Arama
Avrupa'nın görülmeye değer kasabaları
Her biri birbirinden farklı mimarisi, dokusu ve aurası ile ziyaretçilerini hayran bırakıyor!
İçlerinden en az birini yaz rotanıza eklemek isteyeceğiniz Avrupa kasabalarını siz Fikriyat okuyucuları için derledik.
Minimal bir yaşam tarzını benimseyen biriyseniz, Overijssel ilinde bulunan bu pastoral Hollanda kasabası tam hayallerinize göre bir yerleşim yeri.
Eski bir kanal ağıyla birbirine bağlanan ve her ev için küçük özel adalar oluşturan yollara sahip bölgede erişim, su ya da pitoresk ahşap kemer köprülerinin üzerinden yürüyerek sağlanıyor.
M.S.1230 civarında Kasaba, Akdeniz bölgesinden bir grup kaçak tarafından kuruldu ve 1958 yılında Hollandalı "Fanfare" filminde yer almasıyla uluslararası bir üne kavuştu.
Bu arada, motorlu taşıtların şehrin dışında durması zorunluluğunu da hatırlatmak gerek. Burada ciğerleriniz temiz hava dolacak!
Gruyeres, peyniri ile ün salmış bir lokasyon. Fondüde çok iyi eriyen hafif ve besleyici bir tada sahip.
Saane Nehri'nin üst vadisindeki bu pitoresk mezra, doğal güzelliğiyle biliniyor.
Geniş, taş döşeli sokakları, 13'üncü yüzyıla kadar uzanan kalesinin yanı sıra, Alplerin eteklerinde panoramik manzaralar görmek mümkün. Rotanıza kesinlikle eklemeniz gereken bir yer.
Manarola, İtalya, Akdeniz sahili boyunca taş duvarların taş duvarına oyulmuş canlı gökkuşağı renkli evlerin bir dizi ile dolu, ünlü Cinque Terre kasabalarından biridir.
Bu büyüleyici balıkçı kasabası; özellikle Sciacchetra ve Manarola'ya aşık olan ve sonraki çalışmalarının çoğunu bölgeye adamış bir sanatçı olan Antonio Discovolors'un resimleriyle ünlüdür.
Burada araba yok, trafik ışığı yok! Aracınızı şehrin hemen dışına park etmek veya yürüyerek gezmek zorundasınız.
İsveç'in batı kıyısında bulunan Smogen, pitoresk balıkçı barınakları ve suya yakın iniş sahnesini süsleyen tekneler ile birlikte rahat bir deniz atmosferi ile ülkenin en güzel şehirlerinden biri olarak bilinir.
Köy, yaklaşık 1.000 metrelik bir iskelenin önündeki eski sahil ahşap evlerinde, özellikle dükkan ve butiklerin çekici harmanından oluşuyor.
Güney Moravya'daki bu küçük kasaba, artık küçük dükkanları ve kafeleri destekleyen soluk pastellerle boyanmış yüksek devasa taşlarla Barok ve Rönesans tarzı bina cepheleriyle dolu.
Bu romantik şato ve onu çevreleyen kristal berraklığında göletler ve Hans Christian Andersen'ın sayfalarından çıkıp çıkmış gibi görünen bir kare ile masal gibi bir şehir. Burası Alpler'in kuzeyindeki İtalyan Rönesansı'nın en mükemmel örneklerinden biri ve Avrupa'nın en güzel meydanlarından birini barındırması ayrıcalığına sahip olmasıyla biliniyor.