Alev Alatlı: "Kurtuluş, okumak. Nefes almadan, günde 3 saat 5 saat okumak"
Ülkemizin sayılı münevverlerinden Alev Alatlı ile Fikriyat ekibi olarak, Hollywood'dan Voltaire'e kadar uzanan, okurken aynı zamanda düşündüren bir mülakat gerçekleştirdik. Alatlı'nın gençlere verdiği tavsiyeler özellikle altı mutlaka çizilmesi gereken, önemli mesajlar içeriyor. "Bilginin bir adım sonrası, geleceğe uzanan projeksiyon yapmayı kolaylaştırır" diyen Alatlı, "kurtuluşun okumak "ta olduğunu vurgulayarak; "unutmayın, tabiat kanunudur: bir çiçek varsa mutlaka bir çiçek daha vardır " cümlesiyle bizi düşünce denizine doğru yolculuğa çıkarıyor. Sizleri bu özel içeriğimizle baş başa bırakıyoruz. Sosyal medya hesaplarımızda içeriğimizle ilgili ufak bir sürprizimiz de olacak. Keyifli okumalar dileriz.
Giriş Tarihi: 06.10.2021
16:30
Güncelleme Tarihi: 02.02.2024
15:27
Sesli dinlemek için tıklayınız.
FABRİKA İŞÇİSİ BARBAR, SANATÇI İNCE RUHLU MU?
⬛ Sinema meselesine temas etmeden geçemeyeceğim. İsmet Özel bir konuşmasında "kelimeler benim vatanım" diyor. Siz de paralel olarak kitabınızda " Zamanında saygıdeğer insanlar ciddiye alınsın diye sinemanın sanat olduğunu dikte etmiş olabilirler. Fakat bana sinemanın nama göre sanat falan olduğu yoktur." cümlelerini kuruyorsunuz. Bu minvalde bir eseri sanat eseri olarak değerlendirebilmemizin sizce kriterleri nedir ve sahne, dekor gibi sinema kavramları bir gün kâğıt, kalemin yerini alabilir mi?
🔴 Ben de size bir soru sorayım: sinema, sanat değil de endüstri ise ne olur? İncileri mi dökülür? Sanatın beşeri bir faaliyet olarak, sanayiden daha üstün bir uğraş olduğunu mu düşünmek nedendir? Fabrika işçisi barbardır, sanatçı ince ruhludur, dokunulmazlığı olmalıdır şeklindeki anlayış düpedüz sınıfsaldır. Ben şahsen yadırgarım. Az önce de konuştuk, sanat, duygudur, hazdır, dillendirilmeyendir. Sahne, sanat yapmaz. Dekor da sanat yapmaz. Bir araya geldiklerinde yarattıkları duygu sanatsal sayılabilir. Kalem, kağıdın yerini almak derken, ne demek istiyorsunuz anlamış değilim ama önümüzde PC klavyesi varken, kaleme kağıda ne gerek?
Alev Alatlı'nın kaleminden altın değerinde öğütler okumak için tıklayın
HOLLYWOOD PARA İÇİN ÇEKER
⬛ Suç ortağı Hollywood & Kaan'ın Kitabı başlıklı eserinizde, Hollywood'un kafa kâğıdını çıkarıyorsunuz. Akıcı üslubunuzla bizleri Buffalo Bill'den Don Vito Corleone'ye uzanan bir coğrafyada yolculuğa çıkararak hakikatleri yüzümüze vuruyor bazen de tekidlemek maksadıyla kulaklarımızı çekiyorsunuz. Eserde "Hristiyan Apolejetiği"nden bahsettiğiniz epey kıymetli bir bölüm var. Orada, "Hristiyan Apolojetiği'nin yerini Amerikan 'Cinema Industry'sinin aldığını düşünürüm. Amerikan inançlarını savunan, Amerikan yaşam biçimini akılcı temellerle açıklamaya çalışan, kendi inançlarını dünyanın geri kalanına dayatan Hollywood müesses nizamı, kapitalizm, yayılmacılık, yaşam biçimi, kültür emperyalizmi gibi olgulara yönelen itirazlara uygun açıklamalar getirmeye, sosyalizm gibi, İslam gibi dünya görüşlerinin aksayan yanlarını ortaya dökmeye çabalar." diyorsunuz. Hristiyanlığın Apolojetiği'nin "Cinema Industry'sine dönüşümü nasıl oldu, burada sermaye sahiplerinin nasıl bir payı var ve Hollywood kendi kanlı tarih sahnelerini de para uğruna çeker mi?
🔴 Sondan başlayalım: "Hollywood, kendi kanlı tarih sahnelerini de para uğruna , herkesten daha iyi çeker ve sadece para için film çeker !" Allah aşkına Hollywood'dan kansız, cinayetsiz, katliamsız kaç film çıkar? Kitabın arkasındaki fihriste bakın göreceksiniz. Çizgi filmler bile güçlü-zayıf ikilemini vurgular. Hristiyan Apolojetiği'nin dönüşmesi diye bir münferit bir olay yoktur, apolojetikler ayıplarını kapatmak için ne yaptılarsa Hollywood'un da onu yaptığını iddia ediyorum: Yani, akla, vicdana aykırı oluşumlara bahane bulmak. Atom bombasına dahi bahane buldular. Dönem filmlerinde Japonları resmediş biçimlerine bakın, dünyanın en vahşi, en saldırgan, eli kanlı halkı. O kadar kötüdürler ki, atom bombasını hak ederler imajının yayılması... Bütün bunlar Hollywood'un marifetidir. Kitabı dikkatli okuyun, göreceksiniz.
Eseri satın almak için tıklayın
Alev Alatlı'nın "Suç Ortağı Hollywood & Kaan'ın Kitabı" eseri hakkında Sabah gazetesine verdiği röportajı okumak için tıklayın
SİSTEMİ İDAME ETTİREN NİTELİKLİ YURTTAŞLAR
⬛ Bir dönem New England'da ders verdiğinizi "Hafazanallah"tan biliyoruz. Amerika'nın en seçkin okullarının bulunduğu bu bölgede nasıl profiller gördüğünüzden, "karaderililerin" uğradıkları ayrımcılıktan, Amerikan rüyasının gerçeğe tebdilinden bahsedebilir misiniz? Sizce ABD'deki her başarılı insan "Amerika kavramı ile suç ortağı" mıdır?
🔴 Yine sondan başlayalım: evet, ABD'deki her başarılı insan "Amerika kavramı ile suç ortağı"dır, çünkü Amerika kendisini idame ettirebilecek nitelikte yurttaşlar yetiştirir. Böylece kötülükler kendilerini tekrar ederler. Amerikalıların en seçkin üniversitelerinin New England'da olmaları bölge sakinlerinin zihinsel niteliklerini iyileştirmez. Mesela, Harvard'ın sınıflarında konuşulanlardan bırakın etkilenmeyi halkın haberi bile yoktur . Olaydı, sokaktaki Amerikalı dillerden düşmeyen o üstün eğitimden nasibini alsaydı, Trump seçilir miydi? Ya da Biden? Şöyle sorayım: Biden hümanist bir adam olsaydı Amerika'da başarılı olabilir miydi?
Alev Alatlı'nın "Hafazanallah" adlı eserinden alıntılar okumak için tıklayın
⬛ Malumunuz, ABD geçtiğimiz ay Afganistan'ı terk etti. Ülkeden kaçmaya çalışanlar ise dünya çapında gündem oldu. Siz bir tweet atarak " Yirmi yıllık işgali bilmeyen genç nesiller Afganistan'daki görüntüleri maalesef İslamiyet'ten kaçış olarak algılıyor" dediniz. Oysa deyiminizle "İslamofobi endüstrisi Afganistan üzerinden kuruldu." Bu husus hakkında gençlere ne söylemek istersiniz?
🔴 Dünyayı öğrenin derim. 1950'den bu yana dünya nasıl değişti, öğrenin. İnternet önünüzde, öğrenmemek için hiçbir bahaneniz yok. "Ben o zaman daha doğmamıştım" kolaycılığına da yatmayın. Hollywood kariyerine bir küsur asır önce Küba ile başladıydı, 2020'lerde Afganistan ile devam ediyor. Unutmayın. O zaman düşman İspanya idi, adamlardan Küba'dan sonra Filipinler'i almak istiyorlardı. Şimdi hedef büyüttüler: İslâm! İşin kötüsü bizim Avrupai Türklerin kısmı azamı kraldan fazla kralcılar.
Alev Alatlı'nın Sabah gazetesine verdiği "kültürel gündem" röportajını okumak için tıklayın
⬛ Aydın Despotizmi kitabınızda, "Gerçek bir aydın, insanın yeryüzündeki serüvenini izleyebilecek donanıma sahip olan kişi demektir." diyor ve ilave ediyorsunuz, "Hayat, idrak basamaklarını tırmananlar için sürekli duyarlılık yolculuğudur." Bu bağlamda bizler yazdıklarınız ve konuştuklarınızla sizin gerçek bir aydın olduğunuza şahitlik ediyoruz. Peki, siz ülkemizdeki "Aydın Despotizmi"ni nasıl değerlendiriyor ve size yöneltilen eleştirileri nasıl algılıyorsunuz?
🔴 Keşke nitelikli, mantıklı, zengin eleştiri yönetilse de aydın insanlara yakışır münakaşa, münazara, nasıl derseniz artık, yürütebilsek. Benim hüznüm her gün indirgenmekle karşı karşıya kalma ihtimali. Sosyal medyanın marjinal olduğunu ummak istiyorum, yoksa ölmüşüz de ağlayanımız yok.
Alev Alatlı'nın "Nasihatname" serisi hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayın