Arama

Osmanlı mimarisinin sınır aşan eseri: Tac Mahal

Hindistan'ın Agra şehrinde 17'inci yüzyılda inşa edilen Tac Mahal, İslâm türbe mimarisinin en nadide eseri. Şah Cihan, çok sevdiği kıymetli eşi ölünce, onun adına ve hatırasına bir anıt mezar yaptırmak istedi. En güzel eseri kim plânlarsa, bu eseri ona yaptıracaktı. Dünyanın dört bir yanından birçok mimarın katıldığı bu yarışta galip gelen dünyanın gelmiş geçmiş en iyi mimarı Sinan'ın öğrencisi, Osmanlı asıllı Muhammed İsa Efendi'ydi. İnşası 22 yıl süren ve bugün dünyanın 7'inci harikası olan bu nadide anıt mezar, bir Osmanlı mimarının elinden çıkmıştı.

Osmanlı mimarisinin sınır aşan eseri: Tac Mahal

AKUSTİĞİ DİLLERE DESTAN OLMUŞ BİR MEKÂN

Dört yöne bakan 32 metre yüksekliğindeki büyük sivri kemerli eyvanlarla dışarıya açılan binanın her cephesinde büyük eyvanların yanlarına gelen iki katlı, sivri kemerli küçük eyvanlar yerleştirilerek mimari âhenk ve simetri çok daha etkili hale getirilmiştir.

Bu küçük eyvanlar içerideki iki katlı mekânlarla da bağlantılıdır. Yapının üstünde 44 metre yüksekliğindeki dış kubbe geniş bir kasnak üzerinde büyük bir haşmetle durmakta olup soğan biçimindedir. Bu kubbe üzerindeki âlemin ucuna kadar binanın tabandan yüksekliği 74 metre olarak tespit edilmiştir.

Ortada yüksek tutulan eyvanlarla bir ölçüde dışarıdan görünüşü engellenen kubbe kasnağının yanlarına yerleştirilen dört küçük kubbeli birimler vasıtasıyla görünüşü çok daha zarif ve ihtişamlı hale getirilen türbenin örtü sistemi Hint-İslâm mimarisinin en güzel örneklerinden birini oluşturmaktadır.

İçinde mermer sandukaların yer aldığı orta mekânın güney girişi dışında kalan bütün girişleri paravanalarla kapatılmış olup bu paravanalar üzerinde cam mozaik dolgu malzemesiyle yapılmış bir tezyinat mevcuttur. Üst katlarda ve dış cephelerde de rastlanan bu cam mozaik tezyinatla ışık oyunları yapılarak aydınlatılan loş orta mekânın akustik düzeni dillere destan olmuştur. Sandukaların yer aldığı orta mekânın altında asıl gömünün yapıldığı kripta katı (mumyalık bölümü) bulunur.

Osmanlı mimarisinin sınır aşan eseri: Tac Mahal

OSMANLI HATTATI SETTÂR EFENDİ YÂSİN-İ ŞERİF İLE BEZEDİ

Yapının bütününe hâkim olan, mermer içine renkli taş kakma (pietra dura) tekniğiyle yapılmış tezyinatla, bütün mütevazi kullanılışına rağmen malzemenin ihtişamı ve çok sayıdaki değerli taşın meydana getirdiği tesirlerle ihtişamlı bir görüntü oluşturuldu.

Kemer aralarında, kitâbelerde ve sandukaların üzerinde bulunan zümrüt, yakut, pırlanta, iri incilerden ve diğer kıymetli taşlardan oluşan malzemeyle desteklenen tezyinatın esasını meydana getiren kitâbeler ve arabesk motifler yapının içinde ve dışında yer alır.

Ana türbe binası ve külliyenin diğer bölümlerinde bulunan kitâbeler dinî mahiyettedir ve Kur'ân-ı Kerîm'den âyetler ihtiva eder. Bunların arasında en meşhuru, cephelerde yer alan Yâsîn-i Şerif olup, Osmanlı tebaasından olduğu bilinen Hattat Settâr Han tarafından yazıldı.

Yapıda ayrıca İranlı, Hintli ve Arap hattatların görev yaptığı bilinir. Settâr Han gibi müstesna bir yere sahip olduğu fark edilen başka bir Osmanlı sanatkârı da tarihî kaynaklarda kendisinden kubbe ustası diye bahsedilen İsmâil Efendi'dir. Vefatından sonra Şah Cihan'ın naaşı da Mümtaz Mahal'in yanında defnedilmiştir. Bugün Tac Mahal içinde bulunan iki kabir Şah Cihan ile Mümtaz Mahal'e aittir.

Fikriyat

Derlenmiştir.

TDV İslâm Ansiklopedisi - A. Engin Beksaç

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN