Abdurrahim Karakoç’un Mihriban şiirinin “gerçek” öyküsü
Bazı eserler bir müddet sonra sahiplerine mâl olmaktan çıkıp insanlığın hazinesi haline gelirler. Türk edebiyatının kendine has şairi Abdurrahim Karakoç'un kaleme aldığı "Mihriban" şiiri milletimizin hafızasında yer etmiş, şöhretli bir eserdir. Türk halk edebiyatının en bilinen eserlerinden olan "Mihriban" bestelenmesinin ardından satırdan sadırlara akmıştır. Vefatının 12. yıl dönümünde usta şair Abdurrahim Karakoç'un "Mihriban" şiirinin gerçek öyküsüne yakından bakalım.
Giriş Tarihi: 07.06.2024
11:02
Güncelleme Tarihi: 07.06.2024
11:06
🔹 Yıllar boyunca Karakoç'a sorulan o meşhur soru şuydu; kimdi bu Mihriban ? Karakoç, bu soruya belki yüzlerce kez maruz kalmıştı fakat verilen cevapların ortak özelliği; cevapların yine aynı müphemliğe çıkmış olmasıydı.
🔹 Abdurrahim Karakoç, "kimdir Mihriban?" sorusuna şu şekilde yanıt verir:
"Ha, kimdir bu Mihriban? Herkes bunu sorar… Mihriban diye bir kimse yoktur. Mihriban, sembol bir isimdir. Ha, muhatabım mı yoktu? Kesin vardı canım, olmasa bu şiir böyle çıkar mı? Olduğu için de böyle çıktı işte… Adı Mihriban değil, ama var… Geçenlerde biri, "Ya ağabey, biri senin Mihriban'ın hikâyesini anlatıyordu" dedi. "Yok, hepsi yalan söylüyor" dedim. Tabii, benden çıkmadığına göre, herkes farklı farklı anlatacaktır. Ben de kimseye anlatmadım, daha da anlatmam… Yaşayıp, yaşamadığını da bilmiyorum. Yani başımızdan geçmiş bir macera gibi bir şey, fakat vuslat olmamış, o kendi yoluna gitmiş, ben kendi yoluma… Ben onun ismini verirsem, ayıp olmaz mı bu?"
ALLAH'A KUL BİR OZAN ABDÜRRAHİM KARAKOÇ'TAN 33 ALINTI
🔹 Televizyonda verdiği bir röportajında ise kendisine Mihriban'ın kim olduğunu soran muhabire, "Dünyanın her tarafında ben de bilmiyorum artık kimdi olduğunu, o şifreyi açmayacağım, o şifre öyle kalacak çözülmeyecek" diye nükteli bir cevap verdikten sonra, "Herkesin bir Mihriban'ı var" diyerek ekler.
🔹 Şiir, Musa Eroğlu tarafından bestelendikten sonra popüler türküler arasına girer. Abdurrahim Karakoç, "Ben 1960'ta yazmışım Mihriban şiirini, ihtilal olmadan önce… Bir milyonun üzerinde kitabım sattı. Hiç kimse çıkıp da ya burada şu yazıyor, bu deniyor, diye dikkat etmemiş. Ne eleştirenler, ne okuyanlar, hiçbirisi…Ne zamanki 1995'lerde filan kasete okunmuş sazla beraber, fıttırdı millet, böyle şiir mi olur, ne güzel, diye…" cümleleriyle bestelendikten sonra şiirin popülaritesinin artmasını yarı sitemkar bir tavırla ortaya koyar. Şair, bununla beraber daha iyi ve vurgulu şiirleri olduğunu fakat bunların bilinmediğini, yalnızca kulağa hitap edildiği vakit bir şiirin değer kazandığına dair görüşlerini ifade eder.
🔹 Şiiri besteleyen Musa Eroğlu ise Abdurrahim Karakoç ve Mihriban şiiri ile ilgili şu cümleleri sarf eder:
"Keşke diğer sanatçılar de benim gibi Karakoç'un şiirlerini besteleseydi. 500 tane bestesi olsaydı. Müzik insanları Karakoç'u, onun edebiyat çizgisini keşfedemedi. Değerli Karakoç'un sevdaya dair çok güzel ifadeleri, şiirleri var. Ben Karakoç'un dünya görüşüyle değil şair, ozan yönüyle ilgileniyorum ve ondan etkileniyorum. Aynı ülkede yaşayan şairler, ozanlar ve sanatçılar birbirinden etkilenir. Çünkü ülkenin ortak kültürüyle, değerleriyle büyüyor, aynı havayı soluyorsunuz."
🔹 Musa Eroğlu, 'Mihriban' gibi şairin bestelenmeye değer çok şiiri olduğunun farkındadır. Zira Abdurrahim Karakoç'un tüm ideolojik ayrımları öteleyen sanat çizgisi, türküler aracılığıyla ortak bir payede buluşmaya daha sağlam bir zemin hazırlar.