Nefret söylemini ‘ifade özgürlüğü’ diye tanımlayan Macron’un projesi
Fransa'da "İfade özgürlüğü" adı altında işlenen suçlara her geçen gün yenisi ekleniyor. "Suç" diyoruz çünkü başta Cumhurbaşkanı Macron olmak üzere devletin üst düzey yetkililerinin yaptığı açıklamalar, Fransa basınında yer alan içeriklerin çoğu, Müslüman karşıtlığını körükleyen nefret söylemlerini ve nefret suçlarını içeriyor. Peki, bu kavramlar birbirine mi karıştırılıyor? Yoksa bilinçli olarak kavramların içi boşaltılıp faşistliğe ulaşan İslamofobik tutumlar meşru mu gösteriliyor? Macron'un Müslümanlarla ilgili projesi ne?
Giriş Tarihi: 28.10.2020
18:59
Güncelleme Tarihi: 28.10.2020
19:29
MÜSLÜMANLARI HEDEF GÖSTEREN DEVLET BAŞKANI
Macron, İslamofobiyi savunmakla kalmıyor, bunun kurumsallaştırılması gerektiğinin de altına çiziyor. "Radikal İslam", "İslami ayrılıkçı", "terör" gibi tanımlamalar altında Müslümanları hedef gösteriyor ve tüm Müslümanlara "potansiyel suçlu" muamelesi yaparak faşizm boyutuna ulaşan politikalar üretiyor.
📌 Macron, geçtiğimiz günlerde hükümetin "İslamcı ayrılıkçı" fikirlerle mücadelesine ilişkin bir yasa tasarısı hazırladığını ve 9 Aralık'ta Bakanlar Kurulu'na sunulacağını duyurmuştu.
MÜSLÜMANLARA YÖNELİK BASKILAR ARTIYOR
📌 "Sorunun adını koyduk, Müslüman vatandaşlarımızı İslami radikalleşmeden koruyacağız" diyen Macron, geçtiğimiz hafta Filistin mücadelesini destekleyen Şeyh Yasin Topluluğu'nu feshedeceklerini duyurdu.
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin de Paris'in banliyölerinden Pantin'deki bir caminin kapatılacağını bildirmişti. Fransa'da Müslümanlara ait 51 dernek ve sivil toplum kuruluşunun devlet tarafından denetleneceğini, bunlardan birkaçının Bakanlar Kurulunun onayı ile kapatılacağını belirten Darmanin, ülkede son 3 yılda "radikalleştiği" iddiasıyla camiler dâhil 356 yerin kapatıldığını ve 411 yabancının sınır dışı edildiğini aktarmıştı.
Fransa'da Müslüman karşıtlığının tezahürü: Kurumsal İslamofobi
‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ’ KAVRAMINA SIĞINIYORLAR
Marketlerde helal gıda ürünlerine özel reyonların bulunmasının kendisini şoke ettiğini ve bundan rahatsız olduğunu dile getiren Darmanin, "marketlerde sadece helal gıda ürünlerinin bulunduğu reyonların bulunmaması" gerektiğini söylemişti.
Darmanin, "Cemaatçilik böyle başlıyor. Kapitalizmin de bunda bir sorumluluğu bulunuyor" demişti. Elbette hem Macron hem Fransa basını hem de hükümetin üst düzey isimlerinden yapılan bu açıklamaların hepsi tek bir kavramın arkasına sığınıyordu: İfade özgürlüğü…
📌 Peki, ifade özgürlüğü, nefret söylemi ve nefret suçu kavramları tüm bu İslamofobik yaklaşımlar içerisinde ne derece doğru kullanılıyor?
HAKARET ‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ’NÜN NERESİNDE?
İfade özgürlüğü, birçok özgürlük alanıyla iç içe olması bakımından diğer hak ve özgürlüklerin içerisinde farklı bir yere sahiptir. Kimi zaman diğer kavramlarla karıştırılır; kimi zamansa bilinçli olarak "ifade özgürlüğü" kavramına sığınılarak bir suçun kılıfı hazırlanır.
Oysa ifade özgürlüğünün diğer tüm haklarda olduğu gibi sınırları bellidir. "Başkalarına zarar vermeme" sınırını aşan hiçbir görüş, ifade özgürlüğü tanımı içinde yer alamaz. Başkalarına zarar veren görüş ve açıklamalar ise "nefret söylemi" olarak adlandırılır.
📌 Peki, nefret söylemini ifade özgürlüğünden ayıran nokta nedir?
DOĞRU KAVRAM: NEFRET SÖYLEMİ
📌 Nefret söylemi, belirli özellikleri ile hedef alınan grup ve üyelerine yönelik aşağılama, hakaret etme, alay etme, kötüleme, küçümseme içeren incitici ve saldırganlık içeren sözel ve görsel bütün ifade biçimleri olarak tanımlanır.
Nefret söylemi, çoğunlukla ırk, din, kültür, fiziksel ya da cinsiyete dayalı farklılıklara yönelik olarak gerçekleştirilir. Hedef alınan kişi ya da grubun sosyal ilişkilerin dışına itilmesi, nefret söyleminin en ağır sonuçlarından biridir. Nefret söylemi içinde potansiyel şiddet ve suç vardır.
Fransa 'terörizm'den ne anlıyor?