Irak'ın kayıp milyonları ve süper soyguncu güç ABD!
Irak işgalinin ilk yıllarında ABD'li yöneticilerin Irak'ta yaptığı yolsuzluklar gündemin ilk sıralarını oldukça meşgul etmişti. Amerikalı denetçiler, Irak'ta savaş sonrası koalisyonca kurulan petrol fonunun hesaplarına baktıklarında, ilginç bir durumla karşılaştı. Fon gelirlerinin yaklaşık 8 milyar 800 milyon doları eksikti. Sonuçları endişe yaratan bu gelişme, Iraklılardan gizlendi. Dönemin ABD Başkanı Bush ile iyi ilişkileri olduğu bilinen Dick Cheney, BBC Radyosu'nun File on 4 programında, ABD'nin işgal ve soygun düzenini anlatmıştı. İşte süper soyguncu güç ABD'nin, demokrasi bahanesi ardındaki yolsuzlukları...
Giriş Tarihi: 22.09.2019
15:40
Güncelleme Tarihi: 22.09.2019
16:46
IRAK'IN KAYBOLAN MİLYONLARI - GİRİŞ
Amerikalı denetçiler, Irak'ta savaş sonrası koalisyonca kurulan petrol fonunun hesaplarına baktıklarında, ilginç bir durumla karşılaştı. Fon gelirlerinin yaklaşık 8 milyar 800 milyon doları eksikti. Bu da yaklaşık olarak toplam fonun yüzde 40'ıydı.
Sonuçları endişe yaratan bu gelişme, 30 Ocak'taki seçim sonrasına kadar Iraklılardan gizlendi. Yetkililer, kayıp milyonların nereye gittiğini söyleyemiyor. Paranın gerektiği gibi, Irak'ın yeninden inşasında kullanıldığından da emin değiller.
"Sadece bazı kişilerin ceplerinde, ne kadar paranın yok olduğunu tahmin edebiliriz. Gerçekten, Irak'ın yeniden yapılanmasının, tarihin en büyük yolsuzluk skandallarından birine dönüşmesinden korkuyorum."
Yorum , Uluslararası Kriz Grubu'nun, Irak'ın yeniden inşasıyla ilgili raporunun yazarı, doktor Reinoud Leenders'ten.
Bağdat'ta iki yıl önce devrik lider Saddam Hüseyin'in heykeliyle birlikte, bir rejim de devrilmişti. Iraklılar, bu dönemin, zulümle birlikte, yolsuzluğa da son vermesini umuyordu. Ancak Amerikalılarla çalışmaya başlayan bazı Iraklılar, Saddam Hüseyin'in servetinin sembollerine ne olduğunu sorgulamaya başladı. Siyaset bilimci Doktor İsam el-Hafaji, Irak'ın yeniden yapılandırılıp kalkınması için oluşturulan konseyin üyelerindendi. Savaştan birkaç ay sonra ise hayal kırıklığı içinde istifa etti. Bazı sorular ise hala aklında:
"Saddam Hüseyin döneminde iktidarda olan Baas Partisi'ne ait, dev saraylar vardı. Kim, onların, Irak'ın yeni seçkinlerine devri yolunda emir verdi? Baas Partisi üyelerine ait Lamborghiniler ve yüzlerce otomobil nerede? Kimse bunların hesabını yapmıyor. Oysa hiçbir şey Iraklılara sunulmadı. Tüm bunlar yağmalandı. Bu kadar basit. Doğrusunu söylemek gerekirse, insanın olanlara ağlayası geliyor."
Irak'ta devrik Baas rejiminin, iyi yaptığı işlerden biri, düzeni korumaktı. Ancak bu rejimi deviren koalisyon, kendini birden neredeyse kaosun içinde buldu. Amerikan ordusunun, üst düzey yetkililerinden Albay Charles Krohn, savaş sonrası bir süre koalisyon sözcüsü olarak da görev yapmıştı. Krohn, o dönemi 'Bir nevi, Vahşi Batı gibi bir şeydi' diyerek özetliyor. El konan, eski rejime ait milyonlarca dolar nakit paranın, pek denetlenmediğini söylüyor:
"Savaş başında, Amerikan güçlerince el konan, 700 ya da 800 milyon dolar tutarında bir para vardı. Bu para, Saddam Hüseyin'e ve halkına aitti. Paraya ne olduğunu bilmiyorum. Kimin bildiği hakkında da, hiçbir fikrim yok. Bu paranın çoğunun, operasyon bölgelerinde serbestçe harcamaları için, komutanlara verilmesinden şüpheleniyorum."
Albay Charles Krohn'un, bu para hakkında nasıl bir muhasebe işlemi yapıldı sorusuna verdiği yanıt ise ilginç:
"Bu para hakkında herhangi bir hesap tutulup tutulmadığını bilmiyorum. Daha alt rütbeli bir askere konuyu açtığımda bana şunu söyledi: 'Krohn biliyorsun, 700 milyon dolar, önemli miktarda bir para. Eğer herhangi biri gelir ve özel bir nedenle, birkaç milyon isterse, bunu tek tek saymaya kalkmak uzun sürer.' Ben de şöyle yanıt verdim: 'Bekleyebilirdin. Bu en azından, paranın hesabını tutma konusunda bir niyet olduğunu gösterirdi. Sonunda da, ben şu günün şu saati şu insana 225 kilogram ağırlığında yüz dolarlık banknotlar verdim.' derdin."
Herhangi bir mali denetim olmadan, hükümete ait bir parayı kontrol edemezdim. Gizli bazı programlara dahil olduk. En iyi akıl hocamın bana tavsiyesi şuydu: "Paranın kaynağı ne kadar karanlıksa, defterlerin de o kadar temizdir." Benim bildiğim kadarıyla, koalisyon bu paranın hesaplarını tutmadı!"
Irak'ta savaş sonrası kurulan Koalisyon Geçici Yönetimi, ülkenin mal varlığından, özellikle de petrol gelirlerinden sorumluydu. Görevi, bu gelirlerin, ülkenin yeniden yapılanması ve halkın insani ihtiyaçları için kullanılmasını sağlamaktı. Ancak koalisyon yönetimi döneminde, Irak'ın mal varlığı ve gelirlerinin nasıl kullanıldığı yolunda, pek çok soru işaret var. Hükümete ait bir ofiste milyonlarca doların, bir kasada tutulduğu, kasanın anahtarının ise açık bir sırt çantasında olduğu ortaya çıkmıştı. Geçtiğimiz yaz da, Koalisyon Yönetimi'nin son günlerinde, büyük miktarda nakit para, kuzeyde Erbil'de, Kürt Bölgesel Yönetimi'ne gönderildi. Tam meblağ bir milyar 400 milyon dolardı. Paranın akıbeti ise gizem doluydu.
O dönem Amerikan hükümeti adına koalisyon yönetimini denetleyen Ginger Cruz, karşılaştığı tabloyu şöyle anlatıyor:
"1 milyar 400 milyon doların Kürt bölgesine transferi, 100'er dolarlık banknotların paketlenmelerini gerektiriyordu. Paralar önce helikopterle Erbil'e götürülecek, daha sonra da arabayla taşınacağı Merkez Bankası'nın kayıtlarına geçecekti. Evet, fiziki olarak 1 milyar 400 milyon doları, forkliftler üzerinde görmek, ilginçti. Ancak bu, güvenlik görevlilerinin işini inanılmaz derecede zorlaştırdı. Zira onlar, bu helikopterlerin düşürüldüğü ya da başlarına başka birşey geldiği an, bu parayı geri almanın yolu olmadığını biliyorlardı."
Bahsedilen paranın ağırlığı yaklaşık 14 ton. Peki bu paranın devri sırasında, herhangi bir makbuz alınmadığı doğru mu? Yeniden Ginger Cruz:
"Evet. Parayı getiren ekip, işlerini yaptıklarını düşündü. Bu nedenle, 1 milyar 400 milyon dolar için herhangi bir makbuz almadı. Muhasebe müdürünün, Erbil'deki Merkez Bankası'yla bu sorunu çözmesi yaklaşık iki hafta sürdü."
Ancak para üzerindeki şüphe bulutları bir türlü dağılmadı. Kürt Bölgesel Yönetimi, BBC'ye, bu paranın bölge ekonomisini canlandırılmasına yönelik stratejik projelerde kullanılacağını açıkladı. Paranın hiçbir bölümünün şu ana kadar harcanmadığını, hala bölgede bulunduğunu da ekledi. Financial Times gazetesi ise bu paranın, bir İsviçre Bankası'na transferi konusunda çalışmalar yapıldığını bildirdi. Sonra Kürt yetkililer, 'bu konunun tartışılmış olabileceğini' kabul ettiler. Birleşmiş Milletler adına bölgeye gönderilen mali denetim şirketi KPMG, Kürt yönetiminin, hesapların incelenmesine izin vermediğini bildirdi. Mali denetime yönelik normal kuralların ihlali ise Koalisyon Yönetimi'nin gözetiminde gerçekleşti. Uluslararası Kriz Grubu da, hazırladığı raporda, 'denetim eksikliğine' dikkat çekti. Raporun yazarı Doktor Reinoud Leenders, bu noktada önemli bir unsura dikkat çekiyor:
"Petrol üreten ülkelerin büyük çoğunluğunun aksine, Irak hala petrol sayaçlarına sahip değil. Hatta Irak belki bu konuda tek örnek. Irak'ta üretilen petrolün miktarı bilinmiyor. Bu yüzden, ne tip gelirlerin, Irak'ta kalkınma fonuna aktarıldığı hakkında da bilgimiz yok."
Leenders'e göre, sınırlarda kontrolün gevşek, Irak kurumlarının da şeffaflıktan uzak olması nedeniyle, komşu ülkelere petrol kaçırılabilir. Reinoud Leenders, koalisyonun başta uzun süre, Irak'ta bir mali denetim dairesi oluşturulmasına direndiğini söylüyor. Birleşmiş Milletler denetçilerinin eleştirilerini ise şöyle açıklıyor:
"Sadece petrol sayaçlarının olmadığını değil, bazı petrol gelirlerinin Irak'ın kalkınması için oluşturulan fona gitmediğini de söylüyorlar. Bu da, Birleşmiş Milletler kararlarının ihlali anlamına geliyor. Irak'ta, yolsuzluk için ortam son derece müsait. Amerikalı yetkililer de kayıtsız bir tavır içinde. Tüm bu faktörleri göz önünde bulundurduğumuzda, Irak'ta büyük miktarda yolsuzluk yapılacağı ve ülkenin yeniden yapılanmasının, tarihin en büyük yolsuzluk skandallarının birine dönüşmesinden korkuyorum."
Koalisyon Geçici Yönetimi'nin görev yaptığı sırada Irak'ta bir de Geçici Yönetim Konseyi bulunuyordu. Ancak koalisyonun, Iraklıları, ülke gelirlerinin nasıl kullanıldığı hakkında pek de bilgilendirmedikleri anlaşılıyor. Geçici Yönetim Konseyi'nin Kürt üyelerinden Mahmud Osman, o dönemi, 'hayal kırıklıklarıyla' hatırlıyor:
"Paranın, nereye gittiğini tam olarak bilmiyoruz. Çoğu şeyin farkında değiliz. Biz Yönetim Konseyi'ndeyken, o dönem Koalisyon Geçici Yönetimi hem harcamaları, hem de bütçeyi yapıyordu. Fazla şeffaf değillerdi. Bize hesap vermediler. Bu konuda şüphem yok. Biz, bütçenin hazırlanışı, ya da harcamaların yapılması gibi süreçlere dahil değildik. Patron olan, Irak'ı yöneten onlardı. Bize bazen danışıyorlar, bazen de danışmıyorlardı."