Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Dünya
  • İsrail'in inandığı Yaşeya Kehaneti ne? Yahudilikte vadedilmiş topraklar nedir?

İsrail'in inandığı Yaşeya Kehaneti ne? Yahudilikte vadedilmiş topraklar nedir?

İsrail'in uyguladığı soykırımlar özellikle 7 Ekim'den sonra gündemde olsa da esasında 1948'den beri Orta Doğu'da İslam âleminin bağrına sokulmuş bir hançer gibi duruyor. Siyonist Netanyahu da Gazze'de uyguladığı soykırımları çeşitli fanatik söylemlerle meşrulaştırmaya çalışıyor. Peki, Yahudi inançlarına göre, hangi kehanetlerin gerçekleşmesini bekliyorlar? Yahudilikte vadedilmiş topraklar nereleri kapsıyor? İsrail, Mescid-i Aksa'nın altında ne arıyor? Dinler Tarihi Anabilim Başkanı ve Kudüs Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. İsmail Taşpınar ile konuştuk.

Burcu Sandıkçı: İsrail kuruluşundan itibaren Filistin halkını sistematik olarak katledip, yerlerinden ediyordu. Şimdi ise özellikle 7 Ekimden itibaren Gazze halkına bir soykırım uyguluyor. Hatta soykırımlarını kendince normalleştirmek için Netanyahu ve diğer İsrailli yöneticiler, oradaki çocukları, yaşayanları insan hayvanı olarak da nitelendirdi. Peki, İsrail'in Filistinlilere uyguladığı soykırımlarını meşrulaştırmaya çalıştıkları dini referansları neler?

Prof. Dr. İsmail Taşpınar: Yahudilik tarihi burada önemli bir rol oynuyor. Yahudilik aslında temele baktığımızda Hz. Musa'nın getirmiş olduğu 5 bölümden oluşan Tevrat kitabına dayanıyor. Hz. Musa'nın hayatı anlatılıyor. Dinin kurucusu Hz. Musa'dır. Fakat Hz. Musa'dan sonra İsrailoğullarının başına geçen hem komutan hem de peygamber kabul edilen Yeşu, bizdeki Yuşa peygamberdir, döneminde Filistinlilerin toprakları işgal edilir ve orası on iki kabile arasında dağıtılarak parçalanır. Ardından Hakimler Dönemi başlar. Belli bir yönetici kesimdir. Şeriata uymak üzere bunlar yöneticilik yapar.

◾ Fakat Hakimler Dönemi'nden sonra bir Kraliyet Dönemi başlar. İlk kral Saul'dür, fakat Saul'den kısa bir süre krallık yaptıktan sonra yerine Davut geçer. Bizim Kur'an-ı Kerim'de Davut aleyhisselam dediğimiz peygamber, Yahudi ve Hristiyanlarda peygamber değildir sadece bir kraldır. Oğlu Süleyman da aynı şekilde sadece bir kraldır.

◾ İşte Davut'un krallık yapmış olduğu o devlet sonra oğlu Kral Süleyman'dan sonra ikiye bölünecektir. İsrailoğulları, birer kabileler birliği olan bir ülkeydi. Süleyman'dan sonra on kabile kuzeyde iki kabile de güneyde olmak üzere ittifak yapacaklar ve bölünecekler.

◾ Kuzeydekiler İsrail devleti diye bilinen İsrailoğulları devletini Asurlular 8. yüzyılda ortadan kaldırılacak. Ama güneydeki devlet başkenti Kudüs, yani Davut'un zamanında fethettiği Yebusiyonların siyon denilen o bölgede fethettiği şehir, Kudüs olarak adlandırılacak veya Davut şehri olarak adlandırılacak. Başkenti de oraya nakledecek.

◾ Güneydeki devlet Yahuda adını alacak Süleyman'dan sonra. Yahuda devleti 6. yüzyılda Babiller tarafından işgal edilip yöneticileri ve elit takımı Babil'e sürgüne gönderilecek.

◾ Daha önce işaret ettiğim gibi Hz. Musa'nın dininde ne Kudüs vardır ne Yahudi devleti vardır ne de Yahudilik vardır. Musevi diyebileceğimiz, Hz. Musa'nın getirmiş olduğu Tevrat şeriat kuralları vardır. İşte bu devletin Davut'un kurmuş olduğu devletin yıkılmasıyla beraber İsrailoğullarında bir travma yaşanacaktır.

◾ Tekrar başkenti Kudüs olan eski Yahuda devletlerini yeniden nasıl kurulacaklarına ve neden bunu kaybettiklerine dair birtakım ağıtlar yakılacak, düşünceler ortaya çıkacak, bunun ilahi bir ceza olduğu kanaatine varacaklar. Sonrasında yeniden o devletin kurulmasının tekrar ilahi bir müdahale ile olacağını inancı gerçekleşecek.

◾ Bu inanç üzerine tekrar mabedin inşa edilmesi orada yeniden Yahuda devletinin kurulması adeta Yahudiliğin merkezi bir inancı haline gelecektir.

Davud'un kurmuş olduğu bu devletin elden çıkması sonucunda oluşan bu travma daha sonra Yahudiler arasında dinin adeta asli bir meselesi haline gelecek. Bunun üzerine kutsal metinleri, peygamberlerin kitapları daima bu, eski Davud'un kurmuş olduğu devletin yeniden kurulması hatta onun soyundan gelecek olan bir "Mesih" beklentisi inancı ortaya çıkacak. Yani Yahudilikteki bugün; Mesih inancı, beklentisi yine o Yahuda devletinin kurulması üzerinedir. Hz. Süleyman'ın (as) bununla alakası yoktur.

◾ Yani anlayacağınız, aslında Yahuda Devleti'nin elden çıkması sonucunda oluşan İsrailoğulları'nın Yahuda Devleti'nin yeniden kurulması üzerine oluşturduğu bir teoloji, başka milletlere tebliğ edilerek din haline getirmiş olduğu bu düşünce, din olarak devam edecektir.

Yani günümüzde belki onların devamı olan nesilleri kesilmiş olabilir. Onların neslinden gelen, devam eden insanlar yoktur belki, ama bu bir din olarak başka milletlere de tebliğ edildiği için, bu bir din olarak başka milletler tarafından bir inanç olarak da günümüze kadar aktarılmıştır. Hatta "Mesih'in dönüşü gecikse de yine de beklerim" şeklinde Yahudiliğin iman esasları içerisinde de yer alacaktır.

Burcu Sandıkçı: Yahudilerin inandığı vadedilmiş topraklar kavramı nedir?

Prof. Dr. İsmail Taşpınar: Yahudilik tarihinde, Hz. Musa'dan sonra özellikle "vadedilmiş topraklar" denen o topraklar Yahudilik açısından ifade edilmiş topraklar olarak kabul edilmekte. Fakat Kur'an-ı Kerim'de burası "Mukaddes Topraklar" olarak geçmekte, "vadedilmiş topraklar" olarak geçmemekte.

◾ Buna özellikle vurguda bulunmamız gerekiyor. Çünkü bazen, mesela Suudi Arabistan'da olduğu gibi veya Birleşik Arap Emirlikleri televizyonlarında buranın İsrailoğulları'na vadedilmiş topraklar olduğundan bahsediliyor. Oysa Kur'an'da "Arz-ı Mukaddes" diye bahsedilir burası.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN