Alev Alatlı'nın Hollywood algısı
Zamanla bir endüstri haline dönüşen Hollywood, içerikleri ile bugün tüm dünyayı etkisi altına almış bir kitle imha silahıdır. Lakin bu süreç bir günde oluşmaz. Ülkemizin önde gelen düşünürlerinden Alev Alatlı, kaleme aldığı "Suç Ortağı Hollywood & Kaan'ın Kitabı" eserinde Hollywood endüstrisinin hangi şartlarda ortaya çıktığından başlayarak geniş bir bakış açısıyla meseleyi derinlemesine ele alır. Gelin, "Hristiyan Apolojetiği'nin yerini Amerikan 'Cinema Industry'sinin aldığını düşünürüm." diyen Alatlı'nın düşüncelerine yakından bakalım.
Giriş Tarihi: 04.03.2022
13:02
Güncelleme Tarihi: 19.05.2022
12:40
"Hristiyan Apolojetiği'nin yerini Amerikan 'Cinema Industry'sinin aldığını düşünürüm. Amerikan inançlarını savunan, Amerikan yaşam biçimini akılcı temellerle açıklamaya çalışan, kendi inançlarını dünyanın geri kalanına dayatan Hollywood müesses nizamı, kapitalizm, yayılmacılık, yaşam biçimi, kültür emperyalizmi gibi olgulara yönelen itirazlara uygun açıklamalar getirmeye, sosyalizm gibi, İslam gibi dünya görüşlerinin aksayan yanlarını ortaya dökmeye çabalar. Hal buyken 'sanat hayattan esinlenir, hayatı doğrudan ya da sembolik düzeyde taklit eder ya da etmelidir' diyorsak, Amerikan sinemasına sanat demek olası değildir. Amerika'da hayat Hollywood tarafından biçimlendirilmekte olup, şedit, trajik, grotesk, kaba gülünçlüklerden tuhaf ve olmayacak şakalardan yararlanan, bağdaşmaz durumları birleştiren, gülünç ve abartılı üslupta zengin manzaralar sunarak akıp gider. Bu bağlamda ABD her telden çalan bir 'sanat reprodüksiyonu'dur adeta…"
Alev Alatlı
◼ Kilise merkezli dini düşüncenin yıkılması ile ortaya agnostik ve anglikan gibi pek çok düşünce akımı çıkar. Bu akımlar zamanla kendilerini ifade edecek ve yayılacak zeminler ararlar. Amerika merkezli din anlayışı da milli ve ulusal bir yapıyı temsil eder. Alatlı'nın "Hıristiyan Apolojetiğ i" olarak tanımladığı bu anlayış artık kendisini "Sinema Endüstirisi " üzerinden ifade eder. 19. yüzyılda kendi içerisindeki birliği sağlayarak ekonomik bir refaha kavuşan Amerikan toplumunun 20. yüzyılda dünyaya ihrac ettiği yegane şey, demokrasi adı altında sinema endüstirisi üzerinden "Hıristiyan Apolojetiğ i"dir.
◼ Sanat, meselelere güzel bakabilmek ile alakalıdır. Amerika, sanatsal meseleleri de bir endüstri, para kazanma ve kitleleri kontrol altında tutma yöntemi olarak görür. Bu sebeple Hollywood, bir sanat eseri üretemez. Ancak hızlı tüketime uygun, zihinleri bulandıran yapımlar ortaya koyar. Bu sebeple Batı, Müslümanların temiz bakışına muhtaçtır.
Kurtuluş, okumak. Nefes almadan, günde 3 saat 5 saat okumak
"Yeri gelmişken, 2008 itibarıyla ABD'nin nüfusuna oranla en büyük mahkum sayısına sahip olduğunu bilir miydin? Her 140 Amerikalıdan birisi içeride; toplam 2,1 milyon adam. Rusya, Amerika'nın gerisinde her 195 kişiden biri hapis. Onların ardından Güney Amerika, Polonya, İngiltere, Çin öyle gidiyor. Sammy Sorrell diye bir adam var, istatistikler ondan. 1990'da kurulan United Citizens for Legal Reform örgütünün başkanı, aynı zamanda yazar ve radyocu, Sorrell. 11 eylül 2001-2006 arasında ABD'de işlenen cinayet sayısının aynı dönemde Irak'ta ölen askerlerin 10 katı olduğuna dikkat çekiyor; dahası, cinayetlerin ekonomiye yükü 3 trilyon dolarmış ki, bu da Irak Savaşı için harcananın (1 Trilyon) üç katı oluyor!"
Alev Alatlı
◼ Hollywood'un öne çıkan imgelerinden birisi de şiddettir. Yıllardır filmlerde insanlara izlettirilen şiddet yavaş ve hissettirmeden insanların hayatını ele geçirir. Hollywood filmleri ile yaşantılarını bağdaştıran Amerikan toplumu bunun en büyük örneğidir. Şiddet toplum için artık kaçınılmaz bir noktadadır. Her gün onlarca Amerikan vatandaşı çocukluklarından beri aldıkları Hollywood dozunun ortaya çıkması sayesinde hapishaneye kapatılır.
Batı'nın karanlık sureti
"1973 yılında, başta Godfather'ın yazarı Maria Puzo olmak üzere bir grup senarist oturup Kutsal Kitab'ı önlerine açar, senaryoyu oluşturmaya başlarlar. (Hayır şaka yapmıyorum! Bana inanmazsan Haham Simcha Weinstein'in kitabına bak!) Hollywood'un kare ası, Marino Puzo, Richard Donner, Ilya Salkind ve Tom Mankiewicz, baba Jor-El ile İncil'in tanrısı ile paralellik kurup, Kyrton gezegenini cennet yapıp şeytan ile özdeşleştirdikleri kötü general Zod'u kovdururlar. Kal-El, tanrının oğlu İsa Mesih misali babası tarafından dünyaya gönderilir, Star of Bethlehem (İsa Peygamber'in doğumunu müjdeleyen parlak yıldız) aracında! Kal-El'i evlat edinen Kent çifti de Josph ve Mary'sidirler İncil'in, neden, çünkü Martha'nın çocuğu olmadığı için, 'they prayed and prayed the Goodyear Lord sene fit to give us a child.' Yetmez, Hz. İsa'nın gençlik yıllarında ne yaptığının bilinmediğinden yola çıkılır, Clark Kent de ıssızda dolaştırılır ki, keşfetsin 'who he is and what he has to do.'
Alev Alatlı
◼ Amerikan sinema senaryoları asla masumane şekilde kaleme alınmaz. Hollywood'u Hıristiyanlığın farklı bir yorumlanış şekli olarak görmek mümkündür. İncelendiğinde her filmin alt metninde inançsal gönderme ler bulunur. Bilhassa The Godfather gibi kült eserler incelendiğinde ortaya şekil değiştirmiş bir Hıristiyan Apolojetiği çıkar. Alev Alatlı bu cümleleri ile Amerika kıtasının en büyük süper kahramanı olan Süperman'ın yapı sökümünü ortaya döker.
Bir sömürü aracı: Süper kahramanlar
"Hal buyken, 'sanat hayattan esinlenir' hayatı doğrudan ya da sembolik düzeyde taklit eder ya da etmelidir' diyorsak Amerikan sinemasına sanat demek olası değildir."
Alev Alatlı
◼ Sanat insanın bir güzellik karşısında duyduğu duyguları ortaya koymasıdır. Bu meyanda sanat en tabii şekilde hayat ve onunla kurduğumuz bağdan etkilenir. Lakin Hollywood filmleri hayattan bağımsız, suni bir yapıdadır. Alatlı burada bu hususa dikkat çekerek, Amerikan sinemasını sanat olarak nitelemez.
Sanat nedir?
Amerikan filmleri sanatın yeni bir dışavurum biçimi olarak ortaya çıkmadı. Amerikan filmleri eğitime hizmet etmek amacıyla da ortaya çıkmadı. Sanayi ve ticaret yığışımlarının bir diğer ürünleriydi.
Alev Alatlı
◼ Hollywood bir sanat dalı olarak değer görmez. Çünkü endüstri olarak bilinen yapı, Amerikan felsefesini dünyaya yaymayı kendisine misyon edinir. Bugün bu geniş ağ sayesinde Afrika'daki bir çocuk ve Avustralya'daki bir çiftçi aynı zihni kodlarla ekran karşısına geçerler.
İslam sanatları kimden etkilendi?