10 soruda 'akşam şairi' Ahmet Haşim
Türk edebiyatının en özgün kalemlerinden biri olan Ahmet Haşim,"akşam şairi" olarak tanınmıştır. Bağdat'ta geçen çocukluk yılları, annesini erken yaşta kaybetmesi, kendisini bir türlü beğenmemesi şairin şiirlerindeki hakim temaya da yansımıştır. Modern şiirin içe dönük damarından beslenen Haşim'in şiiri, döneminde ve sonrasında ilgiyle takip edilmiştir. İşte 10 soruda akşam şairi olarak anılan Ahmet Haşim'in hayatı ve eserlerine dair detaylar…
Giriş Tarihi: 04.06.2020
15:49
Güncelleme Tarihi: 04.06.2021
10:17
Haşim’in şiirlerinde akşam teması neden çok işlenmişti?
Hâşimʹin çocukluğu Bağdat'ta, aksi ve sinirli bir baba ile duygusal, merhametli ve oldukça duyarlı bir anne arasında geçmişti. Dicle kenarındaki yaşamı boyunca babasından bulamadığı sıcaklığı ve sevgiyi anneyle tamamlamaya çalışan Haşim için anne, çocukluğun bir parçasıydı. Haşim annesiyle beraber çıktıkları Dicle gezintilerini bir şiirinde şöyle anlatır:
"Bir hasta kadın, Dicle'nin üstünde, her akşam Bir hasta çocuk gezdirerek, çöllere gül-fâm Sisler uzanırken, o senin doğmanı bekler"
Ahmet Hâşim'in şiirlerinin şekillenmesinde en önemli etkenlerden biri yaşadığı çocukluk yıllarında bulunduğu ortamdı. Bunu annesi, Bağdat geceleri ve Dicle kıyıları takip etti. Hâşim'in taşıdığı şair duyarlılığının temeli çocukluk yıllarında annesi vasıtasıyla atıldı. Nitekim şair, estetik gücünü annesiyle arasındaki güçlü sevgi bağına ve ilk anılarının kaynağı olan Bağdat'a borçluydu. Şair, akşamı ve hüznü buralarda tanımıştı.
Öte yandan erken yaşta annesini kaybeden Haşim'i, bir ömür boyu rahatsız eden bir başka hakikat de kendisini beğenmemesidir. Belki de bu nedenlerle Haşim, aydınlık ortamlardan ve güneşten hoşlanmaz
Bu iki mevzu, Haşim'in sanat anlayışındaki akşam esintilerini bir nebze de olsa açığa çıkarır.
Edebiyatın eskimeyen yüzü: Anne
‘Bir Günün Sonunda Arzu’ şiiri edebiyat dünyasında hangi açıdan olay yaratmıştı?
Şairin bir şiiri vardı ki yayımlandıktan sonra edebiyat dünyasında büyük olay yaratmıştı. Haşim'in en çok eleştiri konusu olmuş şiiri, ilk kez 1921 yılında Dergâh'ta yayımlanan ünlü "Bir Günün Sonunda Arzu"ydu. Şiir, özellikle yazıldığı dönemde anlamsız ve kapalı bulunmuştu.
"Akşam, yine akşam, yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam!"
Haşim, şiirin gördüğü tepki üzerine, şiirde anlam ve açıklık konusunu ele alan ve daha sonra Piyâle önsözü olarak "Şiir Hakkında Ba'zı Mülahazalar" adıyla da yayımlanan "Şiirde Ma'nâ" adlı bir yazı kaleme almak gereğini duymuştu. Bu yazıda Haşim, şiir için anlamın ve açıklığın mutlaka ilk anda gerekli öğeler olmadığını, asıl aranması gereken şeyin müzikalite olduğunu vurgulayarak söz konusu şiirini savunmuştu.
"Anlam bulmak için şiiri deşmek, eti için bülbülü öldürmek gibidir." cümlesi makalenin en çarpıcı bölümlerinden biriydi. Bir Günün Sonunda Arzu şiiri daha sonra Orhan Veli tarafından büyük eleştirilere maruz kalmış ve hatta şair bu şiiri alaya alan bir de parodi yazmıştı.
Haşim’in “Çocuk bu sesi nerden buldun yahu sen” dediği ünlü edebiyatçımız kimdi?
Ahmet Haşim ve Necip Fazıl arasında birtakım anlaşmazlıklar yaşanmıştı. Ahmet Haşim her ne kadar büyük tartışmalar yaşamış olsa da Necip Fazıl'ın şiirini büyük bir beğeniyle takip ederdi.
Necip Fazıl ilk şiiri "Kitabe"yi Yeni Mecmua dergisinde yayımladı. Genç Necip'in "Benim de yerim bu el oldu yâhu / Gençlik bahçesinde sel oldu yâhu" mısralarını gören Haşim ise "Çocuk bu sesi nereden buldun sen?" diye heyecanla karşılık vermişti.
Yahya Kemal'den yüzleri gülümsetecek 10 nükte
Haşim’in toplumsal meselelere karşı duruşu nasıldı?
Hâşim, son devir edebiyatımızın cemiyet meseleleri ile en ilgisiz şairiydi. Bilhassa şöhretini yaptığı yıllarda, Türk toplumunun içinde bulunduğu çalkantılar ve çağdaşları olan diğer şairlerin katıldıkları siyasi-fikri akımlar göz önüne alınırsa, onun bu tarafı daha da dikkati çekiyordu.
Şiirleri kadar dikkat çeken nesirlerinin karakteristik özellikleri neydi?
Hâşim'in nesir yazıları, şiirinden farklı bir karakter gösterirdi. Bu yazıların açık, berrak, nispeten sade, nükteli hatta müstehzi bir ifadesi vardı. Nesirlerinde de şiirlerindeki kadar kelime seçiminde titiz olan Hâşim, küçük obje ve vakalardan hareket ederek, fazla derinliği olmayan bir perspektiften yakaladığı dış dünya intibalarını naklederdi. Fıkralar, edebî tenkitler ve seyahat notlarının sağlığında neşredilenleri, her zaman beğenilmiş ve aranmıştı.