahiplenme duygusudur.
FIKRALARININ EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ "HİKAYE" NİTELİĞİNDE OLMASI
İncili Çavuş fıkralarının en dikkat çekici yönü hikâye niteliğinde olmasıydı. Metinlerin büyük bir kısmı fıkra ölçülerini aşarak hikâyeye yaklaşmaktaydı. Güldürücü ve nükteli fıkraların özelliklerinden olan kısa fakat yoğun tahkiye tekniği İncili Çavuş fıkralarının büyük bir kısmında yoktur.
Bu yönüyle ele alındığında onların henüz tam bir anlatma kalıbına oturtulamadığı, dolayısıyla fıkra karakteri kazanamadığı söylenebilir. Bu durumu fıkraların sözlü gelenekte dar bir alanda dolaşmasına, yani Nasreddin Hoca fıkraları gibi geniş bir yaşama alanına sahip olmamasına bağlayan araştırmacılar da vardır.
Esasen 19. yüzyıl meddahlarının en çok söyledikleri hikâyeler arasında İncili Çavuş fıkralarının yer aldığı bilinmektedir. Bundan dolayı bir kısım araştırmacılar İncili Çavuş'u meddah olarak kabul etmektedir . Anadolu'dan bazı çizgiler taşımakla birlikte İncili Çavuş fıkraları daha çok 18. yüzyıl İstanbul'unun Balat'tan Boğaziçi'ne kadar uzanan dekorunu ve bu dekor içinde yer alan çeşitli tipleri yansıtır.
İncili Çavuş'un nerede ve zamana vefat ettiği tam olarak bilinmemektedir. Kabri ise Edirnekapı Mezarlığı 'ndadır.