Modern Türk edebiyatının öncüsü: Yusuf Atılgan
Tedirgin Bay C, basit görünüşlü ancak içinde derin kuyular olan Zebercet, çalışkan köy çocuğu Selim…Tüm bu karakterlere hayat veren Yusuf Atılgan, edebiyatımıza az ama unutulmaz eserler armağan etti. Eserlerinde yalnızlık temasını büyük bir incelik ve titizlikle işleyen usta kalem, kullandığı dil, roman teknikleri ve farklı üslubu ile postmodern edebiyatın öncülerindendi. Şahsına münhasır her roman karakteri ile edebiyatımızda iz bırakan Atılgan'ı vefatının yıl dönümünde tekrar anıyoruz.
Giriş Tarihi: 09.10.2022
16:59
"Dayanılacak gibi değildi bu özgürlük."
◾ 1979 yılında oğlu Mehmet dünyaya gelir. Oğluna fazlasıyla düşkün olan yazar, ona daha iyi bir gelecek sunabilmek için 1980'de yayınevlerinde danışmanlık, çevirmenlik ve redaktörlük yapar.
↪ Oğlu sonraki, babasıyla geçirdiği çocukluk yıllarını şöyle anlatır: "Babam öldüğünde 10 yaşındaydım. Sonuçta çocuktum elbette. Herhangi bir eserini de okumuş değildim o zaman. Gerçi "Ekmek Elden Süt Memeden"i okumuştum ama o kadar. Gündelik hayatında nasıl biriydi diye sorarsanız, bana karşı çok sevgi dolu, şefkatli, ilgili bir babaydı. Annem kadar, hatta dönem dönem annemden daha fazla benimle ilgilendiğini hatırlıyorum. İkisinin ayrı ayrı çalıştığı dönemler vardı. Bu yüzden çocukluğumun hatırlayabildiğim döneminin oldukça uzun bir zamanını babamla geçirdim diyebilirim. Belediye otobüsüne binip alakalı alakasız yerlere giderdik. Ya da gittiği yerlere beni de alır götürürdü. Küçük Çamlıca'yı çok severdi. Orada, tepede bir melengeç ağacı vardı. Ona "koca melengeç" derdi, altında oturup çay içerdik. Vapura binmeyi çok severdi. Bütün vapurların ismini, nerede yapıldığını falan bilirdi mesela. Özellikle daha eski vapurlar, İnkılap gibi, Sarayburnu gibi... Bu isimlere dikkatimi çeker, "Bak bu İskoçya'da yapılan vapurlardan o yüzden bizim burada Haliç'te yapılanlara oranla daha derindir" derdi. Beni daha o yaşta şehirde gezdirerek bende bir kent bilinci oluşturmaya çalışıyor gibiydi. Şehrin dokusu, kültür mirasıyla ilgili ufak tefek şeylere dikkatimi çekmeye çalışırdı. "
"Söylenecek, yapılacak ne çok şey vardı. Birini seçmek gerekti"
◾ "Anayurt Oteli" Ömer Kavur tarafından aynı adla beyaz perdeye aktarılır. Türk sinemasında önemli ve ayrı bir yeri olan bu film, Antalya Altın Portakal, Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu, Venedik, Valencia ve Nantes, Üç Kıta Film Şenliği ödüllerini alır.
"Olanakların, olasılıkların sonu bulunabilirdi belki zamanla."
◾ Atılgan, "İşkence" adını koyduğu "Canistan" adlı romanını tamamlayamamıştır. Ancak tamamlanmamış bu roman, 2000 yılında yayımlanır.
↪ "Duruşma, yargıç, tanık ve sanık" adlı dört bölümden oluşan kitap, eski bir hesaplaşmayı anlatır. Ancak "sanık" bölümünü tamamlayamadan aramızdan ayrılır.
"Belki sonuna dek gitmektek korkuyorlardır; sonunu görmekten"
◾ 1989 senesinde böbrek taşı düşürür, fıtık ameliyatı olur, beynindeki kan pıhtısını aldırmak için bir operasyon geçirmek zorunda kalır. 9 Ekim'de de bir kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumar. Mezarı Üsküdar Bülbül Deresi'ndedir.
◾ İlk romanı "Aylak Adam"la modern Türk edebiyatı içinde çok önemli bir yere sahip olan Yusuf Atılgan, özellikle yabancılaşma ve bunun zorunlu sonucu yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar olarak tanınır.
"Kimi konuşan, gülen; kimi asık, kayıtsız yüzler. Hepsi de birbirine ve ona benziyordu bunların; kendileri bilmeseler de bir insanın yapabileceği her şeyi yapabilirlerdi."
◾ "Anayurt Oteli"nde iletişimsizlik, yaşamın anlamsızlığı, olayların rasyonel bir biçimde açıklanamayacağı, davranışların nedeninin bilinemeyeceği bir tezi işler.
◾ Atılgan, ilk romanı Aylak Adam'da klasik anlatı yöntemlerinden yararlanırken Anayurt Oteli'ni daha değişik bir yöntemle "saçma kavramının göstergesi olarak" kurmaya çalışır.
🔺 Bireyi aşk ve yalnızlık temaları çerçevesinde ve dildeki yalınlığının çarpıcılığıyla ileten Yusuf Atılgan, ele aldığı konular kadar o konulara yaklaşım biçimi ve işleyişiyle de farklılaşır. Bu özelliğiyle de Türk romanında modern anlatının öncüleri arasında yerini alır.
Yusuf Atılgan'ın ortaya çıkan ilk şiirleri