Ahmet Hamdi Tanpınar romanlarının gizli kahramanı: Zaman
Ahmet Hamdi Tanpınar ve zaman birlikte anıldığında akla ilk gelen ünlü edebiyatçının "Ne içindeyim zamanın/ Ne de büsbütün dışında" dizeleridir. Nitekim bu dizeler Tanpınar'ın bütün bir sanat ve edebiyat felsefesinin temellerini oluşturur. Romanlarında da şiirinde ifade ettiği gibi "parçalanmaz bir akışın" -zamanın- izini süren Tanpınar, zaman kavramı hakkında en çok düşünen yazarların başında gelir. Hatta öyle ki zaman Tanpınar'ın romanlarındaki gizli bir kahraman gibidir. Peki Tanpınar'ın romanlarında zaman kavramı nasıl işlenmiştir?
Giriş Tarihi: 23.05.2020
16:36
Güncelleme Tarihi: 23.05.2020
18:29
MAHUR BESTE'DE EŞYA İLE BÜTÜNLEŞEN ZAMAN
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ilk kez 1944 yılında tefrika halinde yayınlanmış olan romanı ilk olarak 1975'te basılmıştır. Huzur ve Sahnenin Dışındakiler ile beraber üçlemenin ilk kitabını oluşturur. Mahur Beste 'de zaman kavramanının eşya ile bütünleştiğini görmekteyiz. Zaman, roman kahramanlarından Behçet Bey'i yaşadığı andan uzaklaşarak hayallere sürükleyebilen bir anahtardır. Behçet Bey'in arzusu Mahur Beste 'de ifade edildiği gibi "Sade kendisi olmakla kalan ve yekpare uykusu ne bir ağaç ve yosun, ne de bir kuş kanadı veya el kadar bir gök, hulasa hiçbir arıza ile bozulmayan" yekpare bir zamandır.
Mahur Beste romanını incelemek ve satın almak için tıklayınız.
Mahur Beste 'de de tıpkı Huzur'da olduğu gibi duran, değişmeyen ve istenildiği takdirde bellekte tekrar yaşanan bir geçmiş zaman vardır. Behçet Bey, ihtiyarlamış hâliyle ölümün araladığı kapıdan maziye kaçar. Akıp giden zamanı geri döndürmek çaresini eski eşyalarda, saatlerde ve ciltlediği kitaplarda bulur.
SAHNENİN DIŞINDAKİLER'DE ZAMANIN PENÇESİNDE BİR KAHRAMAN
1950 yılında tefrika edildikten sonra 1973 yılında basılan Sahnenin Dışındakiler romanında, Anadolu'da süren Kurtuluş Savaşı ve İstanbul'daki aydınlarla birlikte halkın değişik kesimlerinden insanların farklılaşan hayatları ve bu mücadeleye dahil oluşları işlenir.
Sahnenin Dışındakiler romanını incelemek ve satın almak için tıklayınız
Sahnenin Dışındakiler romanı "İstanbul'a 1920 yılı Eylül'ünün sonunda yağmurlu kapanık bir gece yarısı gelmiştim." cümlesiyle başlar. Ardından Cemal, geriye dönüşle altı yıl aradan sonra yeniden döndüğü İstanbul'da çocukluk hatıralarını, Elâgöz Mehmet Efendi Mahallesi'ni, buradaki insanları, İhsan'ı, sevdiği kız Sabiha'yı anlatır. İkinci bölüm ise Cemal'in İstanbul'a gelince karşılatığı hadiselerin hikâyesidir. Yaklaşık altı aylık (Eylül-Şubat) bir süreyi içerir.
Romanda İstanbul işgal altındadır ve orası "sahnenin dışı" dır. Tarihsel zaman Cemal'in yaşamındaki en belirleyici faktördür. Cemal'in etrafı maziyle sarılmıştır ve bundan kurtulamayışın azabını yaşar.
BİR GÜNE SIĞDIRILAN ÖMÜR: HUZUR'UN 24 SAATLİK ZAMANI
22 Şubat 1948 - 2 Haziran 1948 tarihleri arasında Cumhuriyet Gazetesi tarafından tefrika edilen, 1949 yılında da kitap olarak tek cilt halinde basılan ve 1949 yılından 2004 yılına kadar on üç kez basımı yapılan Huzur, Türk romanının başyapıtları arasındadır.
Huzur ve Aydaki Kadın, James Joyce'un Ulysses, Virginia Woolf'un -romanları gibi yirmi dört saati anlatır. Marcel Proust'un Kayıp Zamanın İzinde eserindeki tekniğine benzer bir şekilde yazılmıştır. Proust'ta zaman eserin akışını etkileyen, olayların sırasını belirleyen bir öğe değil, adeta bütün bir yaratının öznesidir. Proust yedi ciltlik çok karakterli ve çok olaylı romanı Kayıp Zamanın İzinde 'de, artık sadece bellekte var olan, şimdiki zamandan uzaklaşmış bir zamanın peşindedir. Kah hayal dünyasında yaratarak, kah otobiyografik malzeme kullanarak anlattığı olaylar ve karakterler adeta zaman kavramını sorgulamak için araçtır. Proust'ta olduğu gibi Tanpınar'ın bu üç romanında da karakterlerin etrafındaki eşyalar veya gidilen yerler, geçmişi ortaya çıkaran araçlardır.
"Bir huzursuzluğun romanı: Huzur"