Arama

ABD, 11 Eylül'de 'saldırıya' mı uğradı?

Bundan tam 17 yıl önce bugün, dünya için bir dönüm noktası sayılacak, yeni bir olaya daha şahitlik ettik. "Süper güç" ABD, New York'un sembol binalarından olan İkiz Kulelerin yerle bir olmasıyla sarsılıyordu. Canlı yayınlarda uçakların kulelere çarpma anı tekrar tekrar gösteriliyor; dönemin ABD başkanı Bush, bu saldırıları "medeniyetler çatışması" olarak nitelendiriyordu. 11 Eylül saldırılarını gerekçe gösteren ABD, tüm siyasetini "teröre karşı mücadele" kılıfıyla şekillendirecek, böylece işgallerini meşrulaştıracaktı. Müslüman coğrafyalarını kana bulayan ve dünyayı "İslamofobi" kavramıyla tanıştıran ABD, gerçekte "saldırıya" mı uğradı?

  • 7
  • 16
KULELERE ÇARPAN CİSİMLER YOLCU UÇAĞI MIYDI?
KULELERE ÇARPAN CİSİMLER YOLCU UÇAĞI MIYDI?

En dikkat çekici iddia ise, kulelere çarpan cisimlerin gerçekte "yolcu uçağı" olmadığı yönünde. Olay anında çekilen görüntülerde, Güney Kuleye çarpan uçağın camları gözükmüyordu. Uzmanlar, bu uçağın orduda kullanılan Boeing 767 tipi yakıt ikmal uçağı olduğunu ve içinde yolcu olmadığını belirtiyor.

Pentagon'a gerçekleştirilen saldırıda da hasarın yayıldığı alan, bir uçak çarpması için oldukça küçük. Uzmanlara göre, sıkı güvenlik önlemleriyle korunan Pentagon'a Boeing 757 çarpmadı; bir füze, küçük bir uçak ya da insansız uçak çarptı. Ortalıkta bulunan uçak enkazı olarak gösterilen parçalar ise, tamamen düzmece.

O anları izlemek için tıklayın.

  • 8
  • 16
TERÖRİSTLERİN PASAPORTU NASIL SAĞLAM KALABİLDİ?
TERÖRİSTLERİN PASAPORTU NASIL SAĞLAM KALABİLDİ?

O günlere dair bir başka ilginç detay ise, 11 Eylül saldırısını gerçekleştirdiği iddia edilen "teröristlerin", o yıkımdan ve ateşten zarar görmeyen, olay yerinde birkaç gün sonra bulunan pasaportlarıydı.

Devasa büyüklükteki İkiz Kulelerin yerle bir olduğu, tonlarca çeliğin ve uçak motorlarının eridiği bir saldırıda, uçağı ele geçiren Mohammed Atta'nın pasaportu sapasağlam bir şekilde olay yerinde bulunmuştu.

Detaylı bilgiye ulaşmak için tıklayın.

  • 9
  • 16
11 EYLÜL’Ü 6 YIL ÖNCEDEN ‘TAHMİN’ EDEN NETANYAHU…
11 EYLÜL’Ü 6 YIL ÖNCEDEN ‘TAHMİN’ EDEN NETANYAHU…

Dikkat çeken bir başka detay, İsrail devlet başkanı Binyamin Netanyahu'nun 11 Eylül hakkında yaptığı açıklamalardı.

11 Eylül'den iki gün sonra canlı yayına bağlanan Netanyahu, kulelere "350 ton konvansiyonel bomba" ile saldırıldığını söylemişti. Netanyahu, "Biliyorsunuz 1995'te 'Terörizmle savaş' adlı bir kitap yazdım. Orada şunu söyledim, eğer İslami terörün yükselişini durdurmazsak, göreceğimiz bir sonraki şey bir araba bombası değil, bir nükleer bomba olacak. Şimdi bu saldırı nükleer bomba değildi, 350 ton konvansiyonel bombaydı ama eminim beklemiyordunuz ve kimse bizi dinlemedi" şeklinde konuşmuştu.

Netanyahu'nun dikkat çeken o açıklamasını izlemek için tıklayın.

Netanyahu katıldığı bir başka televizyon programında ise, sorulan soruya karşılık "Batı, gerçekten İslami terörü anlamıyor. 1995 yılında bir kitap yazdım ve dedim ki; eğer Batı, İslami terörün doğasında intihar saldırıları olduğunu anlamazsa göreceğin bir sonraki şey, İslami terörün Dünya Ticaret Merkezi'ni yıkması olacak" şeklinde açıklamada bulunmuştu.

Netanyahu, daha sonra bu konuşmaların, ABD kamuoyunu "İslami terörle savaş"a ikna etmek için yapıldığını itiraf etti. İsrail, o gün olduğu gibi bugün de, ABD'yi kendi silahlı gücü gibi kullanmaya devam ediyor.

İsrail Başkanının kamuoyunu etkilemek için yaptığı açıklamayı izlemek için tıklayın.

  • 10
  • 16
BUSH YÖNETİMİNİN AKIL HOCASI: BERNARD LEWIS
BUSH YÖNETİMİNİN AKIL HOCASI: BERNARD LEWIS

Geçtiğimiz aylarda yaşamını yitiren ünlü tarihçi Bernard Lewis, saldırıların gerçekleştiği dönemde George W. Bush'un danışmanlığını yapıyordu. Yeni yüzyılın başlangıcında, ABD'nin Ortadoğu projeleri üzerinde belirleyici olan da oydu.

11 Eylül'de gerçekleşen saldırıyla, o dönemde başkanlık görevi yapan Bush'un Ortadoğu'yu kana bulama süreci fiili olarak başlamıştı.

Saldırının ardından ABD, "Demokratikleşme, özgürleşme gibi kavramların Ortadoğu'da da olması gerektiği" söylemlerinin arkasına sığınarak, temeldeki amacı olan petrol kaynaklarına doğrudan ulaşmanın kapısını açmıştı.

ABD'nin o dönem Ortadoğu üzerindeki hedefleri beş madde ile sıralanmıştı. O maddelere göre, ABD; bölgedeki müttefiki İsrail'in güvenliğini sağlayacak; kitle imha silahlarının dağılımını önleyecek; enerji akışını Batı'ya düzgün bir şekilde aktaracak; terörizme karşı mücadele edecek ve bölgede herhangi bir egemen gücün olmasını engelleyecekti.

  • 11
  • 16
ORTADOĞU’YU KANA BULAYAN SÜRECİN BAŞLANGICI
ORTADOĞU’YU KANA BULAYAN SÜRECİN BAŞLANGICI

Ancak ABD'nin bu hedefleri, görüldüğü kadar masum olmayacaktı. Bu hedefler, "demokrasi"den çok daha ötesini barındırıyordu ve belirlenen bu yolun rotası çok daha önceki yıllarda çizilmişti.

ABD, uygulamaya koyacağı "Büyük Ortadoğu Projesi" ile enerjisinin yüzde 90'ını karşıladığı Ortadoğu'dan kaynak akışını sürdürecek ve kendisiyle "iyi geçinmeyen" her ülkeyi karıştırarak, kontrolü altına alacaktı.

ABD'nin taleplerine boyun eğmek istemeyen Irak'taki Saddam rejimi; İran ve Suriye'nin kitle imha silahı yapmaları, ABD'nin önüne taş koyan en önemli engellerdi ve bu nedenle ilk hedef de bu coğrafya olacaktı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN