Hümanizmin dini düşüncede yeri var mı?
On beşinci yüzyılda ortaya çıkan Hümanizm, zamanla dünya üzerinde rağbet gören bir akıma dönüşmüştü. İnsan merkezli gelişen bu düşünce sistemi aslında Orta Çağ Avrupa'sında baskıcı düşünceye karşı ortaya çıkmıştı. Dini anlayışı ve maneviyatı reddeden hümanizm, belirli zümreleri koruyan aşırı uç bir düşünce sistemine dönüştü ve iflas etti.
Giriş Tarihi: 10.03.2023
17:10
Güncelleme Tarihi: 10.03.2023
17:19
Hümanizmin ırkçı boyutu
➤ Zahiren insan aklını, etik ve adalet kavramlarını temele alan bir akım olsa da Avrupa merkezinde Batı'nın sahiplendiği batıl inanışları ve doğaüstü olan her şeyi yadsıyan Hümanizm, tutkucu bir tutumda ırkçı bir boyut kazanır.
➤ Tarihinde hiçbir vakit insana değer vermeyen Batı'nın aslında kendi egosunu ve aklını putlaştırmasının gizli unvanı olan hümanizm ; varoluşçuluk ve liberalizm gibi insana aşırı serbestlik ve kudsiyet atfeden hastalıklı cereyandır.
Liberallerin gündemi pedofili
İslam'ın iyilik değerleri
➤ Merhameti temel değerleri arasına alan İslam; Yaratan'dan ötürü yaratılana, canlı ve cansız her mahluku içine alacak şekilde her şeye şefkat ve merhamet ile yaklaşmanın esas olduğu bir inanç bütününü ifade eder.
📌 Bilgi Notu:
İslam'da insan eşref-i mahlukat yani insan yaratılanların en değerlisi olarak değerlendirilir.
➤ İslam'daki insaniyet prensibi, dar, ırki veya kültürel çerçeveyi aşarak, bütün insanlığı "Beni Adem" vasfıyla, tek bir ailenin fertleri gibi telakki eder.
"Ey insanlar! Doğrusu Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabîlelere ayırdık. Muhakkak ki Allah katında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır..."
Hucurât Suresi 13. Ayet
➡ Hucurât Suresi 13. Ayet Tefsiri
Müslümanların dünya görüşlerini ve değer ölçütlerini dayandırdıkları âyetlerden biri de budur. Fertler, gruplar, kavimler, ümmetler, milletler siyasî, kültürel, biyolojik, coğrafî vb. farklarla birbirinden ayrılır; bu farklara bağlı olarak farklı kimlik sahibi olur, bu kimlikle tanınır ve tanışır. Ayrıca her biri kendi farkını, özelliğini bir gurur, değer ve övünç vesilesi yapar. Âyet farklı yaratılmanın "kimlik edinme ve bu kimlikle tanınma, tanışma" fonksiyon ve hikmetini onaylıyor; ancak farklı sosyal ve etnik gruplara mensup olmanın üstünlük vesilesi olarak kullanılmasını reddediyor; insanın şeref ve değerini, kendi iradesi ile elde etmediği etnik aidiyete değil, kendi irade ve çabasıyla elde ettiği evrensel değerlere bağlıyor.
Batı Sahra'da bir çöl hareketi: Yeşil Yürüyüş
➤ Cenab-ı Hakk'ın kainata halife kılıp yarattığı insan, insan olması hasebiyle mükerrem bir canlıdır. İslam'da bu muamele gayrimüslim dahi olsa her insan üzerinde caridir.
➤ Kur'an-ı Kerim'de kendilerinden olmayanlara haksızlık yapmayı mübah gören hatta ibadet addeden Yahudilik ve Hıristiyanlık, bu davranışları sebebiyle kınanır ve İslam'ın bu anlamdaki farklılığı ortaya koyulur.
"Ehl-i kitap'tan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen onu sana noksansız öder; içlerinden öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Çünkü onlar "Ümmîlere yaptıklarımızdan dolayı bize bir vebal yoktur" derler. Onlar bile bile Allah adına yalan söylemektedirler."
Al-i İmran Suresi 75. Ayet
➡ Al-i İmran Suresi 75. Ayet Tefsiri
Ayette Ehl-i kitap arasında emanete riayet hususunda birbirine tamamen zıt iki anlayış ve uygulamanın görüldüğü bildirilirken, önce ahlâkî erdemlere bağlılığını koruyanların davranışına dikkat çekilerek iyilerin davranışı öne çıkarılmaktadır. Burada genel olarak Ehl-i kitap'tan söz edilmekle beraber, bu âyetle devamındaki âyetler tarihî bilgilerin ve hadîs-i şeriflerin ışığında incelendiğinde, özellikle kutsal kitaplarındaki ifade ve hükümleri çarpıtarak takdim eden yahudilerin kastedildiği anlaşılmaktadır.
Batı'nın karanlık sureti
Hümanizm-İslam ilişkisi
➤ Belirli noktalar itibariyle hümanizm İslam'ın nurlarından faydalanmış ve İslam'dan belirli ilkeler edinmiş olsa da sonuç itibariyle bu yüce dinin getirdiği huzur ve maneviyat ile taban tabana zıt bir noktaya ulaşır.
➤ Özellikle ruhani ve manevi değerleri reddettiği, her şeyin merkezine insanı ve enaniyetinin koyduğu noktalarda İslam'dan tamamen uzaklaşır ve karanlık, sonu hüsran dolu bir bataklığa sürüklenir. Saadet kaynağı olarak geliştrilen bu yöntem bir ızdırap, ayrımcılık, benmerkezcilik ve benliğe tebdil eder.
Şehirlerinden kan sızan medeniyet: Vahşi Batı
"Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adâletli davranmaktan men etmez. Çünkü Allah, âdil davrananları sever."
(Mümtehine Suresi 8. Ayet)
Mümtehine Suresi 8. Ayet Tefsiri
Bu âyetlerde Kur'an'ın, uluslararası ilişkilerde hemen herkesin mâkul ve ikna edici bulacağı bir temel düstur getirdiği görülmektedir. Şöyle ki, aslolan barış halidir ve dostane ilişkilerin sağlıklı yürüyebilmesi için şu iki şarta titizlikle uyulması gerekir: a) İyi niyetli olma ve bunun ilişkilere yansıtılması, b) Bu alanda yapılacak düzenleme ve uygulamalarda, aynı şekilde herhangi bir ihtilâf çıkması durumunda adalet ve hakkaniyetin esas alınması. İstisnaî olan hasmane ilişkiler içine girmenin gerekçesi ise karşı tarafın din özgürlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik savaş ilân etmesi ve ülke güvenliğini tehdit eden fiilî davranış ortaya koyması şeklinde özetlenmiştir.
➤ İslam beşer için bir saadet kapısı olduğu için tüm dünyada kabul görür, hükümlerini benimseyenlere hem kendi aleminde hem de toplum yaşamında huzur sunar.
Alev Alatlı'nın kaleminden "Batı'ya Yön Veren Metinler"