Arama

Son Hezarfen: Necmeddin Okyay

Mehmed Necmeddin Okyay, Hüsn-i hattan ebruya, mücellitlikten kemankeşliğe kadar pek çok alanda verdiği eserlerle tanınmasından dolayı "hezarfen" sıfatıyla anıldı. 93 yıllık ömrünün uzun bir bölümünü dört dönümlük bir arazinin içindeki ahşap bir evde geçirdi. Yaşamıyla geleceğe rehber; milli ve manevi değerlerine sahip çıkan bir neslin yetişmesi için örnek isimlerden oldu. Hem çok iyi bir hattat hem ekol sahibi hem de bir gül sevdalısıydı. Okyay, Osmanlı'dan günümüze geleneksel sanatlarımızın naklinde bir mücadele adamı olarak hafızalarımızdaki yerini aldı. Bugün hat sanatımızın bulunduğu noktada emeğinin, çok yönlülüğünün önemli yeri vardır.

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Nuruosmaniye Medresesi'nde sülüs ve nesih yazılarını öğrendi. Ebruyu öğrendi. Yalnız ebruculuğu değil, kağıt cilalama sanatı olan, kağıt terbiyesini de öğrendi. Merakından dolayı ince marangozluğa da başladı. Talik, sülüs, nesih yazılarında hocalarından icazet aldı.

◾ Hayatı boyunca talik yazıyı ön planda tuttu. Sülüs de yazdı. Kendi imkanları ile müzayedelere katılıp, eser topladı. Bu şekilde kendine hususi koleksiyon edinmişti. Hem hattat hem de ebrucu olduğu için 'yazılı ebru' diye bir buluşu vardı. Okçuluk sporuyla da yakından ilgilendi, klasik okçuluğun günümüze aktarımında önemli bir görev üstlendi.

Sultan III. Ahmed'in hatları

  • 3
  • 12
Son Hezarfen: Necmeddin Okyay
Son Hezarfen: Necmeddin Okyay

◾ 1907'de babası vefat edince Yeni Vâlide Camii'nin ikinci imamı olarak tayin edildi. 1947 yılına kadar sürdürdü. Sanatın neredeyse bütün dallarıyla meşgul olan Necmeddin Okyay, aynı zamanda şiirle de ilgilendi. Aruz vezni ile yazdığı şiirleri, şairler tarafından takdir edildi.

(x)1 bilgi: Okyay, İstanbul'un kuşatmadan kurtuluşu esnasında düşman zırhlıları İstanbul Boğazı'nı terk ederken, Üsküdar'daki evinin bahçesinden boğazda olup biteni görür ve hemen talik yazıyla 'Gel keyfim gel' yazar. Düşman askerlerinin gidişini 'Gel keyfim gel'e bakarak, kahve içerek kutlar.

◾ İlim öğrenme hususunda çok çalışkan olan Okyay, ebru sanatının yanında is mürekkebi imalini ve kemankeşliği öğrendi. Kabza (okçuluk icâzeti) alabilmek için çok çaba gösterdi. Cumhuriyet devrinde Okspor isimli kulübü kurmak ve 1934'de çıkarılan soyadı kanununda kendisine Okyay'ı seçmekle bu spordan hiçbir zamân kopmadığını gösterdi.

Öğrencisi Prof. Uğur Derman hocası hakkında şöyle der:

"Necmeddin Bey, Ethem Efendi'den kadim ebru sanatının inceliklerini öğrenmeye başlar. Necmeddin Bey, maalesef hocasıyla çok uzun süreler teşrik-i mesai içerisinde olamamıştır. Talebeliğe başladıktan 8 ay sonra hocası vefat etmiştir. 8 ay gibi kısa bir sürede ebru öğrenilemez. Necmeddin Bey, çok çalışır, hocasının anlattıklarını özümseyerek günlerce ebru teknesinin başından kalkmaz. Hoca, kağıt aharlamayı ve ince marangozluğu da İbrahim Ethem Efendi'den öğrenmiştir."

Ahar nedir?

Hat, tezhip ve minyatür sanatlarında kullanılan kağıt üzerine sürülen koruyucu tabakadır. Bu işe de kağıdı aharlamak, aharlanan kağıda da aharlı kağıt denir. Aslen Türkçe olan ahar kelimesi aktan türemiştir. "Düzgün bir şekilde perdahlama, perdaht kolası" manasına gelir.

Prof. Uğur Derman'dan hat sanatına dair bilgiler

◾ Okyay'ın ebru kağıdı ile buluşmasıyla kâğıt boyama ve âharlama usullerini öğrenmesi hızlı şekilde gerçekleşti. Binlerce medeniyeti bünyesinde barındıran, en nadide eserlerin ev sahibi olan kağıtlar, Okyay gibi birbirinden maharetli ustaların elinde birer reçeteye dönüştü.

📌 Bir Bilgi

Bugün sıradan bir ürün olarak görülen kağıt, aslında çağdaş medeniyetin kilometre taşlarından biri. 8'inci asırdan itibaren Çin'den Bağdat'a, oradan ise tüm İslam coğrafyasına yayılan kağıt üretimi, bilginin aktarılmasında en büyük kolaylığı sağladı. Müslümanlar, kağıt üretiminde yepyeni teknikler gerçekleştirdiler, farklı hammaddelerle çok çeşitli kağıtlar ürettiler. Onlardan biri olan "Türk kağıdı" tekniği, günümüzde tüm dünyada kaliteli yazı kağıtlarında ve kitaplarda hala kullanılıyor.

◾ Necmeddin Okyay her anını dolu dolu geçiren, bütün nefeslerini sanata adamış bir sanatkardı. Fikriyat yazarımız aynı zamanda da Okyay'ın öğrencisi olan Prof. Uğur Derman, hocasının sanatkarlığını şöyle ifade ediyor:

"O dönemlerde medresenin Müdürü olan Arif Hikmet Bey, Üsküdar'da Necmeddin Efendi'nin yazılarını görerek 'Necmeddin'i bana gönderin, yazı hocası yapayım' der. Sülüste Reisülhattatin Hacı Kamil Akdik'e, celi ve tuğra sanatında da Tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer'e talebe olmuştur. Necmeddin Bey'in Medresetü'l-Hattatin'e hoca olması bu tarihten bir yıl sonrasına tevafuk eder. Necmeddin Bey, hat bölümünde olmasa da ebru sınıfında hocalığa başlar. Böylelikte bir müessesede hem talebe hem de hoca olarak bulunmuş olur."

📌 Bir Bilgi

Necmeddin Okyay 1918'de hat sınıfından mezun olduktan sonra 1924'te medreselerin kapatılmasıyla Medresetü'l Hattatin'in de kapılarına kilit vuruldu.

Hüsn-i hat nedir? Bir hattat nasıl yetişir?

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN