10 maddede Edip Cansever hakkında her şey
Sonsuz bir düşünce gücüne sahip, İkinci Yeni'nin kuyumcu şairi, yalnızlığın ve imgenin insanı Edip Cansever'in şiirlerinde Orta Doğu ve Afrika'yı kendi kişisel intibaları, hatıra ve hayalleriyle bu coğrafyalar arasında imgesel bağlar kurarak ele aldığını biliyor muydunuz? Sizler için satırlarıyla ruhumuza dokunan Edip Cansever'in doğum yıl dönümünde hakkındaki tüm detayları derledik.
Giriş Tarihi: 28.05.2019
09:10
Güncelleme Tarihi: 08.08.2019
09:41
İLK ŞİİRİ 1944’TE YAYIMLANDI
Edip Cansever, 1928 yılında doğdu. II. Yeni akımının getirdiği kurallara çok da uyum sağlamayan Edip Cansever, dizelerinde kendi deyimiyle "düşüncenin şiiri"ni işledi. Özellikle bilinçaltı unsurlara sıkça yer veren Cansever, ikinci yeni akımının soyut, anlamsız, rastlantısal kavramlarını reddetti ve bunların dışına çıkarak şiirlerinde 'toplumsalcı' bir anlayış benimsedi. Edebiyata ilgisi çocukluk yaşlarında başlayan Edip Cansever'in ilk şiiri 1944 yılında İstanbul Dergisinde yayımlandı. 1946 yılında İstanbul Erkek Lisesi'nden mezun olan Cansever, Kapalıçarşı'daki babasından kalan dükkânda halı ve antik eşya ticareti yapmaya başladı.
Edebiyata ilgisi çocukluk yaşlarında başlayan Edip Cansever'in ilk şiiri 1944 yılında İstanbul Dergisi'nde yayımlandı. 1946 yılında İstanbul Erkek Lisesi'nden mezun olan Cansever, Kapalıçarşı'daki babasından kalan dükkânda halı ve antik eşya ticareti yapmaya başladı. Cansever, daha sonra lise çağlarında gençlik hevesiyle yazdıklarının yer aldığı ilk şiir kitabını "İkindi Üstü" adıyla 1947'de yayımladı. 1957'de yayımlanan "Yerçekimli Karanfil" adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağanı'nı aldı. 1976'da yayımlanan "Ben Ruhi Bey Nasılım" adlı kitabıyla 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü'nü alırken, 1981'de bütün şiirlerini bir araya getiren "Yeniden" adlı kitabıyla da 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü aldı.
İNSANI TOPLUM İÇİNDE BİR BİRİM OLARAK ELE ALDI
İkinci Yeni akımının öncüleri arasında yer alan Edip Cansever, her ne kadar içinde de olsa bu akımın özelliklerini reddetti. İkinci Yeni'nin temel yönelimleri arasında sayılan soyutluluğu, anlamsızlığı, rastlantısallığı kabul etmeyerek, 'düşüncenin şiiri'ni savundu. Şiirin bireycilikten ve topluma sırtını dönmekten çok daha fazla önemi olduğunu vurgulayan Cansever, şiiri toplumla ilgi kurmak olarak tanımladı ve şiirde sürekliliğe dikkat çekti.
Düz yazının olanaklarından sınırsız biçimde yararlanan Cansever, dizeye işlev kazandırarak, diyalog ve iç monolog gibi tekniklerle kendine özgü ses, imge ve anlam düzenine ulaştı. Böylece insanı toplum içinde bir birim olarak ele aldı. Yalnız, sıkıntılı ve çaresiz bireyi ön plana çıkaran Cansever, "çağının şairi" olma konusunda önemli bir yer edindi.
HAYATINI ETKİLEYEN BÜYÜK OLAY
Hayatının en önemli olayının 1954 yılında çıkan Büyük Kapalıçarşı Yangını olduğunu söyleyen Cansever, dokuz kitabını Kapalıçarşı'da, Sandal Bedesteni'ndeki küçük dükkânın asma katında bulunan çalışma masasında yazdı. Cansever bununla ilgili şöyle bir yorumda bulunur: "Bugün düşünüyorum da ya o yangın olmasaydı?"